1960’ larda bilim insanları, gelecekte bir gün bilgisayarların dava sonuçlarını tahmin edebileceklerini ön gördüklerinde, en hafif deyimle hayal gördükleri iddia ediliyordu…
Bankacılık, sigortacılık başta olmak üzere kimi sektörlerde işleri hızlandırması, yükün bir kısmını alması elbette mümkündü ama hukuk gibi hayatı doğrudan ve derinden etkileyen, insana dokunan bir alanda bilgisayarın nasıl bir rolü olabilirdi?
Soruya yanıt verebilecek gelişmeler uzunca süre yavaşlayarak sürdü. Zaman zaman duraksadı…
Ta ki, küçülen ve ucuzlayan kişisel bilgisayarlar 1980’ lerin ortalarından itibaren hayatımıza girinceye kadar…
Ve ardından internet, derken ceplere sığan akıllı cihazlar…
21. yüzyıla dünya teknoloji alanında baş döndüren gelişmelerle girdi…
Paylaştıkça çoğalan bilgi havuzlarda toplanmaya ve herkesin rahatlıkla erişebileceği biçimde insanlığa ışık tutacak düzeye ulaşmaya başladı…
Bulut teknolojisi, verilerin analizi gibi kavramlarla birlikte yapay zekâ sağlık ve hukuk gibi insanın kaderini etkileyecek boyutlara erişti…
Mahkeme kâtiplerinin daktilo tıkırtıları, tozlu raflardan indirilen dosyaların arasında kaybolmuş yargıçlar, tutuklu bir sanığı başka bir ildeki duruşmada hazır kılmak için aylar süren çabalar…
Farelerin cirit attığı Adliye depolarında küflenen dosyalar tarihe karışalı şunun şurasında 20 yıllık bir zaman dilimi söz konusu ama bu yakın geçmiş bile asırlar ötesinde kalmış gibi…
Hukuk alanında teknolojinin etkisini göstermesi ise yapay zekânın devreye girmesiyle başladı ve baş döndüren gelişmelere yetişmek bile ciddi çabalar gerektiriyor…
Bu alanda kilometre taşları olarak nitelendirilecek gelişmeler teknolojinin diğer alanlarında olduğu gibi ABD öncülüğünde ortaya çıkıyor ama zaman içinde başka ülkeler kendi koşullarına uygun farklı dinamiklerle önemli adımlar atmakta…
2016’ da IBM’ in geliştirdiği Ross isimli robot ABD’ nin ünlü hukuk firmalarından Baker & Hostetler tarafından “dünyanın ilk yapay zekâlı avukatı” olarak devreye alındığında yüklendiği işlevler çok sayıda bilinmezle doluydu ama süreç çok farklı gelişti…
İcra ve iflas alanında uzmanlaşan şirketin 50 kişiden oluşan avukat timiyle müdahil olduğu 50 milyar dolarlık Bernie Madoff dolandırıcılık davasına bilgi, belge, içtihat konusunda en büyük desteği Ross’ un sağlaması yargı ve yapay zekâ alanında yepyeni bir dönemi başlattı…
Aynı yıl İngiltere’ deki UCL Üniversitesi ile Sheffield Üniversitesi’ ndeki bilgisayar mühendislerinin geliştirdiği yapay zekaya sahip bilgisayara, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ nde görülen 584 davayla ilgili bilgi/belgeleri yükledi ve bilgisayardan davaların nasıl sonuçlanması gerektiği konusunda görüş istedi..
‘Robot yargıç’ 584 davanın 461’ i, bir başka ifadeyle %79’ u hakkında Mahkeme heyeti ile aynı kararı vermişti…
Bir başka ifadeyle yapay zekâyla donatılan bir robot AİHM gibi kılı kırk yaran yargıçların verdiği kararların beşte dördünü doğru tahmin edecek kadar dosyalara ve içtihatlara hâkimdi…
Çoğu ülkenin erişmek için çaba gösterdiği, örnek aldığı, AİHM gibi evrensel hukuk normlarını dikkate alan bir yargılama mekanizmasıyla benzer hükümlere varan ve üstelik bu kararları saniyeler içinde sonuçlandıran bir yapay zekâ robotu, pek çok yanlış kararı AİHM’ e taşınan nice ülkenin iç hukukunu nasıl etkileyecek?
Önümüzdeki sürecin önemli tartışma konularından biri de bu olsa gerek…
ABD ve İngiltere ile sınırlı değil yapay zekâ ile hukuku buluşturan gelişmeler…
Kanada’ dan Estonya’ ya, Malezya’ dan Şili’ ye her ülke adalet sistemini biraz da fiziki zorluklar nedeniyle yapay zekaya muhtaç…
Zamandan tasarruf, dosyalara daha hızlı erişimden ibaret te değil adalet sisteminde yapay zeka ile sağlanacak avantajlar…
İnsandan kaynaklı fiziksel ve duygusal temellere dayalı muhakeme sorunlarından arındırılmış, etik değerlerle mücehhez robotik hâkimin daha objektif ve sağlıklı kararlar verebileceği yönünde pek çok gerekçe var…
ABD’ de yapılan araştırmaya göre, kahvaltıdan sonra karnı tok yargıçların şartlı tahliye kararı verme oranları yüzde 80 üzerine çıkarken, öğle yemeği saati yaklaştığında gelen açlıkla birlikte şartlı tahliye verme oranları yüzde 30’ lara düşüyor ve duruşmalarda daha agresif tutum takınıyorlar…
Yapay zekanın adalet sisteminde kullanılması gerektiğini savunanlara bakılırsa, böylesi bir hukuki süreç insanlara özgü olan ön yargı (örneğin beyaz bir hâkimin siyahi birinin yer aldığı davada takınabileceği tutum, devletle birey arasındaki davalarda kimi yargıcın tarafsızlık ilkesine tam anlamıyla uymaması) ,
fiziksel etkenler (yorgunluk, hastalık, açlık, psikolojik sorunlar, duygusal bozukluklar),
Hukuki anlamda yeterli bilgi ve donanıma sahip olamamak, farklı mahkemelerin benzer davalarda birbiriyle çelişen kararları nedeniyle doğan mağduriyetler ve yer yer insanların telafisi imkânsız kararlarla hayatlarının karartılması,
Ve her gün tanık olduğumuz bu türden insani kaynaklı risklere karşı, ‘herkesi yasalar önünde eşit olmasını sağlayan, gözleri bağlı Adalet Tanrıçası Themis’ in günümüzdeki temsilcisi, kendi ülkeleri bir yana evrensel hukuk normlarıyla, tüm insanlığı ilgilendiren içtihat kararlarıyla donanmış yapay zekâ donanımlı savcı ve yargıçlar…
İlk bakışta yargıyı olumlu etkileyeceği var sayılan uygulamaların baskıcı ülkelerde silaha dönüşme potansiyeli ve artık yargılama yapmaya, hüküm vermeye başlayan robot yargıçlarıyla Çin’ in bu alanda kat ettiği yol bir sonraki makale konusu olsun..