Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

AKILDA KALSIN

"Akıllar 'ikna' olur. Duygular ise 'tatmin' edilir. Tatmin olanları ikna edemezsiniz" Ahmet Işıklar   İlahiyatçı Ahmet Işıklar'ın girişteki sözü beni hayli etkiledi. Üzerinde düşünmem ve yazı kaleme almak gerekliliği doğdu. Geniş toplum katmanlarına hitap eden, insanların yaşamlarına dokunan birçok ad ve kavram, kendi özgün anlamları ötesinde başka başka tarifler, karşılıklar bulur.    Hatta bu o denli ileriye gidebilir ki kişiden kişiye farklı nitelikler, anlamlar çıkar. Sözgelimi demokrasi, kültür, siyaset, şiir, cumhuriyet, sanat, matematik vb.. liste uzayıp gider. İşte akıl da onlardan biridir. Akıl o derece yaygın kullanım alanı ve tartışma ortamı bulur ki şaşarsınız.   Yine Ahmet Işıklar'ın tarifi ile "akıl, nesneler, olaylar ve olgular arasında doğru bağ kurabilme yetisidir" elbette onlarca başka akıl tarifi de vardır. Ancak bir ismi, kelimeyi, kavramı en yalın haliyle anlatmak zihinlere işlemek en verimli, kullanışlı izah biçimidir.   Türk Dil Kurumu da aklı, "düşünme, anlama ve kavrama gücü, us" olarak veriyor. 32 tane akıl kelimesini içeren "akılalmaz, aklıevvel, aklıselim" gibi birleşik sözcük sıralıyor. 104 adet de akılla ilgili atasözleri ve deyimler kullanıyor TDK. Akıl her platformda her ortam ve tartışmada mutlaka karşımıza çıkar.   Biz bugün aklın bin bir türlü haliyle uğraşmayacağız. Daha çok Işıklar'ın akıl çemberi etrafında kalacağız. "Akıllar ikna olur, duygular ise tatmin edilir. Tatmin olanları ikna edemezsiniz" saptaması başlı başına kafa kurcalayan, hem kolay ve kısa hem de bir kitap dolusu fikir üretmeye yarayacak niteliktedir.    Tatmin olanları ikna etmek gerçekten zordur. Zira kişi tatmin edilmiştir. İkna olmak ihtiyacı hissetmez. Bu açıdan bakınca tatmine ulaşmış kişinin akla ihtiyacı yokmuş gibi bir anlam da çıkartılabilir. Ama aklı kullanmadan tatmin edici şeylere nasıl ulaşacaksınız?   Diğer taraftan duygular tabii ki tatmin edilir. Açlık duygusu, üreme duygusu gibi duygular daha çok maddi imkanlar ile susturulur. Akıl ise bilgi, düşünce, fikir alışverişi gibi soyut şeylerden beslenir. Aklın tatmini ancak ikna olursa, inanırsa, aklına yatarsa mümkündür. İkna edilemeyen akıl tatmin olmuş sayılmaz. Orada, ikna olana değin bir açlık söz konusudur.   Buna şöyle de denilebilir. Konfor alanında bulunan kişi, aklına çok danışmak gereği duymaz. Konfor alanında ihtiyaçları giderilmiştir. Aklını neden zorlasın ki? Doğru bağ kurmak daha çok múşkúl durumlarda gereklidir ki kişi o durumdan düzlüğe çıkabilsin. Müşkül vaziyette olmayan etrafıyla bağ kurmayı çok gerekli görmez. Öylesine yaşar gider..   Akıl yürütme esnasında ben bir ikilem içine düştüm. Bir taraftan, duyguları tatmin olanın ikna edilmesi zor ise diğer taraftan duyguları tatmin etmek için ikna edilmeye ve de aklı kullanmaya ihtiyaç yok mudur? Burada iş, benim gibi aklı noksanları "yumurta tavuktan mı tavuk yumurtadan mı çıkar" noktasına getirir.   Yani "duyguları tatmin olan kişi akla ihtiyaç duyar mı / aklını kullanmayan duygularını tatmin edebilir mi" noktasına.. O hâlde ben aklımı rehber edinerek şöyle bir sonuca mı varmalıyım? İnsan, duygularını tatmin aşamasına gelene dek yani konfor alanına ulaşana dek ne yapıp edecek, aklını zorlayacak, o mertebeye gelince de aklını fazla kullanmadan, zorlamadan rölantide devam edecek. Mi acaba?   Allah'ım aklıma mukayyet ol!
Ekleme Tarihi: 26 Ekim 2024 - Cumartesi

