Yazının başlığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan alınan bir söz. Gerçekten salgının olumsuz etkileri en az sevide tutmaya mı çalışıldı yoksa salgın dönemi siyasi çıkarlar için mi kullanıldı? AKP’nin tıklım tıklım kongrelerini hatırlayınca yapmak istediklerinin salgının umurlarında olmadığı, siyasi fayda için her şeyi yapabilecekleri görüldü. Metro çıkışında maskesini indiren bir kadına ceza yazan anlayış binlerce kişinin bir araya toplandığı ve hiçbir kurala uyulmadığı AKP kongrelerini görmemezlikten gelebiliyordu.
İktidar, salgından bir başarı algısı çıkarma sevdası ile hareket ettiğinden bilim insanlarını dinlemedi. Sonunda Türkiye’yi vaka sayıları yönünden Avrupa’da birinci ülke konumuna getirdiler. Aldıkları her kararla kamu vicdanını yaralamaktan çekinmediler. Özellikle, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın tıklım tıklım AKP kongreleri ile ilgili olarak söylediği şu söz adeta sözün bittiği yerdeyiz dedirtti. “Bu konuyu gündemde tutmak kimseye fayda sağlamaz. Buradan bir ayrıcalık çıkarma hikayesi oluşturmanın doğru olmadığı kanaatindeyim.”
Binlerce kişinin katıldığı kerameti kendinden menkul bir şeyhin cenaze törenine katılan Sağlık Bakanı, gayet pişkin bir ifadeyle kendisini haklı çıkarma çabası içine girince aklımıza aylardır dükkanını açamayan esnaflar geldi. Bu nasıl bir virüsmüş ki, kongrelerde, mitinglerde, cenaze törenlerinde, kutlamalarda bulaşmıyor, sadece lokanta ve kafelerde kendini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir AKP kongresi için toplanan kalabalığa yapmış olduğu konuşmada, “Kar yağışının tüm mikropları temizlediği bir anlamlı buluşmada” diye sözlerine başlaması durumu ortaya koyuyor. Aslında, bu anlayışa göre Sağlık Bakanlığı’nın başına Diyanet İşleri Başkanı’nı getirseler daha yararlı olabilir! Camide toplu teravih namazlarının yasaklanması ne kadar doğru ise toplu cuma namazlarına devam edilmesi de o kadar yanlış. Almanya günlük 7 bin vaka ile kapanırken Türkiye’nin 57 bin vaka ile açılmasının hiçbir açıklaması olamaz.
Koronavirüs, dünyada var olan sistemin, yaşam biçiminin, toplumsal ilişkilerin ne kadar dirençsiz olduğunu gösterdi, siyasal iktidarların yetkilerini toplumun yararına kullanmasının önemini ortaya koydu. Hayat bundan sonra asla bu kadar değerleri yok sayan, hazcı, denetimsiz ve tutarsız olmayacak. Gelişmiş ülkeler salgın döneminde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’sının yüzde 25 ila 30’unu vatandaşı için harcarken Türkiye’de bu oranın yüzde 1 seviyesinde kalması vicdanları yaraladı.
Adı “Bilim Kurulu” olan ancak tavsiye kararından öteye geçemeyen ve kararlarını toplumla paylaşmayan kurul hiçbir şey olmamış gibi görevine devam etmektedir. Sağlık Bakanlığı’ndaki art arda görevden almaların COVİD-19 test kitlerinin yolsuzluğu iddialarının ardındaki gerçekler topluma şeffaflıkla açıklanmalıdır. Sağlık Bakanlığı, bu test kitlerinin neden tek firmadan ve kaç adet alındığını paylaşmalıdır.
Salgın dönemindeki başarısızlık Türkiye’ye pahalıya mal olmaktadır. Aşılamada geç kalınması yüzlerce canın yok olmasına neden olmaktadır. Ayrıcalıklı kişiler ambulans uçaklarla Türkiye’ye getirilirken sahipsiz kişiler hastane kapısında can vermektedir.