Her siyasi parti; kendi yalanını yutarken ölür John Arbuthnot
Siyaset yapmak sancılı ve uzun soluklu bir süreçtir Zamanınızdan, sağlığınızdan ve hatta paranızdan bile çalar. Birçok siyasetçi çocuklarının büyüdüğünü yakinen takip edememiştir. Otuz- kırk yılını bu uğurda harcayan insanlar vardır. Çok azı başarıyı yakalar, istediği makamlara oturur. Siyaset; alıştığınızda bağımlılık yapar, kanınıza girer. Ölene kadar peşinizi bırakmaz
Aday adaylarının kimliklerine baktığınızda, benzer hayat eğrileri bulursunuz. Yıllarını siyasete adayanlara, biz dışarıdakiler çoğunlukla eleştirel yaklaşırız. Köşelerine çekilemediklerine şaşıp kalırız. Müzmin adaylar vardır O belediye seçimlerinde adaydır, milletvekili seçimlerinde adaydır. Adaylık üzerine yapışıp kalmıştır sanki. Belki de bunu kaçınılmaz görev, toplumun geri kalanına karşı bir sorumluluk addeder.
Milletvekili seçilir. Bir dönem iki dönem mecliste kalır. Milletvekili seçildiği sürece mesele yoktur. Bu arada kimileri bakanlık koltuğuna da oturur. Fakat yeniden listeye konup seçilmezse, hemen bir sonraki yerel seçimde belediye başkanlığına adaydır. Ya da bu süreç bazen tersinden işler. Sayın siyasetçimiz önce (çoğu zaman avukat- müteahhit) belediye başkanı seçilir. Orada bir- iki dönem kalır. Tekrar seçilemediğinde gözünü hemen parlamentoya diker. Geldiği makamlar sanki bir diğerinin sıçrama tahtasıdır.
Türk milletinin siyasetle ilişkisi biraz sıkıntılıdır. Bir taraftan siyaset ( benim de sık yaptığım gibi) eleştirilip, beğenilmezken; diğer taraftan iki kişi yan yana geldiğinde hemen siyaset konuşulmaya başlanır. Siyaseti kurumsal yapısı içinde bulunmadan elini taşın altına koymadan sadece konuşan başka bir millet var mıdır?
Yerel seçimler yaklaştıkça, politika kazanı iyice ısınmaya başladı. Aday adayları üzerinden tartışmalar, atışmalar yapılıyor. Şikayet etmek veya eleştirmek işin kolay tarafı, inisiyatif almak ise çoğu kimsenin işine gelmez. O halde sızlanmanın anlamı yok!
Bu dönem 24 Haziran genel seçimlerindeki gibi ittifaklar yine çok konuşulacak. İttifaklar açıktan, yasal kılıfı içinde yapılabildiği kadar; örtülü ittifaklar da olabilmektedir. Ak Parti- MHP ittifakı ne kadar açıksa, CHP- HDP ittifakı da bir o kadar kapalı ve söylenti biçiminde yayılan bir ittifaktır.
2019 yerel seçimleri ittifakları şimdiden konuşulmaya başladı. Ancak bunun nasıl bir şekle bürüneceği henüz netleşmedi. Açıktan ortak adaylar olabileceği gibi, her parti kendi adayını çıkaracak fakat seçmenin işaret edilen adayı sandıkta desteklemesi biçiminde de olabilecektir.
Mersinde hareketli günler yaşanıyor. CHP, aday adayları bakımından en zengin parti denilebilir. 15 Eylülde Galip Özkan da aday adaylığını açıklayacak. CHP dışındaki partiler daha sakin. MHPde Başkan Kocamazın adaylığı belirsizliğini koruyor. Kocamazın yeniden aday olup olmayacağı güçlü biçimde tartışılıyor. Eğer Adana, MHPye verildiyse ki Hüseyin Sözlü devam ediyor; Mersin Ak Partiye verilecek demektir. Bu durumda düşük profilli bir MHP adayı Mersinde gösterilir. Heyecanlı Hamit Tuna yanlılarına tavsiyem; erken sevinç yaşamayın! Ak Partide ise bir Lütfi Elvan fırtınası estiriliyor. Ancak Elvandan bu konuda henüz açıklama gelmiş değil.
Önümüzdeki yerel seçimlerin galibini doğrudan ittifaklar veya türlü ittifak şekilleri belirleyecek. Mersinde partilerin oy dağılımı birbirine yakın. Bir partinin tek başına, açık ara seçimleri alabileceği pek mümkün görünmemekte. Fakat türlü ittifak kombinasyonları beklenmedik bir adayın seçimini sağlayabilir. Örneğin Mersin özelinde, CHP hem tek başına veya İyi Parti ile ya da HDP ile bir işbirliğine gidebilir. Bir partinin diğer bir parti ile ittifaka gitmesi, ittifaka girmeyen partilerin (Mersindeki oy dağılımında) seçimi kaybetmesi anlamına gelecek.
Ancak yerel seçimlerde bilinen bir gerçek de şudur; partilerin, siyasi görüşlerin olduğu kadar; adayın özellikleri de seçim sonuçları üzerinde etkilidir. Daha şimdiden çok heyecanlı ve çok bilinmeyenli bir sürece girmiş bulunmaktayız