Eşsiz güzelliklerine ve zenginliklerine hayran olduğum şirin Akdeniz kasabası Anamur’da bir süre yaşadım. Anamur’la ilgili birçok fikrim, önerim vardı.
Burası Akdeniz’in en uç noktasında, tüm Akdeniz’in en önemli turizm merkezlerinden biri olabilirdi.
İşlerimin genişlemesi üzerine bir süre sonra Mersin’e dönüp, işlerimi burada sürdürsem de aklım hep Anamur’da kaldı.
O günlerde Anamur için hayallerim vardı; bunları gerçekleştirmek için bazı çabalarım da oldu.
O dönemde Anamur için ilk turizm broşürünü Almanca ve İngilizce hazırlayıp bastırdım.
Anamur’un gelişmesi için o zamanın şartlarına göre iki konu tespit etmiştim.
Birincisi turizmdi.
Anamur Burnu’nun olduğu Anamurium bölgesindeki arazime 1000 yataklı bir turistik tesis için Mediteranean Clup’la irtibata girdim. Kum numunelerine varıncaya kadar birçok görüşme ve tespitlerde bulunduk. Her yönden beğendiler. Unesco ve Kültür Bakanlığıyla da projeyle ilgili görüşerek çalışmalara başladım.
Yani geçtiğimiz yıllarda Mersin’de yer arayan Clup Med’i ben 35 yıl önce Anamur’a getirecektim.
Kültür Bakanlığı ile görüşmelerimiz maalesef sonuç vermedi ve izin alamayarak tüm Anamur’u hatta çevre bölgeyi ve Mersin’i dahi etkileyecek bu proje gerçekleşemedi.
* * *
Yıllar sonra… Geçtiğimiz hafta sahibiyle tanışıp gezdiğim “Antakya Müze Otel”i düşündüm. Temelinde dev mozaikler ve eski eserler çıkan otel, özel inşaat izniyle, mozaiklere zarar vermeden, otelin altında bir camekan içerisinde seyretme imkanı vererek devam ediyor.
Hem tarih korunuyor, hem de turistik açıdan ülkeye ve kente gelir sağlanıyor.
Bugünkü anlayış olsa belki de bu büyük zenginlikten çok daha önce yararlanılabilirdi.
İkinci konu Anamur yerfıstığıydı.
Dünyanın en büyük ve parlak kabuklu yer fıstığı Anamur’da yetişiyordu.
38 adedi 100 gram gelen başka bir yerfıstığı cinsi dünyada yoktu.
Tüm Avrupa’da çok rağbet görüyor ve Mersin’den ihraç ediliyordu. Ben de o yıllarda Anamur’da Mersin’deki ihracatçı firmaların mallarını hazırlamaya başladım ve bir taraftan da Anamur’dan doğrudan ihracatının yapılması yollarını araştırıyordum.
Tüm yerfıstığı ihracatı İtalya’ya yapılıyor, oradan da özellikle Almanya’ya gönderiliyordu.
Almanya direkt Türkiye’den kesinlikle mal almıyordu. Bu konuyu Alman firmalarla irtibat kurarak araştırdım.
Sonunda sebebini öğrendim:1964 yılında Anamur İskelesinden bir gemi yer fıstığı Almanya’ya gönderilmişti. Çuvalların içerisinde yaş yer fıstığı olduğu için bir kısmı yolda bozulmuş, ayrıca bazı çuvalların içinden de ağırlık yapması için taşlar çıkmıştı. Bu olay üzerine Türkiye’den bir daha yerfıstığı almamaya karar vermişlerdi.
Benim ısrarım üzerine, tekrar bir deneme yapmaya karar verdiler.
Bu arada bir Amerikan firmasıyla kutularda Amerikan tipi fıstık tesisi yapma konusunda da görüşmeler yapıyordum.
* * *
Yine o günkü anılarım içerisinde bir de Hint Yağı Ağacı konusu var.
Hint Yağı (Ricinus Communis), uçak yakıtları, banknot basımı ve kimya ve kozmetik sanayi gibi çeşitli konularda kullanılan değerli bir bitki.
O günlerde bir kişi tarafından büyük miktarda tohumları dağıtıldı. Ekimine başlandı. O zaman yararlı olacağını düşünerek ben de arazilerimden birinde bir deneme ekimi yaptım. Fakat hemen sonra ne tohumu dağıtan kişiden ne de hint yağı ağacı ürünlerinin ne yapılacağı ile ilgili bilgi alamadık.
Anamur için bir çok yeni fikir düşünürken; Turistik tesis, yerfıstığı ihracatı ve paketleme tesisi kurma çalışmalarını yaparken 12 eylül geldi!
Anamur’da askeri Hava Kuvvetlerinin bir radar istasyonu ve burada görevli bir miktar asker ve subay vardı. Aslında Anamur halkı ile çok fazla ilişkileri yoktu. Kendi lojmanları, askeri gazinoları vardı.
devam edecek