Dünya nüfusunun yarısından fazlası şehirlerde yaşıyor ve toplam gelirin %80 den fazlasını üretiyor. Küresel iş dünyası ülkelerden ziyade, şehirlerden plan ve strateji ulaştırmaya başladı.
Hiçbir şehir her alanda kesin bir avantajı elinde bulundurmuyor. Rekabet yeteneği ve rekabet gücü bütünsel bir kavram. Ekonomik büyüklük ve sürdürülebilir büyüme gerekli ve önemli olurken, diğer bazı faktörler de bu konuda etkili oluyor. Bu faktörler, şehirlerin yüksek büyüme oranlarını sürdürmelerine yardımcı olurken, aynı zamanda, dengeli, istikrarlı, uyumlu iş ve sosyal çevrenin yaratılmasını sağlıyor.
Bunları; rekabet gücünü, sermayeyi, iş dünyasını, yeteneği ve yurtdışı katılımcıları etkileyen, ispat edilmiş bir yeterlilik ve beceri olarak da tanımlayabiliriz. Bu açıklamalardan sonra, şehirlerin rekabet gücünün belirlenmesinde sekiz ana kategorinin öne çıktığını söyleyebiliriz:
1)Ekonomik güçlülük, 2) Beşeri sermaye, 3) Kurumsal verimlilik ve etkinlik, 4) Finansal olgunluk, 5) Küresel ilgi çekme, 6) Fiziksel sermaye, yani altyapı, 7) Çevresel ve doğal afetler, 8) Sosyal ve kültürel karakter.
Bu kategorilere şu örnekleri verebiliriz:
*Şehrin yarattığı katma değer, büyüme oranı ve satın alma gücü,
*Yıllık nüfus artışı, 15-64 yaş aralığında olanların toplam nüfusa oranı, girişimcilik ve risk alma zihniyeti, eğitim ve sağlık yatırımlarının yeterliliği,
*Politik süreçlerin tarafsızlığı, sistemin verimli oluşu, düzenlemelerin istikrarı ve yerel yönetimlerin özerkliği,
*Yatırım bankaları, varlık yönetimi ve sigorta,
*Büyük şirketlerin ana merkezlerinin oluşu, havayolu ulaşımının sıklığı, düzenli bir şekilde yapılan uluslararası konferans ve kongreler, eğitimde küresel liderlik,
*Yollar, bağlantılar, telekomünikasyon, kaliteli halk ulaşım sistemi,
*Kültürel canlılık, dünyaca bilinen mutfaklar, konser, tiyatro, Unesco kültür mirasları, uluslararası kitap fuarları.
Toplam nüfus oranıyla rekabet gücü arasında açık bir bağlantı yoktur. Şehirlerin rekabet gücü sıralamasına baktığımız zaman birinci sırada New York’u görüyoruz. Daha sonraki sıralama, Los Angeles, Singapur, Londra, San Francisco, Shenzhen, Tokyo, San Jose, Münih, Dallas, Houston. Görüldüğü gibi 1 milyon 300 bin nüfusu olan Dallas 10. sıradayken, 17 milyon nüfusu olan İstanbul çok geri sıralarda.
Bir toplumun yaratıcılık düzeyi ile istihdam ve gelir düzeyi arasında, güçlü bir bağlantı bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir. Bir şehrin, bölgenin veya ülkenin sürdürülebilir bir rekabet gücüne sahip olabilmesi başka bir ifade ile bu piyasalarda sürekli ve kazançlı bir yer edinebilmesi, güç kazanabilmesi yenilik geliştirebilme kapasitesi ile ilişkilidir.
Bu nedenlerle, bugün yaratıcı akıl ve yaratıcı faaliyetler konusu, psikoloji, sosyoloji, ekonomi, sanat ve kültür ile ilgili olmak üzere çok çeşitli bilim dallarının araştırma konusu haline gelmiştir. Yaratıcılık, yeniliklerin ve girişimciliğin kaynağı olarak kabul edilmektedir.