"Şifa, hastanın öyküsünde saklıdır"
Küçülen dünyada etkileşim o denli artmıştır ki bir başka ülkede meydana gelen olaylar ve oralarda alınan kararlar diğer ülkeleri de yakinen ilgilendirmektedir. O bakımdan 'bana ne Suriye'den, bana ne Almanya'dan, Amerika'dan' diyemezsiniz. İletişim araçları, gelişen ticari, turistik imkânlar uzakları yakın kıldı.
Trump'ın ikinci kez ABD başkanı seçilmesiyle dünyada oluşan kısmi iyimserlik, yerini Trump'ın alışılmışın dışında açıklamarıyla dağılmaya başladı. ABD, 2024 rakamlarıyla 23.5 trilyon/yıl dolarlık ekonomik büyüklükle dünyanın lideridir. İkinci sıradaki Çin'in 18.4 trilyon/yıl dolarlık ekonomik büyüklüğü vardır.
Dünya genelinde yılda ortalama 80 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklük vardır(Türkiye 2024-1.2 trilyon dolar). ABD ve Çin dünyanın yarısı kadar bir ekonomik büyüklüğe sahiptir. İki ülke arasında yaşanacak olası ticari savaş dünyanın geri kalanını olumsuz yönde etkileyecektir.
Trump adeta tüm dünyayı karşısına almışcasına çıkışlar yapıyor. Uluslararası kuruluşlara verdiği desteği çekmekten, yüksek gümrük vergilerine, ambargolardan, toprak taleplerine değin, diplomatik nezaketi aşan dille saldırıya geçiyor.
Peki nedir Trump'ı agresif kılan şey? Bu, ABD'nin içine düştüğü derin bunalımlarla alakalıdır. Evet ABD halihazırda dünyanın en büyük ekonomik ve askeri gücüdür. Emperyal bir imparatorluktur ama aynı zamanda dünyanın en borçlu ülkesidir (36 trilyon dolar borç). Suç oranlarında, çeteleşmede birinci sıradadır. Evsizler, kaçak göçmenler, sağlık sistemi, bireysel silahlanma, uyuşturucu satışı ve kullanımı bakımından çok sıkıntılı bir ülkedir. Kurumları hantal ve verimsizdir. Altyapısı eskimiş ve yenilenmeye muhtaçtır.
ABD dünyada en zengin ülkedir fakat yüzde 60 civarında vatandaşının kenarda bin dolar dâhi birikimi yoktur. Gelir dağılım adaletsizliği had safhadadır. Verimlilik ofisinin başına getirilen Elon Musk, ülkeyi sıkıntılı günlerin beklediğini söylemektedir. Hantal devlet savurganlığı, aşırı savunma harcamaları, dünya sathındaki üsleri, operasyonları para yutmaktadır. Borçları çevirmek günden güne zorlaşmaktadır.
Bunu iflas öncesi zengin ailenin durumuna benzemek çok mümkündür. Dışarıdan bakıldığında her şey normal gibi görünür. Ancak evin reisi işleri döndürmek için olağanüstü çaba içindedir fakat bunu çocuklarına, çevresine yansıtmak istemez ta ki ipler tamamen kopana dek.
Devletler genellikle krizlerden savaşlarla çıkarlar. Bir araştırma sonucuna göre büyük devletlerin, medeniyetlerin ömrü 340 sene imiş. 1689 yılında başladığı düşünülen Batı medeniyetinin sonu bu yıllara denk gelmektedir.
ABD son çeyrek yüzyılda enerjisini ve parasını İslam coğrafyasında harcadı. Buradan İsrail'in güvenliği dışında gelir elde edemediği gibi 8 trilyon dolar da para harcadı.
Yeni dönemde ABD, Trump'ın işadamlığı tecrübesini de kullanarak para getiren adımlar atmak istiyor. Potansiyeli Amerika, Avrupa kıtasında ve Uzakdoğu'da görüyor. Grönland, Kanada, Meksika, Panama, Pasifik Adaları toprak talebi, bunun bir parçası. Avrupa'da da işbirliği yapacağı hükümetler arzuluyor. Çin ile de bir bilek bükme yarışına giriyor.
Yeni dönemde can havliyle saldırıya geçmek isteyen bir ABD görmekteyiz. Trump buradan bir zaferle çıkabilir ama büyük ölçüde sonu hüsranla bitecek veya kendisine suikast girişimiyle sonuçlanacak buhranlı bir süreci beklemek de sürpriz sayılmayacaktır.