Orduevi ile Çamlıbel Balıkçı Barınağı arasında kalan sahil bölgesinde Macit Özcan döneminde yapılıp Kocamaz kararıyla yıkılan Deniz (Aqua) Park' ın başına gelenleri daha önce yazmıştım..
31 Mart 2019 seçimlerinde iş başına gelen Vahap Seçer önceliği benim 'ufak tefek dokunuşlar' olarak tanımladığım, fazla maliyet istemeyen ancak yaz sezonunda bunalan Mersinlileri denizle buluşturma projelerine vermek istedi. (https://abdullahayan.wordpress.com/2019/06/14/camlibel-deniz-parki-yeniden-acilirken-14-6-2019/)
İlk adımın, kent ortasındaki Deniz Park bölgesinde atılması akıllıca hamleydi.
Öyle de yaptı..
Seçer alanda yaptığı açıklamada, "mezbelelik haline gelen sahilin temizleneceğini, halkın spor yapacağı, sohbet edeceği ve denize gireceği yeşil alan haline getirileceğini, 30 Ağustos tarihine kadar da çalışmaların tamamlanıp halkın hizmetine açılacağını" ifade etti…
Buraya kadar okuduklarınız, bilinmeyen şeyler değil…
Üstelik proje, tüm halkın beklentilerine cevap verecek, siyaseti körlük ölçüsüne taşımamış bu kentte yaşayan hiç kimsenin de karşı çıkmayacağı türden..
Seçer burada; inşaat yapmayacak.. Bina dikmeyecek.. Kimsenin ayağına da basmayacak..
Madde bağımlılarının cirit attığı, bırakın geceyi gündüz bile aklı başında birinin artık geçerken korktuğu bir bataklığı kurutup, halka açacak..
Böylesi bir projeye, yapılmaya hazırlanılan çalışmaya kim karşı çıkar?
Hiç kimse diyorsanız, yanıldınız…
Seçer projeyi medya mensuplarıyla 11 Haziran günü paylaşıp, yapılacakları anlatıyor..
Sonrasında ben de, projenin Orduevi önünü ve Müftü Deresine kadar olan tüm sahili kapsaması gerektiğini ele alan ve 20 yıldır kent merkezinin canlandırılması açısından da en önemli adımlardan biri olarak gördüğüm bu kreasyon düzenlemesiyle ilgili görüşlerimi bir kez daha ele aldım.
Seçer' in hızla hayata geçirmeye çalıştığı projeyle ilgili belli ki bazı duyumları olmalı ki, 21 Haziran 2019 günkü Meclis toplantısında tüm üyelerden destek istiyor..
Tüm üyeler derken, Akdeniz ilçe belediye başkanı Gültak' a da ayrı ve özel göndermede bulunuyor.
Mersin' in merkez ilçesi ve kalbi kabul edilen Akdeniz ilçesinde 17 yıllık AKP iktidarı Mersin yerelinde ilk kez iktidar yüzü görmüş. Gültak ta o iktidarın mensubu olarak farklı adımlar atmak, yerel ile merkezi gücü buluşturup bir şeyler yapmak derdinde… (En çarpıcı ve somut örneği Karayolları Genel Müdürlüğünce, yani merkezi iktidarın eliyle 3,5 yıldır tamamlanmaya çalışılan Hal-Liman köprülü kavşak düzenlemesinin çevresini yeşillendirme çalışmalarına 'bu hizmet Akdeniz Belediyesi Gültak tarafından yapılıyor' tabelalarını dikmesi.. Konuya yabancı biri tabelalara bakıp, helal olsun adama diyebilir. Oysa Gültak' ın o projeyle somut tek bağı çimlendirme, başka da bir şey değil)
Seçer' in BŞ Meclisinde Gültak'a Deniz Parkı projesiyle ilgili gönderme yapması ve özel destek istemesinin boşuna bir talep olmadığı günler değil, saatler sonra ortaya çıkıyor..
21 Haziran 2019 yani BŞ Meclisi sürerken, Mersin Valiliği İl Çevre ve Şehircilik Müdürlüğünce Mersin Büyükşehir Belediyesine hitaben 'ihtarname' olarak nitelendirilecek bir metin hazırlanıyor.
Metinde şu ifade yer alıyor: "21.6.2019 günü deniz park olarak anılan alanda belediyenizce iş makineleriyle faaliyette bulunduğu tespit edilmiş olup, Millet Bahçesi yapılmak üzere tahsis ve projelendirme çalışmaları devam eden söz konusu alanda idaremiz izni olmadan herhangi bir faaliyette bulunma yetkiniz olmadığından taşınmaz üzerinde yapılan çalışmalara derhal son verilmesi hususunda gereğini…"
Konuyu 20 yıldır yakından ve tüm detaylarıyla takip eden biri olarak bazı hususları hatırlatmamda yarar var:
Erdoğan' ın 24 Haziran 2018 genel seçimleri öncesinde vaat olarak dile getirdiği Millet Bahçeleri projelerini, TOKİ üstlenmiş durumda.
Çeşitli illerde olduğu gibi Mersin' e de bir Millet Bahçesi uygun görülmüş. TOKİ' nin üstlendiği Mersin Millet Bahçesi 50 dönümlük TSG stadının yerine tasarlandı. Bu amaçla kentin hafızası ve kalbi konumundaki stadyum yıkılarak bahçe yapımına hazır hale getirildi. Ancak tüm çabalara rağmen 31 Mart öncesinde hayata geçirilemeyen proje, yerel seçimlerin ardından 'kaynak yetersizliği' gerekçesiyle bilinmez bir tarihe ertelendi.
Elindeki üç kuruşluk küçük (50 dönümlük alanda yapılacak kapalı alan bin m2 civarında) projeyi tamamlamak şöyle dursun iptal eden iktidara bağlı kurumlar, şimdi kalkmış çok daha geniş bir alanı kapsayan ve yapımı bu gidişle on yılları alacak bir proje uğruna, sahildeki bataklığın kurutulması anlamına gelecek çalışmaya 'dur' diyor..
Mersin BŞ Belediyesine dur diyen tebligatı Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü adına Mersin Vali yrd. imzalıyor. Ve ister inanın ister inanmayın yazı mesainin olmadığı 22 Haziran 2019 Cumartesi günü muhatap kurum Mersin BŞ' e tebliğ ediliyor.
Devletin kurumları gördüğünüz gibi bazı konularda öylesine hassas, o kadar hızlı ki, tatil falan dinlemiyor.
İster istemez gözlerimin önüne, artık AKP' nin yani iktidarın adayının yönettiği Akdeniz ilçesinde ölümlere, her türden bulaşıcı hastalığa davet çıkaran kanalizasyon atıklarının cadde ortasından geçtiği kanal geliyor.
İstenildiği an devralınabilecek, halkın yararına yapılan sahil düzenlemesine 'dur ben oraya günün birinde bahçe yapacağım' diyen de, kentin ortasından geçen ve 2017 taşkınında açılıp iki yıldır kapatılmayan kanal ve dere ıslahını 2 yıldır yapamayan, ne zaman yapacağı da meçhul kurum da (son ihale 25.4.2019 tarihinde idi. Akıbeti meçhul) bizim..
Ne desem ki?
"Sözün bittiği yerdeyiz" hafif kalacak ta, "ölmüşüz ağlayanımız yok" ağır mı kaçar?
Hamiş: Halkın yararına girişilen sahil düzenlemesi durdurulur, kent içinde hükümranlık ilan edip atıklarını denize boca eden Marina işleticisine kimse dur diyemezken, bu sahipsiz kentin 'Kent Konseyi' ne iş yapar? Ne için var?