Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Göçler ve Kültürel Etkileşim

“Hiçbir şey hatırayı koku kadar uyandırmaz”     İnsanlar bir yere göç ettiğinde aynı zamanda oranın kültürünü de tanımış olur, kültürel etkileşime geçilir. Göç, hangi amaçla gerçekleşirse gerçekleşsin gidilen coğrafyalarda mutlaka yeni bir kültür doğar. Bu dilden, müziğe, sanata, yemeğe her alana sirayet eder. Göç edenlerin kendi kültürleri değişirken, bulundukları yerin kültürleri de değişime uğrar. Bu konuda dünyada çok göç almış Batı toplumları canlı örneklerdir. Batılı toplumlar şu aralar çok kültürlülüğü (multikultur) tartışma ve benimseme aşamasındadır.   Göçü birçok farklı yönden deneyimlemiş biriyim. Ülke içinde dört ayrı şehirde yaşamış olmakla iç göçe maruz kaldım. 13 yıl Berlin’de yaşarken dış göçle, yabancılıkla tanıştım. Şimdilerde ise Mersin’de göç alan bir şehirde ev sahipliği gözüyle bakıyorum göç olgusuna...   Kültür şokları denen bir kavram var. Kişi yer -yurt değiştirdiğinde başka bir kültürle etkileşime girdiğinde yaşar bunu. Kültür şoku iç göçlerde de yaşanır ama tabii en şiddetlisi başka ülkelere gidince en büyüğünden yaşanır. Büyük metropoller bu konuda bir deney alanıdır ki Mersin de bu sınıfa girer. Göç olgusu Mersin’le birlikte anılır. Üstelik bu olgu yeni  de değildir. Tarihten günümüze göçler hep vardır bu topraklarda.   Mersin’deki hakim kültür Türk-Arap ve Kürt kültürlerinden oluşur. Mersin merkez bu konuda iyi bir gözlem alanıdır. Bana sorulduğunda, Mersin merkezi itibarıyla en çok Arap kültüründen etkilenmiştir derim. Son Suriyeli akını ile bu iyice perçinlenmiştir. Mersin sokaklarında Arapça ve Kürtçe yaygın olarak kulaklara çalınır. Son dönemlerde buna ayrımını yapamadığım ama duymaya başladığım iki dil daha var Ukraynaca ve Rusça.   Genelde dilin melodik yapısından, yaygın konuşulan dilleri anlarım. Ki bunlar çok belirgin dillerdir. İngilizce, Arapça, Rumca, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Farsça kolay ayrımına varılan dillerdir. Almancayı saymadım zaten ikinci dilim o. Nasıl ki Farsça Kürtçe ile aksan ve melodik uyum açısından benzerlik taşıyorsa, Rusça ve Ukraynaca da hemen hemen aynı hatta daha fazla benzerlik taşır. Farsça ve Kürtçeyi bir-iki cümle sonra ayırırım. Fakat aynı şeyi ne yazık ki Rusça ve Ukraynaca için söyleyemem. O bakımdan Mersin sokaklarında yürürken, ne fiziki yapılarından ne de konuştukları diller açısından kişilerin Rus mu Ukraynalı mı olduklarını çözemiyorum. Bu ben de biraz merak uyandırıyor.   Bir zamanlar İstanbul Kapalı çarşıda gezerken oradaki satıcıların gelen turistlere ta ileriden, onların dilleriyle hitap ettiklerini görmüş ve çok şaşırmıştım. Hayretle satıcıya dedim ki; “ Bunu nasıl beceriyorsunuz? Turistler daha yanınıza gelmeden, hangi dili konuştuklarını duymadan, onlara kendi dillerinde hitap ediyorsunuz?” Satıcı gayet kendinden emin şekilde “E abi bu da bizim meslek sırrımız, biz onların kıyafet ve fiziki durumlarından hangi ülke vatandaşı olduklarını anlayabiliyoruz” dedi. Bu tespit çok şaşırtıcıydı benim açımdan zira ben konuştuklarında ancak anlıyordum nereden geldiklerini.       Göç olgusunda en çok dil, müzik, yemek etkileşim gösterir. Sözgelimi bizden bir yemek ismi Almanca sözlüğüne girerek Almanca kabul edilmiştir. Bu ‘Döner Kebap’tır. Döner artık Almanların bir milli yemeği sayılmaktadır ve tüm Almanya’da hemen her köşede satılır. Almanya’ya çalışmaya giden Türkler, sadece işçilik yapmadılar aynı zamanda bir kültür de inşa ettiler. Tıpkı bizdeki Araplar, Kürtler gibi ki iki halk da zengin ve derin kültüre sahiptir.    Bulunduğumuz coğrafya Anadolu,  kültür zenginliğine, çeşitliliğine dünyada tek örnektir bana göre. Anadolu bir beşiktir. İç içe geçmişliğin, harman oluşun bir sembolüdür. Konuştuğumuz diller kadar yemekleri vardır bu toprakların. İnsanlar gittikleri yerleri değiştirir, dönüştürür, zenginlik katar… Bundan hiç korkmuyorum bilakis güçlü, diri kalmanın yakıtı olarak görüyorum. Geçmişten günümüze dünya hep böyle idi.
Ekleme Tarihi: 07 Kasım 2022 - Pazartesi

Göçler ve Kültürel Etkileşim

“Hiçbir şey hatırayı koku kadar uyandırmaz”

 

  İnsanlar bir yere göç ettiğinde aynı zamanda oranın kültürünü de tanımış olur, kültürel etkileşime geçilir. Göç, hangi amaçla gerçekleşirse gerçekleşsin gidilen coğrafyalarda mutlaka yeni bir kültür doğar. Bu dilden, müziğe, sanata, yemeğe her alana sirayet eder. Göç edenlerin kendi kültürleri değişirken, bulundukları yerin kültürleri de değişime uğrar. Bu konuda dünyada çok göç almış Batı toplumları canlı örneklerdir. Batılı toplumlar şu aralar çok kültürlülüğü (multikultur) tartışma ve benimseme aşamasındadır.

