Zaten, yetersiz, verimsiz, ezbere yönelik ve kalitesiz olan MİLLİ EĞİTİM sistemi pandemi ile birlikte arapsaçına döndü. Bütçeden yetersiz kaynak ayrılması önemli sorunken bu kaynakların da ideolojik olarak kullanılması sorunları daha da ağırlaştırıyor. Bir nesli kaybetme tehlikesi ile karşı karşıyayız.
15 yıl içinde defalarca değiştirilen eğitim sistemi günübirlik kararlarla yönetilmeye çalışılıyor. Anneler, babalar şaşkınlık içinde. Çocuklar deseniz ne yapacaklarına bir türlü karar veremiyorlar. Pandemi gibi olağanüstü dönemlerde uzaktan eğitim en etkili yöntem olarak görülüyor. Elbette, uzak eğitimin altyapısının hazır olması koşuluyla. Kimi yerlerde internet var bilgisayar yok, kimi yerlerde de bilgisayar var internet yok.
Her konuda olduğu gibi eğitim sorunu da yoksul ailelerle birlikte kırsalda yaşayanları çok olumsuz etkiliyor. Gelir seviyesi yüksek olan ailelerin çocukları daha rahat. Sonuçta bir şekilde lise diplomasını alırlarsa vakıf üniversitelerinde paralı olarak okuma garantileri var. Geçenlerde bir haberde okudum. Üniversite sınavında fizik bölümünden sıfır çeken bir öğrenci mühendislik bölümünden mezun olmuş. Hele bir de meslek yüksekokulları var ki, çok sayıda 7’yi 2’ye bölemeyen öğrenci var.
İlkokula başlayan bir öğrenci devam zorunluluğunu yerine getirdiği sürece hiç sınıfta kalmadan lise diplomasını alabiliyor. 1963-64 döneminde 13 dersten ortaokul bitirme sınavına giren birisiyim. Dönem sonunda tüm derslerden başarılı olsanız bile tek dersten sınavda başarısız olursanız orta 3’ü tüm yıl yeniden okumak zorundaydınız. Yeniden sınıfta kalma uygulaması başlamadan atılacak her adım başarısız olmaya mahkumdur.
Şimdi sağlıkta, eğitimde, ekonomide ve sosyal yaşamda olağanüstü bir dönem yaşıyoruz. Olağanüstü dönemlerde olağanüstü önlemler alınır. Bu işler bir program dahilinde olur. Milli Eğitim Bakanı kendi okullarını, Turizm Bakanı kendi otellerini, Ticaret Bakanı yandaş sermayeyi, Sağlık Bakanı kendi hastanelerini düşünerek oldu bitti kararlar alırsa, bugün yaşadığımız olumsuz tablo karşımıza çıkar. Açıklık ve denetimin olmadığı her yerde karanlığa esir olursunuz.
Uzaktan eğitim tamamda uzaktan kontrolsüz sınavlar adaletsizlik yaratacaktır. Esas bunun üzerine kafa yormak gerekiyor. Dijital teknolojinin yaşandığı bu dönemde bunun da çözümü var. Yeter ki dert edinilsin. Özellikte özel okullar yüz yüze eğitimin derhal başlamasını talep ediyorlar. Ekonomik olarak dayanma güçleri kalmadı. Çok sayıda veli yüz yüze eğitim olmadığı için çocuklarını devlet okuluna aldı
Yüz yüze eğitim kırsal kesimdeki okullarda kontrollü olarak hemen başlamalı. Çünkü en çok ilgilenilmesi gerekenler onlar. Zaten fakirlik canlarına okuyor, hiç olmazsa yüzleri eğitimde gülsün.