Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Branşlaşmak önemli

            Malum, işsizlik büyük sorun ve bu aralar oranı; çift rakamlı sayılarda seyrediyor. Buna rağmen iş dünyası, yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyor. İş dünyasına sıkıntısını çözmesi için meslek okulları, çıraklık eğitim merkezleri açma imkanı tanınıyor.                       Yeni eğitim sistemi; Alman ekolünden esinlenerek tasarlanmış. Almanya’da kişiler kurumlar, sanayi ve ticaret odaları nezaretinde çıraklık eğitim merkezi açabilmekteler.             Stuttgart’ta çıraklık okulu bulunan bir vatandaşımız Türkiye’de bir villa yaptırır. Ancak bu deneyim ona pahalıya patlar. Vatandaş evini yaptırmak için bir “usta” ile anlaşır. Usta her şeyden anlamaktadır. Evin tüm işlerini kendisinin yapabileceğini ayrıca başka “ustalara” gerek olmadığını söyler. Sonunda ev yapılır ama bizim çıraklık eğitim merkezi sahibi yeni evinden memnun kalmaz. Aynı işleri bu kez “gerçek ustalara” tekrar elden geçirtir. Böylece Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmiş olur (!)             Bizde “ne iş olursa yaparım abi” ciler vardır. Adam her işten biraz anlar; bir işten tam manası ile anlamaz. Genelde yapılanlar özensiz olur, eksik kalır.             Değişen ve büyüyen Türkiye’nin kalifiye eleman açığı giderek artıyor. Artık “ne iş olursa yaparım abi” den; sadece kendi mesleğinden tam anlayan insanlara gereksinim duyuluyor. Her işten anlamak yerine; bir işten tam anlamak düşüncesi hakim oluyor…             İnsanlardan branşlaşmaları beklenirken… Şehirlerden de branşlaşma ve markalaşma bekleniyor. Öyle ki; belli alanlarda yoğunlaşan şehirler öne çıkıyor. Mesela Dubai şehri; otuz-kırk yıl öncesi köhne ve kimliksiz bir yerken bugün ticaret ve turizm alanında dünya çapında ünlenmiş durumda.             Branşlaşan ve markalaşan şehirler… Körfezden Uzakdoğu ülkelerine kadar her yerde kendinden söz ettiriyor. Çin’de sadece belli iş kollarında öne çıkan şehirler olduğunu biliyoruz. Örneğin Mersin ölçeğinde (1 milyonluk) bir Çin şehrinin yalnız kravat imalatı yaptığını o iş’te branşlaştığı gibi…             Mersin’de 2023’e projeksiyonlar tutuluyor. Daha Mersin hangi kimlikte karar vereceğini çözemedi. Bu güne kadar yapıla geldiği üzere olacak, yapılacak, gerçekleştirilecek, hedefleniyor aşamasında bekletilmeye ve vakit kaybetmeye devam ediyoruz. Hani “her gönülde bir aslan yatar” sözünde olduğu gibi, her belediye başkanının, oda başkanının, iş adamının ve sokaktaki insanın farklı Mersin algıları, uygun buldukları kimlikler var.             Turizm, ticaret, tarım, lojistik, sanayi, spor, kültür ve sanat şehirleri tanımlamaları uzayıp gidiyor… Anlayacağınız tam da bizim Almancı vatandaşın ustası örneği.  Biraz turizm, biraz tarım, ticaret, haydi olmadı, içine biraz sanayi, lojistik, biraz da kültür, sanat, spor atalım ve bütün bunları bir nükleer santral ile taçlandıralım. Al sana markalaşmış dünya şehri. Oysa gerçekte Mersin üzerine yapışmış, emekliler ve işsizler şehri kimlikleri var ki; onlar en çok öne çıkanlar.             İşte böylece yine başa döndük. Gerek insan, gerek şehir ne olduğuna ve ne olacağına karar veremez; kararsızlık ve sistemsizlik içerisinde bocalarsa eğer; her işten ve kimlikten birazını yaparsa; gelişmesi, kendini ileriye taşıması sancılı ve gecikmeli olur.  
Ekleme Tarihi: 01 Eylül 2014 - Pazartesi

Branşlaşmak önemli

            Malum, işsizlik büyük sorun ve bu aralar oranı; çift rakamlı sayılarda seyrediyor. Buna rağmen iş dünyası, yetişmiş eleman bulmakta zorlanıyor. İş dünyasına sıkıntısını çözmesi için meslek okulları, çıraklık eğitim merkezleri açma imkanı tanınıyor.          

