“Hürriyeti hakkıyla anlamayan er geç suistimal eder”
Berlin Duvarının yıkılışının üzerinden (9 Kasım 1989) 33 yıl geçti. 9 Kasım yıl dönümüydü. Sanıyorum insanlar bir isim olarak Berlin Duvarını iyi biliyorlar. Ancak tam olarak nasıl bir şeydi ve nerede idi bunu bilen sayısı oldukça azdır. Berlin Duvarının bilinirliği bir dönemi sembolize etmesinden kaynaklanıyordu daha çok. Zira Duvar, Soğuk Savaş’ın sembolüydü ve bir dönemi şekil itibarıyla çok güzel anlatıyordu. Fakat detaylar bakımından çok az sayıda insanın bilgisi vardır.
2. Dünya Savaşı 1945’te bitti. Savaşı çıkartan Nazi Almanya’sı yenildi. Almanya, savaşın galip ülkeleri ABD, Fransa, İngiltere ve Sovyetler Birliği tarafından dörde bölündü. Gerçekte Almanya Batılı devletler ve Sovyetler Birliği arasında ikiye ayrıldı. Zira İngiltere de Fransa da ABD’nin etkisi altındaydı ve esas patron ABD idi. Alman devleti Batı ile Doğu arasında ikiye bölünmüştü ancak Berlin, Nazi Almanya’sının başkenti olarak Doğu Almanya sınırları içinde kalan adeta bir ada şehir durumundaydı.
Antlaşmaya göre Doğu Almanya sınırları içerisinde kalan Berlin şehri de dörde bölündü şehrin batı kısmı (Batı Berlin) ABD, Fransa, İngiltere egemenliği altındaydı. Doğu Berlin ise Sosyalist Doğu Almanya’nın başkenti olmuştu. Dediğim gibi Batı Berlin’de –Batı Almanya devletindeki gibi- esas egemen ülke yine ABD idi. İngiltere ve Fransa’nın varlığı sembolik düzeydeydi. Doğu Almanya ve de başkenti Doğu Berlin’de ise esas yönetim Sovyetler Birliği’ndeydi.
2. Dünya Savaşı’nın bitiminden 1961 yılına kadar geçen sürede, Doğu Almanya sürekli kan kaybediyordu. Zira iki ülke arasında refah farkı vardı. Doğu’dan Batı’ya geçişler bir türlü durdurulamıyordu. 1949-1961 yılına değin 2.5 milyondan fazla kişi Batı Almanya’ya göç etti. Tabii bu geçişlerin büyük kısmı Batı Berlin şehri üzerinden oluyordu. Batı Berlin’e geçen Doğu Almanlar buradan da Batı Almanya’ya gidiyordu.
Sosyalist Doğu Almanya bu kan kaybını önlemek için Doğu Almanya içerisinde bir ada gibi kalan Batı Berlin etrafını duvar örerek izole etme planını uyguladı. Böylece 1961 yılında Berlin Duvarı yapıldı. Yer yer yüksekliği 6 metreyi bulan duvarın arka kısmında –Doğu Berlin tarafı- mayınlı arazi, tel örgüler ve nöbetçi kuleleri bulunuyordu. Batı Berlin kısmında ise hiçbir engel yoktu. Öyle ki Batı Berlinliler ve de turistler duvarın dibine kadar geliyor orada oluşturulan ahşap kulelerden Doğu tarafını izliyordu. Ne zaman Batı tarafında kuleye çıkıp Doğu tarafına bakılsa, Doğu Alman nöbetçi askerler de 50-60 metre öteden dürbünlerle Batılı izleyicileri gözetliyordu.
Uzunluğu 155 km’yi bulan duvarın 302 gözetleme kulesi ve iki şehir arasında- Batı-Doğu Berlin- 8 sınır kapısı kuruldu. İşte ben 1980 ve 1993 yılları arasında Batı Berlin’de 13 yıl yaşadım ki şehir bir uçtan diğerine 70-80 km’yi aşmıyordu ve adeta bir açık hava hapishanesi gibiydi. Batı Almanya’ya gitmek için Doğu Almanya’dan geçmek gerekiyordu. Batı Berlinliler için Batı Almanya’ya (sadece transit) geçiş serbest idi. Ancak Doğu Berlin’e günlük-saatlik vizeler ile turistik amaçla geçilebiliyordu. Doğu Almanya’ya geçişler ise kapalıydı.
Doğu Almanların Batı’ya geçişleri ise yasaktı. Duvarın örülüşü ve yıkımına değin geçen sürede (1961-1989) tam sayısı bilinmese de 28 senede 150’yi aşkın Doğu Alman’ın kaçak geçişler sırasında öldürüldüğü varsayılmaktadır.
1989 yılında Sovyet lider Gorbaçov’un politikasını yumuşatmasıyla, Doğu Almanya’da halk sokağa döküldü. 9 Kasım 1989’da Soğuk Savaş’ın sembolü Berlin Duvarı yıkıldı. Duvarın yıkılışı bu kez de Soğuk Savaş’ın bitimini sembolize etti. 3 Ekim 1990 yılında da iki Almanya resmen birleşti. Birleşmenin mimarı Batı Alman başbakan Helmut Kohl, olayı “ Biz tek halkız” diyerek özetledi.
Türkler açısından –Berlin’de 150 bin Türkiyeli yaşıyor- Berlin Duvarının yıkılması iyi sonuçlar doğurmadı. Doğu Almanlar ile iş sahasında rekabet oluştu. Yabancı düşmanlığı arttı. Doğu Almanlar da istediklerini tam bulamadı. TV’lerde gördükleri ışıltılı kapitalist yaşamı bulamamışlardı çünkü. Kapitalist düzende sert rekabet ve sömürü vardı. Hiçbir şey bedava değildi. İstekler için yoğun çalışma gerekiyordu. Oysa Doğu Almanya’da lüks yoktu fakat ömür boyu iş güvencesi, sağlık, eğitim, barınma güvencesi vardı. Sonraları bir kısım Doğu Alman, “Duvarımı Geri İstiyorum” t-shirtleri giyindiler ama artık çok geçti. Kapitalizm sert dişlerini geçirmişti bi kere..