Dünya gibi Türkiye' de koronavirüs salgını nedeniyle olağanüstü günlerden geçiyor..
Yüz binlerce iş yeri kapanıyor, milyonlarca insan ne zaman diz çökeceği bilinmeyen düşmana karşı tek çözüm olarak evlerine kapanmak zorunda kalıyor.
Kimi ne zaman vuracağı bilinmeyen virüsün bulaşmaması için bilinen en etkili çözüm, sosyal izolasyon..
Özellikle hastalığın daha çok etkilediği 65 yaş ve üzeri insanlarla ilgili izolasyon o kadar önemli ki, salgının ölümcül etkisinin hissedilmeye başlandığı Mart ayı ortalarında bu yaş grubuna sokağa çıkma yasağı getiriliyor.
Yasakla birlikte yaşlıların genel ve acil ihtiyaçlarının giderilmesi amacıyla İç İşleri Bakanlığı 21 Mart 2020 günü bir genelge yayınlıyor.
Genelgeyle, sokağa çıkma yasağı nedeniyle acil ihtiyaçlarını karşılayacak kimsesi, yakını bulunmayan vatandaşların temel ihtiyaçlarının, vali/kaymakamların başkanlığında oluşturulacak Vefa Koordinasyon Grupları tarafından giderilmesi istenirken, Valiliklerin Vefa Destek Grupları oluşturması isteniyor.
Vefa Destek Gruplarının oluşturulması Valilikler koordinasyonunda Kaymakamlıklara bırakılıyor.
Destek gruplarında Kaymakam, Emniyet Müdürü, Sosyal Yardımlaşma Müdürlükleri vb. kamu kurumlarıyla, Kızılay gibi yardım kuruluşları ve yerel yönetim temsilcileri de yer almakta..
Kısaca çatısından içinde yer alanlara kadar nasıl oluşacağı, görev ve yetkileri de genelgeyle belirlenmiş, çerçevesi çizilmiş ve münhasıran "sokağa çıkamadığı için acil ihtiyaçlarını kendisi yerine getiremeyen, karşılayacak kimsesi de olmayan yaşlılara yönelik uygulama" söz konusu..
Bu genelgede ne yoksullara ekmek dağıtımı konusu yer alıyor, ne de yerel yönetim olarak tanımlanan Belediyelerin kimlere hangi yardımları yapıp yapmayacağı nasıl yapmaları gerektiği gibi detaylar yer almıyor. Kısaca ortada yetki ve görev anlamında da belirsizlikler var.
İşte Mersin özelinde patlak veren Mersin Büyükşehir Belediyesinin bedava ekmek dağıtmasıyla ilgili kavga da tam bu belirsizlikler ortamında boy veriyor.
Ülke genelinde hafta sonları tüm vatandaşlara yönelik sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, özellikle yoksulların ekmek ihtiyacını gidermek üzere Mersin Büyükşehir Belediyesi bedava ekmek dağıtmak istediğini, bununla ilgili nasıl bir işlem yapılması gerektiğini Mersin Valiliğine şifahen soruyor..
Yukarıda yer verdiğim tüm detaylar Valiliğin 18 Nisan 2020 tarihini taşıyan resmi açıklamasından derlediğim bilgiler. (Açıklamadan da anlıyoruz ki ortada bir yazışma yok, tartışmanın temelinde BŞ Belediye Genel Sekreteri ile Valilikçe yetkilendirilmiş bir Vali yardımcısının yaptığı bir telefon görüşmesi var)
Yine Mersin Valiliğinin konuyla ilgili açıklamasına bakarsak Vali Yardımcısı BŞ yetkilisine "bedava ekmek dağıtımının ancak Vefa Destek Grubu üzerinden yapılabileceğini" bildirmiş..
Üstelik yukarıdaki 'vefa destek grubu üzerinden yapılabileceği' kaydının yer aldığı Valilik açıklamasının devamında üstelik bu şerh 'ekmek dağıtımı konusunda engelleme olmadığı' cümlesiyle sürüyor.
Valilik açıklamasında 'hem ekmek dağıtımı konusunda engelleme yok' deniyor ama 'ekmeğin ancak Vefa Destek Grubu eliyle yapılabileceğinin' altı bir kez daha çizilmiş..
Bu durumda Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Seçer' in 'Belediye olarak ekmek dağıtımımız yasaklandı' ifadesi teorik olarak yazılı bir karara dayanmadığı için resmen yasal bir zemine oturmuyor ama pratikte devlet yetkilisinin 'ekmek dağıtımını vefa destek grubu üzerinden yapabilirsiniz' sözleriyle bal gibi yasaklandığı çıkıyor ortaya..
Özetle inkar derken ikrar söz konusu..
Ekmek dağıtma yasağı CHP genel merkezindeki yetkililer tarafından dillendirilip, yoğun biçimde medyaya taşınınca AKP Genel Başkan yardımcısı Mahir Ünal' ın konuyu " 'ayrı baş çekme', paralel yapıya" benzetmeye kalkması, meseleyi neredeyse 'paralel ekmek dağıtım' vardırması anlaşılır gibi değil..
Sonuçta 'paralel ekmek dağıtımı' yapıyor dediğiniz kurum, anayasa ile statüsü, yetkileri belirlenmiş devlete bağlı, devlet aygıtının bir diğer ayağı..
Kaldı ki yoksullara bedava ekmek dağıtılması, kim üstlenirse üstlensin, ister kişi ister kurum, ister belediye ister kaymakamlık, hayırla yad edilecek, hatta kutsal olarak görmemiz gereken bir iş..
Ülkenin altından kalkılması gereken hayli ağır sorunları, salgından önce de zaten ekonomik sıkıntılar içinde yaşam mücadelesi veren milyonlarca esnafın devlet kararıyla kepenk kapatmak zorunda kalmasının doğurduğu altından kalkılmaz tablo, işini kaybeden çalışanlar ordusu, talebin durmasıyla iflasın eşiğine gelen onca işletme varken biz yoksullara bedava ekmeği, Kaymakamlıklar mı, Belediye mi dağıtsın kavgasının içinde bulduk kendimizi..
İktidar, ister bedava ekmek, ister gıda paketi gibi yardımları engelleyeceğine, her gün ağırlaşan ekonomik koşullarla da gittikçe şiddetlenen ve bir avuç tuzu kuru azınlık dışında hepimizi yutma tehlikesi barındıran tsunamiden farksız dalgaya karşı önlemler almakla yükümlü..
Muhalefet te kayıkçı kavgalarını andıran tartışmalardan uzak durup, yapıcı ve kalıcı önerilerde bulunmak, kasırganın en hafif hasarla atlatılmasına katkıda bulunmak zorunda..
Gün kavga değil, bu tüm insanlığı tehdit eden düşmana karşı birleşip, yeniden olağan günlerimize kavuşmak için ortak mücadele, dayanışma günüdür..
Abdullah Ayan
20 Nisan 2020, Mersin