Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

“Korona” Yı Mersin’de Önlemek…

Son verilere göre kentimiz, ne yazık ki, salgının en fazla arttığı illerin başında geliyor. Salgınla ilgili bir çok yazı yazdım, uyarılarda bulundum, özellikle Mersin ile ilgili konuları vurguladım.   Bundan önceki yazılarımda, yaz günleri için gelecek tehlikeden şu şekilde söz etmiştim:   “Özellikle önümüzdeki yaz günlerinde Mersin’de bir AVM’ye gidildiğini düşünelim. Genelde çok az tanıdığımız kimselerle karşılaşırız; tanımadığımız binlerce kişiyi görürüz. Tanımadığımız kişiler kimlerdir? Mersin’de yazlıkları olan, başka illerden yaz tatili için gelenler… Denize girmek için gelen yerli turistler… Mersin’de yazlıkları olan özellikle Rus ve Alman yabancılar… Mersin limanına gelen gemi çalışanları… Mersin en az korona vakası olan illerden olmasına rağmen, yukarıda saydığım misafirlerden dolayı, potansiyel bir tehlikeli bir durum söz konusudur .”                                                                                                                  (09 Mayıs 2020)   Aynı günlerde, bir başka yazımda benzer uyarıda bulunmuştum:   “Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, özellikle yazlıkçıların başka illerden Mersin’e gelmesiyle kalabalıklaşan kentte bir risk oluşacaktır. Bu nedenle, özellikle riski arttıracak etkinliklerden kaçınılmalıdır. Hastalığın artışında Belediye sorumlu olmamalıdır. İki aydır yazılarımda vurguluyorum: Belediye acilen bu yıl yapılacak tüm etkinlikleri iptal etmelidir. (11 Haziran 2020) * * * “Hemşerilerimizi sosyal mesafe ve maske konusunda çok eleştirsek ve uyarsak da, aslında kentimiz kurallara uyan yapısıyla pandemi sürecinde  başarılı oldu. Ancak,özellikle son aylarda Mersin’e  büyük bir yazlıkçı akını oldu; gözlemler ve gelen haberler  kurallara uyma konusunda hiç de iç açıcı değil…   Çevre illerden kentimize gelen yazlıkçıların,( meselâ Gaziantep’teki yüksek oranlı hastalık tablosundan sonra) Mersin’de her şey olağanmış gibi toplu  buluşmalara yönelmeleri, eğlenmeleri, sahillerde sosyal mesafeyi çiğnemeleri kentimizde vaka sayılarında bir yükselişe yol açtı.   Maskesiz  ve mesafeye aldırmadan ortalıkta gezinen herkes, toplumsal açıdan sorumsuzdur! Kurumlar, kuruluşlar ve özellikle Belediyelerimiz şu dönemde her türlü toplanmayı ertelemelidir!” (06 Ağustos 2020)   *   *   *   Şimdi artık yazlıkçılar ve tatile gelenler kentimizi terk ediyor. Müzikli toplu eğlencelerde  asgari seviyeye indirildi. Aylardır yazdığımız Uluslararası Müzik Festivali de, sonunda tepkilere dayanamayarak iptal edildi. Bugün bu sorunu en azından kendi bölgemizde engellemek elimizdedir. Bunun için çok kolay; her eğitimli toplumun uyguladığı basit bir kuralı uygulamak yeterlidir. Bugün bir gelişmiş batı ülkesinde bir kişinin yere çöp attığını, yere tükürdüğünü veya benzeri bir uygunsuz davranışta bulunduğunu düşünün; bunu gören ilk kişi tepki gösterir, o kişiyi uyarır, bunu gören diğer kişiler de  aynı tepkiyi onaylar, destekler. Yani ilk tepkiyi gösteren kişi yalnız kalmaz, birlikte toplumsal bir eleştiri ortamı oluşturulur. Gösterilir; dolayısıyla, olumsuz davranışta bulunan kimse de bunu tekrarlamaktan kaçınır. Bu durum normalde yalnızca kent düzenini, birlikte yaşama ahlâkını ilgilendiren sıradan bir konudur; hayatî bir kaygı taşımaz.   Oysa şimdi karşımızda hayati bir konu var! Maskesiz dolaşan, sosyal mesafeye dikkat etmeyen kişiler yalnız kendi hayatlarını değil, çevrelerinin yani hepimizin hayatını tehlikeye sokuyor. O zaman biz de hem kendimizin hem de sevdiklerimizin sağlığı ve hayatı için kurallara uymayan kişilere tepki göstermeliyiz, onları uyarmalıyız ve çevremizde tepki gösterenlere destek olmalıyız. Güvenlik güçlerinin herkesi kontrol altında tutmaları ve uyarmaları zaten mümkün değil; bu tedbirlere uymak teker teker her vatarndaş için toplumsal ve ahlâki sorumluluk gereğidir. O zaman bu iş tüm topluma; hepimize kalıyor. Biraz cesaretle ve çevremizdekiler de birlikte hareket etmenin sosyal sorumluluğunu yüklenerek  tepkimizi gösterelim; sağlığımız ve yaşamımız için mücadele edelim. *                     *                     * Bu arada sorumsuz davranan insanlara da hatırlatmak gerekir: Başta, hastaları kurtarmak için ölümle kolkola çırpınan, bu nedenle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımız olmak üzere , korona yüzünden ölen her bir insanımızın vebalini yükleniyorsunuz! Dışarda maskesiz dolaşan, sosyal mesafeye dikkat etemeyen herkes  sorumsuzdur, sosyal arsızdır ve olası her ölümden pay sahibidir! Herkes kendi hayatı ve sağlığı için dilediğince sorumsuz davranabilir; bu kendisi ve ailesi için ödenecek bir bedel olarak kalır; ama hiç tanımadığınız insanların hayatını tehdit etmek, onlara hiç ölçemeyeceğiniz ağır bedeller ödetmek cinayettir! Herkesin, hepimizin güçsüze, çocuğa, kadına ve yaşlıya dönük en ufak şiddete karşı etkin müdahale hakkımız ve sorumluluğumuz vardır. Peki hiç tanımadığı HERKESE , onların HAYATINA dönük bir ŞİDDET halinde ortalıkta dolaşan sosyal arsızlara karşı toplumsal sorumluluğumuz yok mudur? Bizzat bu sosyal arsızların kendileri ne halt işlediklerini hiç düşünmezler mi!   Lütfen kendimize, sevdiklerimize, hiç tanımadığımız insanlarımıza; yani hayata karşı sorumluluğumuza sahip çıkalım; Mersin’imizi, modern Türkiye’nin kuruluş yıllarında bir kentlilik ve demokrasi modeli olan güzel kentimizi, hepimizi mahcup eden şu tablodan kurtaralım; devletimizin, sağlık çalışanlarımızın ve sorumlu davranan her hemşerimizin çabalarını heba etmeyelim.   Her hayat özeldir, kıymetlidir ve her birimiz birbirimize emanetiz. Bu anlamda sosyal sorumluluk hem toplumsal bir görevdir, hem de ahlâkî bir yükümlülüktür. Daha sağlıklı, huzurlu ve olağan bir hayat da hepimizin hakkıdır; bunun için çok basit kurallara uyalım ve lütfen hayatı koruyalım.   HARUN ARSLAN.....20 Eylül 2020  
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2020 - Pazar