  Göçü birçok farklı yönden deneyimlemiş biriyim. Ülke içinde dört ayrı şehirde yaşamış olmakla iç göçe maruz kaldım. 13 yıl Berlin’de yaşarken dış göçle, yabancılıkla tanıştım. Şimdilerde ise Mersin’de göç alan bir şehirde ev sahipliği gözüyle bakıyorum göç olgusuna...

  Kültür şokları denen bir kavram var. Kişi yer -yurt değiştirdiğinde başka bir kültürle etkileşime girdiğinde yaşar bunu. Kültür şoku iç göçlerde de yaşanır ama tabii en şiddetlisi başka ülkelere gidince en büyüğünden yaşanır. Büyük metropoller bu konuda bir deney alanıdır ki Mersin de bu sınıfa girer. Göç olgusu Mersin’le birlikte anılır. Üstelik bu olgu yeni  de değildir. Tarihten günümüze göçler hep vardır bu topraklarda.

  Mersin’deki hakim kültür Türk-Arap ve Kürt kültürlerinden oluşur. Mersin merkez bu konuda iyi bir gözlem alanıdır. Bana sorulduğunda, Mersin merkezi itibarıyla en çok Arap kültüründen etkilenmiştir derim. Son Suriyeli akını ile bu iyice perçinlenmiştir. Mersin sokaklarında Arapça ve Kürtçe yaygın olarak kulaklara çalınır. Son dönemlerde buna ayrımını yapamadığım ama duymaya başladığım iki dil daha var Ukraynaca ve Rusça.

  Genelde dilin melodik yapısından, yaygın konuşulan dilleri anlarım. Ki bunlar çok belirgin dillerdir. İngilizce, Arapça, Rumca, İtalyanca, İspanyolca, Fransızca, Farsça kolay ayrımına varılan dillerdir. Almancayı saymadım zaten ikinci dilim o. Nasıl ki Farsça Kürtçe ile aksan ve melodik uyum açısından benzerlik taşıyorsa, Rusça ve Ukraynaca da hemen hemen aynı hatta daha fazla benzerlik taşır. Farsça ve Kürtçeyi bir-iki cümle sonra ayırırım. Fakat aynı şeyi ne yazık ki Rusça ve Ukraynaca için söyleyemem. O bakımdan Mersin sokaklarında yürürken, ne fiziki yapılarından ne de konuştukları diller açısından kişilerin Rus mu Ukraynalı mı olduklarını çözemiyorum. Bu ben de biraz merak uyandırıyor.

  Bir zamanlar İstanbul Kapalı çarşıda gezerken oradaki satıcıların gelen turistlere ta ileriden, onların dilleriyle hitap ettiklerini görmüş ve çok şaşırmıştım. Hayretle satıcıya dedim ki; “ Bunu nasıl beceriyorsunuz? Turistler daha yanınıza gelmeden, hangi dili konuştuklarını duymadan, onlara kendi dillerinde hitap ediyorsunuz?” Satıcı gayet kendinden emin şekilde “E abi bu da bizim meslek sırrımız, biz onların kıyafet ve fiziki durumlarından hangi ülke vatandaşı olduklarını anlayabiliyoruz” dedi. Bu tespit çok şaşırtıcıydı benim açımdan zira ben konuştuklarında ancak anlıyordum nereden geldiklerini.    

  Göç olgusunda en çok dil, müzik, yemek etkileşim gösterir. Sözgelimi bizden bir yemek ismi Almanca sözlüğüne girerek Almanca kabul edilmiştir. Bu ‘Döner Kebap’tır. Döner artık Almanların bir milli yemeği sayılmaktadır ve tüm Almanya’da hemen her köşede satılır. Almanya’ya çalışmaya giden Türkler, sadece işçilik yapmadılar aynı zamanda bir kültür de inşa ettiler. Tıpkı bizdeki Araplar, Kürtler gibi ki iki halk da zengin ve derin kültüre sahiptir. 

  Bulunduğumuz coğrafya Anadolu,  kültür zenginliğine, çeşitliliğine dünyada tek örnektir bana göre. Anadolu bir beşiktir. İç içe geçmişliğin, harman oluşun bir sembolüdür. Konuştuğumuz diller kadar yemekleri vardır bu toprakların. İnsanlar gittikleri yerleri değiştirir, dönüştürür, zenginlik katar… Bundan hiç korkmuyorum bilakis güçlü, diri kalmanın yakıtı olarak görüyorum. Geçmişten günümüze dünya hep böyle idi.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.