Hızlı kentleşme süreci ile birlikte kentlerin gelişme özelliklerindeki değişmeler sonucunda, özellikle 1980’li yıllardan başlayarak belediyelerimizin gündemine büyük çaplı projelerin gelmeye başladığı görülmektedir. Kentsel gelişme, büyük projelerle gerçekleşme eğilimi göstermektedir. Artık, büyük kentlerimiz, tek tek binaların eklenmesiyle büyüyen bir yapıdan çıkarak, geniş parçalar şeklinde büyüyen bir yapıya kavuşmuştur. Hızla büyüyen kentlerimizde kaynak sağlama sorunuyla karşılaşan belediyeler, kentsel ranttan daha etkin yararlanabilmenin başlıca yolunun, büyük projeler geliştirilmesi ve uygulamasından geçtiğini geç de olsa anlamış görünüyorlar. Kentsel gelişmenin böylesine ön plana çıktığı bir bağlamda, proje yönetimine ve finansal kaynaklarına duyulan gereksinime daha da yakından bakılması zorunlu olmaktadır.
Proje olgusunun çok geniş bir yelpazeye yayılmış olması ile birlikte, projelerin genelde sahip olduğu ortak özellikler değişmemektedir:
*Her projenin belirli hedefleri vardır ve bu hedefler doğrultusunda bir sonuca ya da çıktılara ulaşmayı amaçlamalıdır.
*Her projenin bir finansman planı ve ayrı bir bütçesi olmalıdır. Finansman planlaması doğru yapılmayan büyük projeler yarı yolda kalmaya mahkumdur.
*Finansman sorununu aşabilmek için genellikle yüklenici firmanın önerdiği kredi olanaklarına dayanan belediyeler, sonuçta kendi tasarladıkları projeden çok, yükleniciler tarafından geliştirilen projeleri uygulamak durumunda kalmaktadırlar.
*Her proje kendine özgüdür. Aynı konulu projeler söz konusu olduğunda bile her proje, kendine ait özellikler taşıyan, birçok yönüyle diğerlerinden ayrılan, benzersiz projeler olacaktır.
*Büyük projeler, kentin gelişme dinamiklerini önemli ölçüde etkileyeceği gibi, kentsel rantların dağılımında ve paylaşımında da değişiklikler yaratacaktır.
*Kuşkusuz, projenin boyutları ve önemi büyüdükçe, ortaya çıkan sorunlar da farklılaşmakta ve karmaşıklaşmaktadır. Büyük projelerin önemli toplumsal sonuçlar doğurması nedeniyle, bunların siyasal açıdan anlamları da yüksek olmaktadır. TOKİ’nin projelerinin, hızlı tren, metro, tüp geçit, köprüler, barajlar ve oto yollar yapımının siyasal iktidara önemli ölçüde puan kazandırdığı yadsınamaz bir gerçektir. Büyük projeler ve yatırımlar kararsız seçmenlerin oyunu etkilemektedir. Vatandaş bu işlerin borç ya da kredi boyutuyla ilgilenmemektedir. Kendi yaşam kalitesinin yükselmesi vatandaşı ilgilendirmektedir. Belediyelerin ve kamunun yüksek borç tutarlarını kimse konuşmamaktadır. Halk, devlet ya da belediyeler borçlandı, onlar ödesin anlayışı içindedir. Borçlanarak yaratılmaya çalışılan refah anlayışından herkes hoşnut görünmektedir.
*Toplumsal haklılığı kurulamayan, siyasal gerilimler doğuran projelerin başarı şansı azalmaktadır.
Öte yandan, sağlıklı bir şekilde projelendirilmemiş, ihale sürecinde etkinlik ve şeffaflık sağlanamamış, yeterli denetleme ve değerlendirme mekanizmaları kurulamamış, proje yönetimi için gerekli düzenlemeler yapılamamış, bağımsız finansmanı sağlanamamış projelerden, hedeflenen ve arzulanan sonuçlar elde edilmemektedir. Sonuçta, hem siyasal ve toplumsal maliyeti ağır proje başarısızlıkları yaşanmakta, hem de büyük ölçüde kaynak savurganlığı ortaya çıkmaktadır.