“Korona” Yı Mersin’de Önlemek…

Son verilere göre kentimiz, ne yazık ki, salgının en fazla arttığı illerin başında geliyor.

Salgınla ilgili bir çok yazı yazdım, uyarılarda bulundum, özellikle Mersin ile ilgili konuları vurguladım.

 

Bundan önceki yazılarımda, yaz günleri için gelecek tehlikeden şu şekilde söz etmiştim:

 

“Özellikle önümüzdeki yaz günlerinde Mersin’de bir AVM’ye gidildiğini düşünelim.

Genelde çok az tanıdığımız kimselerle karşılaşırız; tanımadığımız binlerce kişiyi görürüz.

Tanımadığımız kişiler kimlerdir?

Mersin’de yazlıkları olan, başka illerden yaz tatili için gelenler…

Denize girmek için gelen yerli turistler…

Mersin’de yazlıkları olan özellikle Rus ve Alman yabancılar…

Mersin limanına gelen gemi çalışanları…

Mersin en az korona vakası olan illerden olmasına rağmen, yukarıda saydığım misafirlerden dolayı, potansiyel bir tehlikeli bir durum söz konusudur .”

                                                                                                                 (09 Mayıs 2020)

 

Aynı günlerde, bir başka yazımda benzer uyarıda bulunmuştum:

 

“Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, özellikle yazlıkçıların başka illerden Mersin’e gelmesiyle kalabalıklaşan kentte bir risk oluşacaktır.

Bu nedenle, özellikle riski arttıracak etkinliklerden kaçınılmalıdır.

Hastalığın artışında Belediye sorumlu olmamalıdır.

İki aydır yazılarımda vurguluyorum: Belediye acilen bu yıl yapılacak tüm etkinlikleri iptal etmelidir.

(11 Haziran 2020)

* * *

Hemşerilerimizi sosyal mesafe ve maske konusunda çok eleştirsek ve uyarsak da, aslında kentimiz kurallara uyan yapısıyla pandemi sürecinde  başarılı oldu.

Ancak,özellikle son aylarda Mersin’e  büyük bir yazlıkçı akını oldu; gözlemler ve gelen haberler  kurallara uyma konusunda hiç de iç açıcı değil…

 

Çevre illerden kentimize gelen yazlıkçıların,( meselâ Gaziantep’teki yüksek oranlı hastalık tablosundan sonra) Mersin’de her şey olağanmış gibi toplu  buluşmalara yönelmeleri, eğlenmeleri, sahillerde sosyal mesafeyi çiğnemeleri kentimizde vaka sayılarında bir yükselişe yol açtı.

