Satılan bir ürün, her zaman alıcısının beğenisini kazanmayabilir. İstenen niteliklere uygun olmayabilir, ayıplı olabilir, eksik olabilir, cinsinde hata olabilir, zamanında alıcıya ulaşmamış olabilir, alıcının hammaddesine zarar vermiş olabilir. Satılan malın bu gibi nedenlerle geri alındığı durumda; ticari kazancın tespiti açısından herhangi bir sorun ile karşılaşılmaz. Ancak geri alınmayan, alıcı tarafından bedeli ödenmeyen ya da eksik ödenen mal bedelleri bir satış iadesi ya da satış iskontosu mahiyetinde olabileceği gibi; mal kalitesindeki bozukluk, mal eksikliği, mal cinsindeki farklılık gibi olumsuzluklar neticesi talep edilen tutar da zarar tazmini şeklinde bir reklamasyon giderini ifade edebilmektedir.
Reklamasyon, alıcı nezdinde oluşan maddi kayıpların telafisine yönelik olarak, alıcı tarafından belirlenen tutarın satıcıya, reklamasyon faturası adı altında yansıtılmasından ibarettir. Her bir reklamasyon faturasının muhasebe ve vergi açısından sonuçları farklı olacaktır. Bu nedenle; reklamasyon iskonto amaçlı ise iskonto uygulanan malların, tazminat veya ceza amaçlı ise ceza ve tazminatın kaynağı olan malların; cinsi, miktarı, birim fiyatı, tutarı faturaya yazılmalı ve her halükarda asıl mala ilişkin faturaya atıfta bulunarak fatura tarih ve numarasını belirten bir şerh konulmalıdır. Aksi halde, "reklamasyon" kelimesinden başka hiçbir açıklama olmayan bir fatura, vergi incelemelerinde tereddütlere yol açacaktır.
Reklamasyon işleminde bir mal hareketi bulunmamaktadır. Burada fiyatlarda bir kesinti veya zarar tazmini mevcuttur. Dolayısıyla reklamasyonların iskonto niteliğinden dolayı gider olarak hasılattan indirileceği noktasında bir sorun yoktur. Ancak gider olarak değerlendirmede göz önünde tutulması gereken birkaç önemli husus vardır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 40'ıncı maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilebilecek giderler sayılmış olup anılan maddenin birinci fıkrasının (3) numaralı bendinde de işle ilgili olmak şartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider olarak yazılabileceği belirtilmiştir. Aynı kanunun 41. maddesinin 6. fıkrasında ise "her türlü para cezaları ve vergi cezaları ile teşebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların (Akitlerde ceza şartı olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz.) gider olarak indirilmesi kabul olunmaz" denilmektedir.
Yurtiçi satışta, istenen özelliklere uygun olmadığı için taraflar arasındaki mutabakat sonucu kolaylıkla iade olunabilecek bir mal, yurt dışı satışta aynı kolaylıkla iade olmamaktadır. Katlanılacak nakliye ve benzeri masraflar çoğunlukla iade edilecek malın değerini aşabilmektedir. Bu durumda ihracatçı reklamasyon bedeline katlanmayı tercih edebilmektedir. İhracatçılar genellikle, müşteriyi kaybetme kaygısı yaşadıkları, yabancı müşteriye iyi niyetli bir şekilde güvendikleri ve damga vergisinden kaçındıkları için yazılı bir anlaşma yapmamaktadırlar. Herhangi bir sorun yaşanması halinde ise İhracatçı Türk firmaları aleyhine ciddi miktarlarda kayıplar ve özellikle vergi hukuku anlamında sorunlar çıkmaktadır.
Taraflar arasında bir sözleşme varsa ve sözleşmede uyuşmazlık halini içeren madde varsa; ya alıcı ülke mahkemeleri ya satıcı ülke mahkemeleri ya da üçüncü ülke mahkemeleri yetkili olur. En çok tercih edilen yöntem ise sözleşmeye hakem şartı eklenmesidir. Sözleşme olmakla beraber, uyuşmazlıkların halli ile ilgili herhangi bir hüküm olmadığı durumda "Uluslararası Mal Satışına İlişkin Viyana Konvansiyonu'na bakılabilir. Sözleşme olmaması durumunda ise, dava, teslim yeri mahkemelerinde açılır. Bu durumda ise iki ülke arasında "Mahkeme Kararlarının Karşılıklı Olarak Tanınması ve Tenfizi Antlaşması" olup olmadığına bakılır.
Maliye Bakanlığı B.07.4.DEF.0.24.10.00-GVK-2010/41/6 İndirilecek-9 sayılı 27/08/2011 tarihli özelgesinde "(...) ile şirketiniz arasında yapılan mal tedarik sözleşmesinde, (…) teslimatı ile ilgili firmanızdan kaynaklanan bir sorun olması nedeniyle ceza ödeneceğine ilişkin bir hüküm bulunması halinde, sözleşmeye istinaden ödenen bu cezaların Gelir Vergisi Kanununun 40 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (3) numaralı bendine istinaden gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır. Sözleşmede böyle bir hüküm bulunmaması halinde ise ödenen cezaların gider olarak indirilemeyeceği tabiidir." denilmiştir.
Yurt dışı reklamasyon kesintilerinin gider yazılabilmesi için; müşterinin vereceği fatura, fatura alınamadığı durumda ihracatçı firmanın, yeni bir belge düzenleyerek önceki faturayı iptal ederek düzenlediği yeni belge ve reklamasyon bedeline isabet eden kısmın iade edildiğini gösterir bir belge, ihracat bedeli tamamen tahsil edilmişse bir kısım bedelin geri ödendiğine dair muhabir banka kayıtları, yükümlü tarafından imal edildiği anlaşılan ihraç ürünlerinden ve teslim biçiminden şikâyetçi olduğunu ifade eden bu mamullerin cinsi, miktarı, döviz ve TL olarak değerini belirtilen yazışmalar veya kalite eksikliğini tevsik eden tarafsız raporlar, yabancı firmaların defterlerinin incelenmesi sonucunda düzenlenen, reklamasyonun yabancı firma defterlerinde hasılat kaydedildiğini gösteren vergi uzmanı raporları olmalıdır.
Kaynak:KPMG