Yanlış ya da doğru seçimler yapılması insanların yaşamlarını ve geleceklerini düzenliyor ve belirliyorsa, kentler ve ülkeler içinde aynı şeyleri söyleyebiliriz. Liderlerin veya başkanların vizyonu nasıl ki bir ülkeye yön verebiliyorsa, belediye başkanlarının da yerel yönetim anlayışları ile vizyonu ve gelecekle ilgili düşünceleri de kentlerin gelişimini önemli ölçüde etkilemektedir.
Mersin, bu yönden son derece talihsiz bir kent. Özellikle son on beş yılda “beton, hafriyat ve dolgu alanı” saplantısından bir türlü kurtulamayan Mersin Büyükşehir Belediye Başkanları, çok büyük parasal kaynakları gerektiği şekilde kullanamayarak Mersin kentinin çağdaş anlamda gelişimi konusunda en önemli zamanının boşa harcanmasına neden olmuşlardır. Son yıla kadar parasal kaynakların toplamının fazla olmasına rağmen Güneyin İncisi Mersin’in hızla kan kaybetmesi anlaşılacak gibi değil.
Belediye yönetimlerinden beklenen, temel belediyecilik hizmetlerinin yanında şehrin cazibe merkezi haline getirilmesidir. Kültür ve sanatta, sporda, yeşil alan ve çevre düzenlemeleri, ekonomik ve sosyal gelişmişlikte, eğitim ve sağlıktaki eski güzel günlerinin özlemini duyan Mersinliler, yeşile ve denize hasret kalarak beklemekten yoruldu. Yapılan yanlışlıkların ve geciken projelerin neler olduğunu birçok kez yazmamıza rağmen yetkililerin bir kulağından girip diğer kulağından çıktığı anlaşılıyor. Bir kez daha dikkat çekmeyi görev bilerek; Neler yapılmalı ve nasıl yapılmalı?
*Sağlıklı bir şekilde projelendirilmemiş, ihale sürecinde etkinlik ve şeffaflık sağlanamamış, yeterli denetleme ve değerlendirme mekanizmaları kurulamamış, proje yönetimi için gerekli düzenlemeler yapılamamış, bağımsız finansmanı sağlanamamış projelerden, hedeflenen ve arzulanan sonuçlar elde edilememektedir. Sonuçta hem siyasal ve toplumsal başarısızlıklar yaşanmakta hem de büyük ölçüde kaynak savurganlığı ortaya çıkmaktadır. Yatırımlarda öncelik sırasının doğru belirlenememesi, paraların boşa gitmesine yol açtığı kadar, ihtiyaçların karşılanmasında da sıkıntılar yaratmaktadır.
* Tüm yerel yöneticiler, belediye hizmetlerinin kentin her yerinde, aynı standartta ve kesintisiz olarak sağlanmasını ve kent halkının tamamının bu hizmetlerden yararlanma hakkına sahip olduğunu kabul ederek göreve başlamalıdır. Yerel yönetimlerde dinamik, etkili ve halka dönük bir yönetim anlayışının ortaya konulması ve bu alanda daha yaratıcı, esnek ve insana yönelik hizmet ve tekniklerin geliştirilmesi mutlaka sağlanmalıdır. Kentlerimizin yönetilmesinde ve insanlara hizmet götürülmesinde başarılı olmak, bilgi ve deneyimlerin paylaşılmasından geçmektedir.
*Karar alma konumundaki bir yerel yöneticinin öncelikle, omuzlarında yalnızca kendi bölge insanlarının değil, bir anlamda çok daha geniş bir sistemler topluluğunun yaşamını sürdürebilmeleri için uygun koşulları sağlama sorumluluğunun olduğunu kavraması gerekir. Belediye başkanları, enerji kaynaklarının tükenişi, ekolojik dengenin bozulması, hava kirliliği, denizlerin kirlenmesi, tüketim ve yaşam stillerinin çevreyi kötüleştirici etkileri gibi daha birçok sorunla başa çıkmak zorundadırlar.
*Mali yönetim kavramının, yerel yönetimlerde kurumsal değerlere bağlı, halka yönelik geleceği programlayan, yenilikçi, dinamik, esnek ve gerçekçi bir yönetim anlayışının gelişmesinde ve yerleşmesinde çok önemli fonksiyonlara sahip göz ardı edilmemelidir.