 

Maskesiz  ve mesafeye aldırmadan ortalıkta gezinen herkes, toplumsal açıdan sorumsuzdur!

Kurumlar, kuruluşlar ve özellikle Belediyelerimiz şu dönemde her türlü toplanmayı ertelemelidir!”

(06 Ağustos 2020)

 

*   *   *

 

Şimdi artık yazlıkçılar ve tatile gelenler kentimizi terk ediyor.

Müzikli toplu eğlencelerde  asgari seviyeye indirildi.

Aylardır yazdığımız Uluslararası Müzik Festivali de, sonunda tepkilere dayanamayarak iptal edildi.

Bugün bu sorunu en azından kendi bölgemizde engellemek elimizdedir.

Bunun için çok kolay; her eğitimli toplumun uyguladığı basit bir kuralı uygulamak yeterlidir.

Bugün bir gelişmiş batı ülkesinde bir kişinin yere çöp attığını, yere tükürdüğünü veya benzeri bir uygunsuz davranışta bulunduğunu düşünün; bunu gören ilk kişi tepki gösterir, o kişiyi uyarır, bunu gören diğer kişiler de  aynı tepkiyi onaylar, destekler. Yani ilk tepkiyi gösteren kişi yalnız kalmaz, birlikte toplumsal bir eleştiri ortamı oluşturulur. Gösterilir; dolayısıyla, olumsuz davranışta bulunan kimse de bunu tekrarlamaktan kaçınır.

Bu durum normalde yalnızca kent düzenini, birlikte yaşama ahlâkını ilgilendiren sıradan bir konudur; hayatî bir kaygı taşımaz.

 

Oysa şimdi karşımızda hayati bir konu var!

Maskesiz dolaşan, sosyal mesafeye dikkat etmeyen kişiler yalnız kendi hayatlarını değil, çevrelerinin yani hepimizin hayatını tehlikeye sokuyor.

O zaman biz de hem kendimizin hem de sevdiklerimizin sağlığı ve hayatı için kurallara uymayan kişilere tepki göstermeliyiz, onları uyarmalıyız ve çevremizde tepki gösterenlere destek olmalıyız.

Güvenlik güçlerinin herkesi kontrol altında tutmaları ve uyarmaları zaten mümkün değil; bu tedbirlere uymak teker teker her vatarndaş için toplumsal ve ahlâki sorumluluk gereğidir.

O zaman bu iş tüm topluma; hepimize kalıyor.

Biraz cesaretle ve çevremizdekiler de birlikte hareket etmenin sosyal sorumluluğunu yüklenerek  tepkimizi gösterelim; sağlığımız ve yaşamımız için mücadele edelim.

*                     *                     *

Bu arada sorumsuz davranan insanlara da hatırlatmak gerekir:

Başta, hastaları kurtarmak için ölümle kolkola çırpınan, bu nedenle hayatını kaybeden sağlık çalışanlarımız olmak üzere , korona yüzünden ölen her bir insanımızın vebalini yükleniyorsunuz! Dışarda maskesiz dolaşan, sosyal mesafeye dikkat etemeyen herkes  sorumsuzdur, sosyal arsızdır ve olası her ölümden pay sahibidir!

Herkes kendi hayatı ve sağlığı için dilediğince sorumsuz davranabilir; bu kendisi ve ailesi için ödenecek bir bedel olarak kalır; ama hiç tanımadığınız insanların hayatını tehdit etmek, onlara hiç ölçemeyeceğiniz ağır bedeller ödetmek cinayettir!

Herkesin, hepimizin güçsüze, çocuğa, kadına ve yaşlıya dönük en ufak şiddete karşı etkin müdahale hakkımız ve sorumluluğumuz vardır.

Peki hiç tanımadığı HERKESE , onların HAYATINA dönük bir ŞİDDET halinde ortalıkta dolaşan sosyal arsızlara karşı toplumsal sorumluluğumuz yok mudur? Bizzat bu sosyal arsızların kendileri ne halt işlediklerini hiç düşünmezler mi!

 

Lütfen kendimize, sevdiklerimize, hiç tanımadığımız insanlarımıza; yani hayata karşı sorumluluğumuza sahip çıkalım; Mersin’imizi, modern Türkiye’nin kuruluş yıllarında bir kentlilik ve demokrasi modeli olan güzel kentimizi, hepimizi mahcup eden şu tablodan kurtaralım; devletimizin, sağlık çalışanlarımızın ve sorumlu davranan her hemşerimizin çabalarını heba etmeyelim.

 

Her hayat özeldir, kıymetlidir ve her birimiz birbirimize emanetiz. Bu anlamda sosyal sorumluluk hem toplumsal bir görevdir, hem de ahlâkî bir yükümlülüktür.

Daha sağlıklı, huzurlu ve olağan bir hayat da hepimizin hakkıdır; bunun için çok basit kurallara uyalım ve lütfen hayatı koruyalım.

 

HARUN ARSLAN.....20 Eylül 2020

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.