Ahmet Akın-Yeminli Mali Müşavir
Böyle oluyor, daha önce de olmuştu. İnanılmaz bir “iyilik” çıkıyor içimizden.
Özgürlükleri, hakları, kardeşlikleri, barışı enkaz hâline getirenlerin, arsızlık, düşmanlık nefret saçanların dünyasında; hayata tutunabilmek, umut edebilmek için esas hangi değerlere ihtiyacımız olduğuna dair bir insanlık destanı daha yazılıyor; acının, trajedinin, yıkımın orta yerinde!
Çok büyük bir felaket karşısındayız. Sözlerle ifade edemeyeceğimiz acılar yaşanıyor. Sahada özverili insanlarımız olağanüstü bir çaba gösteriyor. Zaman zaman çaresizliğin yarattığı öfke patlamaları insanın doğasında var.
Yan yana oturmak değildir birlikte olmak. Yürek birlikteliği önemlidir. Bir ulusu güçlü kılan, dayandığı birlik ve beraberliktir. Her şerde bir hayır vardır diyerek doğal afet önlemlerini bilimsel yaklaşımdan uzaklaştırmak yanlıştır.
On binler affı olmayan hatalar yüzünden yuvalarını, sağlıklarını, ailelerini, yaşamlarını yitirdi. Peki bu binaları kimler yaptı? Sözde deprem yönetmeliğine göre yapılan yeni binalarda statik hesaplara uyumu denetlemeyenler kimler?
Marmara depremi sonrasında “artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz” demiştik ama her şey eskisi gibi kaldı. Siyasetçi toplumun aynasıdır. Halktan talep gelmezse siyasi irade kendisini göstermez. Defalarca çıkarılan imar aflarına sevinenler şimdi gözyaşları içinde.
“Deprem değil, bina öldürür.” Her depremden sonra hatırladığımız acı bir gerçek. Kahramanmaraş merkezli depremler bu acı gerçeği bir kere daha ve en çıplak şekliyle yüzümüze vurdu. Hataları ile yüzleşemeyenler gerçeklerden kaçıyor ve kadere sığınıyor.
Afetlerin etkilerinin daha az hissedilmesinde teknolojiye de kritik bir rol düşüyor. Bu noktada teknoloji, sadece afetlerin önceden tahmin edilmesi için değil aynı zamanda afet sonrasında olabildiğince hızlı aksiyon alınması ve can kaybının en aza indirgenmesi için de büyük önem arz ediyor.
Deprem bölgesinde inşaat malzemesinin kalitesi çok kötü ancak insan malzemesi mükemmel. Adeta tek yürek oldular. Özveriden, yardımlaşma ve dayanışmadan güzel örnekler verdiler.
Yükseklere anlamlı mesajlar gönderdiler. İnadına kardeşlik, inadına ulusal birliktelik.
Enkaza dönen binaların yapımında suçu olanlar elbette cezalandırılmalı. Bu düzen böyle gitmemeli. Bunu sağlayabilmek için toplum olarak hep birlikte SUÇLU AYAĞA KALK! diyebilmeliyiz. İnşaat sektöründeki rant ve kar hırsının yerini toplumsal fayda almalı.
Bir daha kimsenin ihmaller ve denetimsiz- likler yüzünden hayatını kaybetmemesi için deprem acılarını hep gündemde tutmanın ve sorumlularını açığa çıkarmanın bir görev olduğunu unutmayalım.
Ön yargılı davranarak depremin günah keçisi olarak müteahhitlerle yapı denetim şirketlerini ilan etmek haksızlık olur. Belediyeler ve ilgili Bakanlıklar bunların ayrılmaz parçasıdır. Bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Kar amacı güdenlerle, toplum adına denetim görevi yapanlar arasındaki ilişkinin görev bilinci boyutu çok önemlidir.
Sıra geldi nakdi deprem bağışlarının dağıtımına. AHBAP, harcamaların denetimi ile ilgili TÜRMOB ve bir yurt dışı denetim firmasıyla sözleşme imzaladı. Naçizane bir önerim olacak; AFAD’ta böyle bir iş yapsın. Şeffaflık iyidir.
TÜRMOB, tüm yeminli mali müşavirler, bağımsız denetçiler ve mali müşavirlerin üye olduğu üst birlik. Muhasebe ve denetim mesleğinin kalbi. AFAD, güven ve itibarını yükseltmek istiyorsa harcamalarının denetimi için bağımsız bir kurumu görevlendirmeli. Bağımsız mali denetimin olduğu yerde güven ve huzur olur.