Ahmet Akın - Yeminli Mali Müşavir
MTSO Yüksek İstişare Kurulu Üyesi
Çin bir dizi sistemsel ekonomik sorunla boğuşurken, kurumların son dönemdeki gelişiminde oynadığı rolü göz önünde bulundurmak önemlidir. Ekonomik ilerleme Çin'i politik olarak daha liberal veya demokratik yapmadı. Çin son 35 yılda içeriden dışarıya doğru dönüştü.
Çin’de Özel Ekonomik Bölgeler sosyalizmi kurtarmak için kapitalizmi ele geçirmek amacıyla kurulmuşlardı. Amaç, piyasa ekonomisiyle deney yapmalarına, gelişmiş teknoloji ve yönetim bilgisi ithal etmelerine, küresel pazarlara mal satmalarına, iş yaratmalarına ve ekonomik büyümeyi teşvik etmelerine olanak sağlamaktı.
Çin hakkındaki son nokta, demokratik yönetim biçimlerinin ve kapsayıcı kurumların gelişmiş refaha giden yol olduğu fikrine karşı kesinlikle daha önemli bir meydan okumadır. Çin Komünist Partisi (ÇKP) Halk Cumhuriyeti kurulduğundan beri kesinlikle büyük siyasi değişimler yaşamış olsa da, her zaman Leninist, kontrolcü ve az çok baskıcı olmuştur. Tüm bunlara rağmen, Çin 2010'a kadar geçen 30 yılda benzersiz bir şekilde çift haneli ekonomik büyüme kaydetti.
Çin'in büyüme yörüngesi 2010'da zirveye ulaştı ve o zamandan sonra, özellikle 2015'ten beri
yavaşlıyor. Çin'in büyüme oranı küresel ortalamadan ve diğer gelişmekte olan
pazarlardan bile daha yüksek olsa da,
en azından ortalama olarak, Çin'in çok
yüksek büyüme dönemi sona erdi.
Hükümet 2010'lardan itibaren Reform ve Açılma'nın temel ilkelerinden geri adım attığında, Çin daha kötü bir ekonomik gerileme ve daha fazla baskı döngüsüne girdi. Xi Jinping'in parti disiplinine olan eğilimi, politik, ekonomik ve sosyal kontrolün merkezileştirilmesi ve özel girişimin parti devletine tabi kılınmasıyla, Çin'in ekonomik performansı yavaşladı ve Çin'in ekonomik modeliyle ne yapılacağı konusunda politik bir durağanlık ortaya koydu.
Çin’in küresel tedarik zincirlerinde merkezi bir konuma sahip olmasına ve teknolojik liderlik ve hakimiyet alanlarını tanımasına rağmen, başarılı endüstriyel politikasının karşılaştırmalı üstünlükten değil, işçilerin çok az hakka sahip olduğu, sağlık ve güvenlik standartlarının ve kurumsal emeklilik yükümlülüklerinin zayıf bir şekilde uygulandığı, özel ve yabancı firmaların müşterilerine ve parti devletinin çıkarlarına hizmet etmesinin beklendiği ve belirlenmiş firmaların büyük sübvansiyonlardan, ucuz krediden ve diğer elverişli düzenlemelerden faydalandığı baskıcı kurumlardan kaynaklandığını da belirtmeliyiz.
Çin'in hem tarihini hem de küreselleşmeyi benimsemesi, uzun yolculuğuna yeni başlayan Çin kapitalizminin farklı olacağına inanılmasına yol açıyor. Bu sadece Çin için değil, Batı ve diğer herkes için de arzu edilir bir şey. Küresel piyasa ekonomisi için de istenilen bir olgu…