Türk töresinde at, avrat, silah namustur. Modern zamanlarda; bunlara tuttuğumuz takımı, yandaşı olduğumuz partiyi de eklemek gerekir (!) Ülkemizde takım taraftarlığı ile parti yandaşlığı aynı oranda kabul görür. Parti yandaşlığı; takım taraftarlığı gibi babadan oğula geçer. Çocuklar; özellikle erkek çocuklar, geçmişte yaşanmış nice anılarla; hikayelerle büyütülür. Küçük zihinlerde efsanevi karakterler oluşur. Partilerle, takımlarla ilgili nostaljik eşyalar biriktirilir. Özenle, iç burukluğu ile saklanan bu eşyalar, aidiyet duygusunu daha da büyütür, pekiştirir.
Parti değiştirmek de takım değiştirmek de ihanet sayılır çoğu zaman. Döneklikle suçlanılır. Atadan Altıokçu - Demirkıratçı olmakla övünülür. Aykırılık, yeni düşünce, farklı tercihler ayıplanır. Döneklik yaftası hemen yapıştırılır suratınıza.
Parti başkanlığı, kulüp başkanlığı birbirlerine çok benzer. Başkanlık koltuğunu dolduranlar, imtiyazlıdır, kibirlidir. Kanunların üstünde görürler kendilerini ve dokunulmazdırlar. Başkanları yerinden almak öyle kolay olmaz. Taraftar ve yandaş onları farklı görür, koşulsuz itaat eder. Sorgulamak, değiştirme isteği cezalandırılır. Delegelik, üyelik sistemi hep güçlüden yana çalışır. Kurum içi demokrasi pek işlemez. Daha ziyade bir tür ağalık, vaat ve menfaat dağıtan, ileri gidenin gözünün korkutulduğu bir yapılanmadır bu. Bakmayın siz, arada bir istifa ettirilen başkanlara. O istifalar olağanüstü koşullarda alınmıştır. Yoksa bildik prosedür, aynen süregeldiği gibi işler.
Bu ülkede iyi işlerde oluyor ya da ülkemin geleceğine güveniyorum diyebilmek, iktidar şakşakçılığı gibi algılanır. Uzlaşabilmek, sentezlemek, makulü bulmak çabası liboşlukla itham edilir. Fakirlikte eşitlik hoş karşılanır. Genelde uçlarda gezinilir. Birimizin beyaz dediğine, bir diğerimiz siyah demek mecburiyetinde hisseder kendini. Hatta inadına beyazın beyaz olduğunu bile bile yaparız bunu.
Oysa kişi kendi yaşam serüveni içerisinde, farklı sosyal statülere kavuşabilir. Bu durumda kendi sınıfının gerektirdiği siyasi tercihlere sapabilir. Hayata bakış açılarında değişiklik olabilir. Oy verdiğimiz parti, tuttuğumuz takım yanlış yönetilebilir. Yıllar boyu başarısız grafik çizebilir. Onların yanlışlıklarına, başarısızlıklarına, usulsüzlüklerine ortak olmamalıyız, dur diyebilmeliyiz, başka seçeneklere yönelebilmeliyiz.
Amigoluk, şakşakçılık kolaydır. Üstelik risksizdir de, dikkat çekmeden durumu idare edersiniz, göze batmazsınız. Oysa değiştirmek, emek ister, zorluk özgüven gerektirir. İnsanımız korkutulmuştur, sindirilmiştir. Memur boyunduruğu altında hep itaatkar olması istenmiştir. Aydınlarımız dahi, koyun gibi görmüştür. Bu millet adam olmaz! denmiş. Hem milletten adam olması beklenmiş, hem de adam olmaya yeltenenler hizaya çekilmiştir.
Hal böyle olunca, sürüye ait olmak, güçlüden yana tavır almak, mahalle baskısına boyun eğmek; işin kolayına kaçmak, risk almamak genel kabul görmüştür. Haklının değil, güçlünün, mazlumun değil, zalimin yanında olmak, göze batmadan durumu idare etmek, hep prim yapar. Sırt sıvazlanır, aferin alınır.
O yüzden; amigoluk, şakşakçılık, yandaşlık iyidir. Makam, mevki getirebilir. Özgüven, farkındalık, aykırılık, zahmetlidir, tehlikelidir; kişiyi yerinden yurdundan edebilir.
O yüzden; hala feodal yapı, kulluk düzeni aşılamaz!
İşte o yüzdendir ki; amigoluk, şakşakçılık devam eder