Ahmet Akın - Yeminli Mali Müşavir
MTSO Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
Şiir kendini yansıtmayı, duygusal dengeyi ve kimliğin keşfedilmesini teşvik eder. Bu samimi ifade biçimi aracılığıyla birlikte duygularımızı, düşüncelerimizi ve kişisel anlatılarımızı derinlemesine inceleriz. İyileştiren sadece şiir paylaşımı değildir. Seyirci ile şair arasında oluşan bağdır. Şiir, başka hiçbir sanat türünde olmayan bir mesajı yakalama ve iletme gücüne sahiptir. Bir şiir tüm insanların önemsediği önemli konulara değinebilir: aşk, kayıp, ilham ve çok daha fazlası.
Hepimiz şiir sevgisiyle başlıyoruz. Ancak büyüdükçe bu sevgi kaybolabilir. Dil hayal ürünü olmaktan ziyade pratik hale gelir ve kelimeleri çıkardığımız eğlenceli sesler olarak değil, kullanabileceğimiz araçlar olarak düşünmeye başlayabiliriz. Dilin bu pratik yanının büyük bir güce sahip olduğu doğru olsa da, aynı zamanda sınırları da vardır. Şiir okumak ve yazmak, bu sınırların ötesinde ne olduğunu keşfetmemize, dilin sadece öğrendiğimiz bir şey olmadığını kendimize hatırlatmamı-za olanak tanır; yapımında aktif olarak yer aldığımız bir şey.
Şiir oyundur. Bütün şairler dille oynar. Kelimeleri yeni yollarla birleştirmeye ve başka türlü bakmayacağımız yerlerdeki fikirleri keşfetmeye teşvik eder. Ressamların müzelere yeni resimler eklenmesi gibi şiir de bize dilimize yeni kelimeler ekleme özgürlüğünü verir. Şiir dilde müziktir. Birçok şair için olduğu gibi Lewis Carroll için de kelimelerin çıkardıkları sesler, taşıdıkları anlamlar kadar önemlidir. Aslında şiir konuşmuyoruz; her birimiz kendi benzersiz tarzımızla şarkıyı söylüyoruz. Pek çok şiir kafiyeli oldukları için müzikal gibi görünse de buna gerek yoktur.
Şiir sabrı öğretir. “Yazmak yeniden yazmaktır” sözü hiçbir zaman şiir yazarken olduğundan daha doğru olamaz. Şairler bazen kendilerini ifade edecek doğru sözcüğü bulmak için günler (hatta aylar!) harcayabilirler. Şiir hatırlamamıza yardımcı olur. Dil yazıya geçirilmeden önce Yunanlılar ve Mısırlılar şiiri sadece keyif almaktan daha fazlası için kullanıyorlardı. Şiirler felsefeyi, tarihi, dini ve hatta bilimi aktarıyordu. Bu tür şiirleri ezberlemek eski insanlara düşüncelerini geniş çapta paylaşmanın bir yolunu verdi.
Şiir iç sesimizi bulmamıza yardımcı olur. Hepimizin kafasında dolaşan pek çok fikir vardır ve bir şiir bunların çılgına dönmesine izin vermek için mükemmel bir yerdir. Şiir dünyasında doğru ya da yanlış yoktur ve bir şiir okurken ya da yazarken sormamız gereken tek önemli soru "Kulağa hoş geliyor mu?" sorusudur. Şiir duygularımızı olumlu bir şekilde paylaşmamızı sağlar. Birçoğumuz zaman zaman öfkeli, sinirli, üzgün veya korkulu hissederiz. Ancak bu duygular nahoş olduğu için çoğu zaman onları içimizde kilitli tutarız. Şiir yazmak ve okumak bu duyguları açığa çıkarmamıza ve onları daha iyi anlamamıza yardımcı olur.
Şiir sevgisinin gelişmesi zaman alabilir. Hepimiz ilk kez bir şarkı duyduk ve "Ah, ne kadar korkunç!" diye düşündük. Aynı şarkıyı onuncu kez dinledikten sonra ne kadar sıklıkla ondan oldukça keyif aldığımızı fark ettik? Benzer şekilde, bazı şiirlere alışmak biraz zaman alır, bu nedenle ilk başta anlamazsak cesaretimizi kırmamalıyız. Şiir keşiftir. Şiir başkalarının düşüncelerine ve duygularına sadece bugünün değil, uzak geçmişin pencerelerini açar. Tarih boyunca krallar, kraliçeler, askerler ve sıradan insanlar şiir yazmışlardır. Bu şiirleri okumak bize uzun zaman önce olup bitenlerden daha fazlasını öğretiyor; bize o zamanlar insanların hem gündelik olaylar hem de önemli tarihi olaylar hakkında nasıl hissettiğini ve düşündüğünü öğretiyor.