Bir zamanlar idare edilen, suskun olan, seyirci durumundaki vatandaş artık başka yerlerde olup bitenleri daha iyi izliyor, istenirse yapılabileceklerin farkında. Talep ve beklentileri daha belirgin. Onu yuvarlak sözler değil de, aldığı somut hizmet ve onu alış tarzı ilgilendiriyor. Onun için; Ne yapacaksınız, nasıl yapacaksınız ve ne zaman yapacaksınız sorularına somut yanıtları olmalı. Yaparız, çözeriz, hallederiz belediyeciliğine yer yok...
Hesap verme sorumluluğunun bilincinde olma, Başkan Adayı'nın kendisinin ve ailesinin (eş ve çocuklar) servet beyanını kamuoyuna açıklaması ile başlar. Özgün, açık ve şeffaf olunmalı.
Mersinliler, asfalt, kaldırım taşı, beton alanlar ve uyduruk projelerle övünecek BAŞKAN istemiyor. Mersinliler, farklı bakış açıları ve alternatif hizmetlerle Mersin’i keyifle yaşanacak bir kent haline getirecek BAŞKANINI arıyor. Temiz bir çevre vazgeçilmezimizdir.
Mersin Büyükşehir Belediyesi gerek bütçesi ve gerekse istihdam yönünden Mersin’in en büyük işvereni konumunda. Kaynakların doğru ve verimli kullanılması kent ekonomisine katkı sağlayacaktır. Bunun için de harcama kalemlerinde gider yerlerinin ayrıntılı takip edilmesi zorunludur.
Lastik tekerlekli ulaşım araçlarıyla Mersin’in ulaşım ve trafik sorununu çözemeyiz. En etkili ve kalıcı çözüm yolu METRODUR. Büyükşehir Adayları buna göre ulaşım projelerini hazırlamalıdır.
Şehirler yaşayan bir organizmadır. Ne kadar çok insan belediye işlerinin içinde olursa o kadar çok başarılı bir yönetişim ortaya çıkar.
Adaylar, finans ve proje yönetiminde inandırıcılık ve etkin bütçe performansında güven vermeli.
Belediye yönetimlerinde gerekli saydamlık sağlanamadığı zaman idareyi bir sis perdesi örtüyor. Bu yüzden, belki de hiç hak etmedikleri halde, yönetim hakkında halkta keyfi işlem yapan, kişiye göre davranan, güçlüye öncelik veren, yolsuzlukların döndüğü kuruluşlar izlenimi bırakıyorlar.
Belediye yönetimleri halka danışsa ve halkı örgütleyebilse hizmet düzeyi yükselecektir. Belediyeler çoğu zaman aldıkları bir kararın uygulamasında bilgi vermeden, halka alışma, uyum sağlama bakımından hiç fırsat tanımadan ve hiç tasalanmadan uygulamayı başlatıyor.
Vatandaş, giderek hizmetin kalitesine daha fazla dikkat ediyor ve bu konuda daha hassas davranıyor. “Hangi” hizmetin yapıldığı değil, hizmetin “nasıl” yapıldığı önem kazanıyor.
Teknolojinin hızla geliştiği, bir bilgi patlamasının yaşandığı, sanki dünyanın kabuklarını çatlatarak başkalaştığı bir ortamda sürekli öğrenmenin önemi ortaya çıkıyor. Belediyelerin bu konuya önem verdiklerini söyleyemeyiz. Bu nedenle de yaratıcı bir katılım sağlanamıyor.
Devam edecek…