            Yeni eğitim sistemi; Alman ekolünden esinlenerek tasarlanmış. Almanya’da kişiler kurumlar, sanayi ve ticaret odaları nezaretinde çıraklık eğitim merkezi açabilmekteler.

            Stuttgart’ta çıraklık okulu bulunan bir vatandaşımız Türkiye’de bir villa yaptırır. Ancak bu deneyim ona pahalıya patlar. Vatandaş evini yaptırmak için bir “usta” ile anlaşır. Usta her şeyden anlamaktadır. Evin tüm işlerini kendisinin yapabileceğini ayrıca başka “ustalara” gerek olmadığını söyler. Sonunda ev yapılır ama bizim çıraklık eğitim merkezi sahibi yeni evinden memnun kalmaz. Aynı işleri bu kez “gerçek ustalara” tekrar elden geçirtir. Böylece Türkiye’de işlerin nasıl yürüdüğünü öğrenmiş olur (!)

            Bizde “ne iş olursa yaparım abi” ciler vardır. Adam her işten biraz anlar; bir işten tam manası ile anlamaz. Genelde yapılanlar özensiz olur, eksik kalır.

            Değişen ve büyüyen Türkiye’nin kalifiye eleman açığı giderek artıyor. Artık “ne iş olursa yaparım abi” den; sadece kendi mesleğinden tam anlayan insanlara gereksinim duyuluyor. Her işten anlamak yerine; bir işten tam anlamak düşüncesi hakim oluyor…

            İnsanlardan branşlaşmaları beklenirken… Şehirlerden de branşlaşma ve markalaşma bekleniyor. Öyle ki; belli alanlarda yoğunlaşan şehirler öne çıkıyor. Mesela Dubai şehri; otuz-kırk yıl öncesi köhne ve kimliksiz bir yerken bugün ticaret ve turizm alanında dünya çapında ünlenmiş durumda.

            Branşlaşan ve markalaşan şehirler… Körfezden Uzakdoğu ülkelerine kadar her yerde kendinden söz ettiriyor. Çin’de sadece belli iş kollarında öne çıkan şehirler olduğunu biliyoruz. Örneğin Mersin ölçeğinde (1 milyonluk) bir Çin şehrinin yalnız kravat imalatı yaptığını o iş’te branşlaştığı gibi…

            Mersin’de 2023’e projeksiyonlar tutuluyor. Daha Mersin hangi kimlikte karar vereceğini çözemedi. Bu güne kadar yapıla geldiği üzere olacak, yapılacak, gerçekleştirilecek, hedefleniyor aşamasında bekletilmeye ve vakit kaybetmeye devam ediyoruz. Hani “her gönülde bir aslan yatar” sözünde olduğu gibi, her belediye başkanının, oda başkanının, iş adamının ve sokaktaki insanın farklı Mersin algıları, uygun buldukları kimlikler var.

            Turizm, ticaret, tarım, lojistik, sanayi, spor, kültür ve sanat şehirleri tanımlamaları uzayıp gidiyor… Anlayacağınız tam da bizim Almancı vatandaşın ustası örneği.  Biraz turizm, biraz tarım, ticaret, haydi olmadı, içine biraz sanayi, lojistik, biraz da kültür, sanat, spor atalım ve bütün bunları bir nükleer santral ile taçlandıralım. Al sana markalaşmış dünya şehri. Oysa gerçekte Mersin üzerine yapışmış, emekliler ve işsizler şehri kimlikleri var ki; onlar en çok öne çıkanlar.

            İşte böylece yine başa döndük. Gerek insan, gerek şehir ne olduğuna ve ne olacağına karar veremez; kararsızlık ve sistemsizlik içerisinde bocalarsa eğer; her işten ve kimlikten birazını yaparsa; gelişmesi, kendini ileriye taşıması sancılı ve gecikmeli olur.

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.