Önceki makalede Cumhurbaşkanlığınca yayınlanan acil kamulaştırma kararıyla TOKİ’ nin ‘akaryakıt çiftliklerine nazır’ apartmanlar dikmeyi planladığı Karaduvar’ ı, tek katlı bahçeli evleri afet riski ve güvenlik sorunu gerekçesiyle kamulaştırılırken, o evleri kuşatan akaryakıt tanklarına dokunulmadığını ele almıştım…
Bahtı kara Karduvar’ın kötüye dönen talihinin miladı sayılacak kanalizasyon arıtma tesisi ve akaryakıt tanklarından oluşan çiftliklerin yapımının hızlanması bir yana, ATAŞ depolama sahasında çıkan ve haftalarca söndürülemeyen yangının sürdüğü günlerdeki makaleyi özetleyerek aşağıda bir kez daha yayınlamak istedim:
“Yapılacağı yerden, kapsama alanına, ihaleyi yapacak komisyondan, yatırımın tutarına kadar, tartışılmamış, Mersin’de yaşayan her bireyi borç altına sokmasına rağmen, yetkili yetkisiz kimsenin detaylarını bilmediği, arıtma projesi…
Seçim arifesinde yangından mal kaçırır gibi yapılmaya kalkışılan ihalenin bu haliyle yarardan çok zarar verme riskine karşı, ertelenmesi için elimizden geleni yaptık diye, kentin koca belediye başkanı bizi “MERSİN HAİNİ” ilan etti de, halktan vazgeçtik, bu alanda görüşleri önemli ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASININ bile gıkı çıkmadı.
Oysa bir yandan bu haliyle ihalenin yapılmasını savunan MERSİN BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI, öte yandan benim gibi düşünenler tartışmanın tarafları olduğuna göre, konu uzmanı üniversitelerin görüşü alınarak, herkesin saygı göstereceği bir çözüm bulunamaz mı?.
Örneğin ÇEVRE MÜHENDİSLERİ ODASININ öncülüğünde ODTÜ, İTÜ, MERSİN ÜNİVERSİTESİNDEN bilim adamlarının katılacağı bir sempozyumda konunun tartışılması çok mu zor?…
HUZURKENT-KIZKALESİ arası MERSİN’İ kapsayacak, tüm sahilleri denize girilir hale getirecek, ADANA benzeri iki paketten oluşan bir yatırım gerçekleştirilemez miydi?.
İkinci tartışma konusu KARADUVAR-KAZANLI sahilini işgal edip kirlilik yaratan sanayi tesisleridir.
Turizm cenneti olabilecek bir kentin en önemli noktasında, kazdığınız her yerden tarih fışkıran doğal liman KARADUVAR’da benzin mazot depolarının ne işi olabilir?.
Limandan gelen akaryakıt borularla istenilen yere taşınabildiğine göre, binlerce yıldır balıkçılık, seracılık yapan bölgeyi depolama tanklarıyla katletmenin anlamı var mı?.
Limandan boru hatlarıyla taşınacak petrol ürünleri KARADUVAR yerine, dağ tarafındaki çorak arazide depolansa dağıtıcı şirketlerin bir yeri mi eksilir?
Dünyada teknoloji sınır tanımıyor. Olmaz denilen KARADENİZ altından RUSYA-TÜRKİYE arasına doğal gaz boru hattı döşeniyor da, limandan iki kilometre öteye dağ tarafına boru hattı döşemek çok mu zor?
Kondurulan tesislerin bir kısmı ÇED raporsuz. Rapor alanların ise, koşulları yerine getirme konusundaki tutumları ortada…
Günlerdir yazıyor, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Kim akaryakıt depolama tesisleri ÇED raporlarında yazılı koşulları yerine getirdi mi?
Son aylarda bu şirketlere ait aktarma borularından, ya da tanklarından kaynaklanan çevreye zarar veren sızıntı oldu mu?
ÇED raporu bile almaya gerek görmeyen tenezzül etmeyen şirketlere ait akaryakıt çiftlikleri var bölgede…
Tarlaları zarar gören KARADUVAR’LILARIN zararını kim tazmin edecek?..
Girmeyi hedeflediğimiz AB DAHİL, gelişmiş ülkelerde KARADUVAR’ dakine benzer felaketle tek bir insan karşılaşsa, kirliliğe yol açan şirket milyonlarca dolar tazminata mahkum edilir, anında tüm faaliyetleri durdurulurdu.
Siz KARADUVAR konusunda açıklama yapan tek yetkili, bilimsel görüş ortaya koyan tek bir oda, kurum, dernek gördünüz mü?
MERSİN’ deki sivil inisiyatifler, büyük işlerden fırsat bulup KARADUVAR gibi ‘kıytırık’ sorunlarla uğraşmasa da, bu kentte para kazanmak isteyen hukukçu da mı kalmadı?..
İcra takibi, boşanma gibi klasik davalar dışında, değişen koşulların ortaya çıkardığı yeni sorunları, tazminat davaları da açarak, uğranılan zararları şirketlere tazmin ettirecek hukukçular nerede?…
Tarlası zarar gören çiftçiler, zarara yol açan şirketler, yetkili kurumların tutanakları ortada dururken, bu ölüm sessizliği neden?.
KAZANLI’daki KROMSAN tek başına kitaplara, filmlere konu olur.
ABD’ DE OLSA KAZANLI’DA SEVGİLİ KENAN YILDIRIM BAŞKANIN BU ŞİRKETE KARŞI YÜRÜTTÜĞÜ MÜCADELEDEN OSCAR ÖDÜLLÜ BİR ÖYKÜ ÇIKARDI…
KAZANLI-SEYHAN turizm alanı için yatırımcı gelmiyor diye dövüneceğimize, KROMSAN’A KAZANLI sahilinden başka yere taşınması için 5/10 yıllık bir termin planı sunmamız gerekmiyor mu?.
Peki, Kentin doğusu böyle de batısı farklı mı?
Özellikle Mezitli’ yi, Mersin’in gülen yüzü olacak cennetin yağmalanışını, Taşucu tersanesini, kenti turizm markası yapmak üzere yola çıkanların sahili katledecek yatırımların arkasında duruşunun yaman çelişkisine dikkat çekmemiz gerekmiyor mu? “
Abdullah Ayan
*29 Haziran 2004 tarihli makalemden