Halktan kopmuş bir şair; kendini şair saymasın! Şairler halkın dertleriyle dertlenir, sevinçleriyle coşar. Can Hüseyin
Halk şiiri; halk kültürünün en etkin, en yaygın kollarındandır. Ağırlıkla sözlü aktarım yoluyla, dilden dile, kuşaktan kuşağa geçerek günümüze ulaşmıştır. Aşık tarzı halk şiirleri, halk tarafından güçlü biçimde sahiplenilmiş, özümsenmiştir. Gelenekselleşmiş halk edebiyatının kökleri İslamiyet öncesi, Türk edebiyatına dayanır.
Günümüzde de halk tarzı şiirlerin yoğun temsilcileri vardır. İşte Can Hüseyin mahlası ile şiirler yazan Elbistanlı Hüseyin Özer onlardan biridir. O, lise yıllarından bu tarafa kırk senedir, kendi ifadesiyle söz yazmaya devam etmektedir. Toplumdaki olumsuzlukları dörtlükleri ile hicivlemektedir. Rubailer, maniler, güzellemeler, taşlamalar ile şiirin her türlüsünü yazmaktadır.
Can Hüseyin; mahlasını arkadaşı Ozan Can Alinin önermesi ile taşımaya başladı. Herkesi yürekten seven bir karaktere sahip olarak tanımlıyor kendini. Can ismi, yakınlaşan, yürekten seven anlamına gelmektedir ona göre.
İlkokulu köyünde bitirdikten sonra liseyi İskenderunda okudu. Lisenin ardından 9 Eylül Üniversitesi Fransızca bölümünü kazandı. Ekonomik zorluklar, eğitimini yarım bırakmasına sebep oldu. Ailevi nedenlerden ötürü epey sıkıntı çekti. Küçük yaşlardan itibaren bulaşıkçılık, yemekçilik, bekçilik vb. işler yaptı. Yerel gazetelerde muhabir oldu. Memleketi K.Maraş dışında Adana, İskenderun, Malatya, Muğla ve İzmirde bulundu. Başta İstanbul olmak üzere, Karadeniz bölgesinde de kısa süreliğine çalıştı.
1958 doğumlu şairimiz, biraz Fransızca ve Portekizce bilmektedir. Yalnızlık, fakirlik ve gurbet onu derinden etkilemiştir. Gurbet insanı olmanın kişiye çok şeyler kattığına inanıyor ve şöyle diyor: Emekçiyim, halk ozanıyım ve gurbet insanıyım. Gurbetçiliği ve yalnızlığı iliklerine kadar tadan biriyim.
Genellikle halka mal olmuş tüm temaları işlemeye çalışıyor ama ezilenlerin, çalışan kesimin sorunlarını daha çok dillendiriyor. Can Hüseyin, günümüze kadar iki bin beş yüzün üzerinde şiir yazdı fakat ne yazık ki onları kitaplaştırma imkanı bulamadı. Ancak yerel gazetelerde, dergilerde şiirleri yayımlandı. Mersin İmece gazetesinde sekiz ay boyunca şiirleri çıktı. Şiirlerinin tamamını kayıt altına aldı ve kitaplaştırma aşamasına geldi.
Çocukluk ve gençlik yıllarında Aşık Mahsuni Şerif, Nesimi Çimenin yakınında bulundu. Nesimi Çimen babasının kirvesiydi. Karacaoğlan, Pir Sultan Abdal, Yunus Emre ve Aşık Veyselden çok etkilendi. Cumhuriyet dönemi şairleri, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Oktay Rıfat, Orhan Veliyi severek okudu.
Ailesinde annesi dahil hemen herkes saz çalıyordu ama o buna pek heves etmedi. Fakat şimdi Keşke saz çalmayı öğrenseydim demektedir. On adet şiiri çeşitli mahalli ozanlar tarafından türküleştirildi. Sevinçli, hüzünlü fark etmeksizin, duygu yoğunluğu yaşadığı her an yazıyor Sabahın erken saatlerinde ya da akşamın geç saatlerinde daha çok hissediyor o duyguyu. İlginçtir şair, ezberinde hiçbir şiirinin bulunmadığını söylüyor. Kendisi şiir ezberlediğinde, bunun yeni şiirler yazmasını engellediğini düşünüyor.
1990 yılında Mersine yerleşen Can Hüseyin: Mersin Akdenizin incisidir fakat biz onun değerini yeterince bilemedik. Rağmen burası hoşgörü ortamının hala korunabildiği ender şehirlerdendir. Yeter ki hakça paylaşım olsun! İnsan önce kendi nefsi ile savaşmalı, nefsini yenen insan, herkese kardeşçe bakar demektedir.
Şu dörtlük ve son sözleri ile veda ediyoruz Can Hüseyine
Kıraç tarlada ekin ekerdim
Anasız babasız boyun bükerdim
Kimse bilmez ne dertleri çekerdim
Çektiğim dertleri gel de bana sor!
Şairler, ozanlar mazlumdan yana, zalime karşı dik durmak zorundadır. Tarihten biliyoruz ki birçok şair, ozan, yazar bunu canları pahasına savunmuşlardır.