Onlar da çoğu zaman yukarıdaki bir gazetecinin söylediği gibi, gazete patronunun emrine, onun gösterdiği kişiler aleyhinde yazmaya hatta şantaj ve tehdite kadar götürüyorlar.
Buna uymazlarsa işlerinden olma tehlikesi var.
Tabii aldıkları çok az ücretle de yaşamaya çalışırken mesleklerinde başarılı olamıyorlar ve kendilerini geliştiremiyorlar.
Geçtiğimiz dönemde kentin Emniyet Müdürü, arkasından Cumhuriyet Savcısı, son olarak da Valisi değişiyor.
15 yıldır bu kentin üzerine çöreklenmiş, koltuklarına yapışmış kent dinamikleri de bir bir koltuklarını kaybediyorlar.
Emniyet Müdürümüzün geldiği günden beri başarılı, gözle görülür çalışmalarına şahit olduk.
Tabii yeni Cumhuriyet Savcımızın da özellikle basındaki olumsuzlukları işaret ederek ikazda bulunması, gelecekte temiz bir Mersin için ümit verdi.
Şu anda kentteki bazı olumsuzlukların sebebi adeta şantaj ve tehdit aracı olarak kullanılmaya başlanılan yazılı basın, yani gazeteler ve de sosyal medyada bunların ve bunlarla ilgili paylaşımların yayınlanmasıdır.
Mersin’deki küçük bir olayı abartarak büyük bir terör olayı olarak göstermeye çalışıp halka korku veriyorlar.
Suriyelilerle ilgili olumsuz ve kışkırtıcı haberler yapıp bir nefret söylemi yaratıyorlar.
Neredeyse yok denecek sayıda abonesi olan, kimsenin okumadığı, bayide satın alınmayan bazı gazeteler şimdi ayakta kalmayı şantaj ve tehdit yöntemine döktüler.
Basın İlan kurumundan aldıkları para ile yaşayan, abonesi olmayan, okunmayan gazeteler…
Bu gazetelerde doğru yazı yazamayan, kitap okumayan, Türkçeyi doğru kullanamayan, haber yapamayan, ajanslardan alınan haberlerle gazete dolduran gazeteciler ve formalite gazeteler.
Tabi tüm bunların sonunda da ne muhabir, ne köşe yazarı, ne haberci ne de gerçek bir gazeteci yetişiyor.
İşte mutlu geçen uzun bir dönemden sonra Mersin basınının geldiği durum!
*Haber yapamayan,
*köşe yazısı yazamayan,
*düzgün Türkçe kullanamayan,
*abonesi olmayan,
*bayide satılamayan,
*okunmayan,
*iftira, karalama, maksatlı haberler yapan
*itibarı olmayan
bir kısım basın meydana geldi.
Basın Çalıştayı’nda bu çok uzun anlatmaya çalıştıklarımı, Büyükşehir Belediye Başkanı iki cümleyle özetledi.
Şöyle söyledi;
“Kalemini satanla işim yok. Egolarla, bunalımlarıyla, depresyonlarıyla, kompleksleriyle kalemini kılıç gibi kullanıp, ne söylediğini, ne yazdığını bilmeyen insafsızlarla, vicdansızlarla işim yok. Allah onları ıslah etsin, onlarla işimiz yok.”
Mutlaka hedefi iyi hesaplanmış, milletvekilliği dahil uzun politik tecrübelerden gelen bir yöneticinin ağzından çıkan bu ağır sözler, yukarda ayrıntılarıyla özetlediğim ve aslında sektördeki ve kentteki ilgili herkesin tereddütsüz onaylayacağı konuları iki cümlede anlatıyor.
Tabii çıt çıkmadı; öyle ya, şimdi kartlar yeniden dağıtılıyor ve ince hesap zamanıdır!
Biz Büyükşehir Belediye Başkanının işaret ettiği ufka bakalım:
*Demek ki artık Belediyelerden geçinme dönemi bitiyor.
*Basının kendine çeki düzen vermesi gerekiyor.
*Basın camiasının tüm basını lekeleyen aralarında ki bu tür kişilerden kurtulması gerekiyor. Nokta…
HARUN ARSLAN