AKILDA KALSIN

"Akıllar 'ikna' olur. Duygular ise 'tatmin' edilir. Tatmin olanları ikna edemezsiniz" Ahmet Işıklar

  İlahiyatçı Ahmet Işıklar'ın girişteki sözü beni hayli etkiledi. Üzerinde düşünmem ve yazı kaleme almak gerekliliği doğdu. Geniş toplum katmanlarına hitap eden, insanların yaşamlarına dokunan birçok ad ve kavram, kendi özgün anlamları ötesinde başka başka tarifler, karşılıklar bulur. 
  Hatta bu o denli ileriye gidebilir ki kişiden kişiye farklı nitelikler, anlamlar çıkar. Sözgelimi demokrasi, kültür, siyaset, şiir, cumhuriyet, sanat, matematik vb.. liste uzayıp gider. İşte akıl da onlardan biridir. Akıl o derece yaygın kullanım alanı ve tartışma ortamı bulur ki şaşarsınız.
  Yine Ahmet Işıklar'ın tarifi ile "akıl, nesneler, olaylar ve olgular arasında doğru bağ kurabilme yetisidir" elbette onlarca başka akıl tarifi de vardır. Ancak bir ismi, kelimeyi, kavramı en yalın haliyle anlatmak zihinlere işlemek en verimli, kullanışlı izah biçimidir.
  Türk Dil Kurumu da aklı, "düşünme, anlama ve kavrama gücü, us" olarak veriyor. 32 tane akıl kelimesini içeren "akılalmaz, aklıevvel, aklıselim" gibi birleşik sözcük sıralıyor. 104 adet de akılla ilgili atasözleri ve deyimler kullanıyor TDK. Akıl her platformda her ortam ve tartışmada mutlaka karşımıza çıkar.
  Biz bugün aklın bin bir türlü haliyle uğraşmayacağız. Daha çok Işıklar'ın akıl çemberi etrafında kalacağız. "Akıllar ikna olur, duygular ise tatmin edilir. Tatmin olanları ikna edemezsiniz" saptaması başlı başına kafa kurcalayan, hem kolay ve kısa hem de bir kitap dolusu fikir üretmeye yarayacak niteliktedir. 
  Tatmin olanları ikna etmek gerçekten zordur. Zira kişi tatmin edilmiştir. İkna olmak ihtiyacı hissetmez. Bu açıdan bakınca tatmine ulaşmış kişinin akla ihtiyacı yokmuş gibi bir anlam da çıkartılabilir. Ama aklı kullanmadan tatmin edici şeylere nasıl ulaşacaksınız?
  Diğer taraftan duygular tabii ki tatmin edilir. Açlık duygusu, üreme duygusu gibi duygular daha çok maddi imkanlar ile susturulur. Akıl ise bilgi, düşünce, fikir alışverişi gibi soyut şeylerden beslenir. Aklın tatmini ancak ikna olursa, inanırsa, aklına yatarsa mümkündür. İkna edilemeyen akıl tatmin olmuş sayılmaz. Orada, ikna olana değin bir açlık söz konusudur.
  Buna şöyle de denilebilir. Konfor alanında bulunan kişi, aklına çok danışmak gereği duymaz. Konfor alanında ihtiyaçları giderilmiştir. Aklını neden zorlasın ki? Doğru bağ kurmak daha çok múşkúl durumlarda gereklidir ki kişi o durumdan düzlüğe çıkabilsin. Müşkül vaziyette olmayan etrafıyla bağ kurmayı çok gerekli görmez. Öylesine yaşar gider..
  Akıl yürütme esnasında ben bir ikilem içine düştüm. Bir taraftan, duyguları tatmin olanın ikna edilmesi zor ise diğer taraftan duyguları tatmin etmek için ikna edilmeye ve de aklı kullanmaya ihtiyaç yok mudur? Burada iş, benim gibi aklı noksanları "yumurta tavuktan mı tavuk yumurtadan mı çıkar" noktasına getirir.
  Yani "duyguları tatmin olan kişi akla ihtiyaç duyar mı / aklını kullanmayan duygularını tatmin edebilir mi" noktasına.. O hâlde ben aklımı rehber edinerek şöyle bir sonuca mı varmalıyım?
İnsan, duygularını tatmin aşamasına gelene dek yani konfor alanına ulaşana dek ne yapıp edecek, aklını zorlayacak, o mertebeye gelince de aklını fazla kullanmadan, zorlamadan rölantide devam edecek. Mi acaba?
  Allah'ım aklıma mukayyet ol!

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.