Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Çevre Günü

Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda (1972) kabul edilen bir kararla, her yıl 5 Haziran dünya çevre günü olarak kutlanmaktadır. Dünya büyük çevre sorunları ile boğuşurken, bizim gündemimiz her zaman olduğu gibi, dünya meselelerinden uzak ve kopuk. Ne yazık ki; diğer kutlamalarda olduğu gibi, dünya çevre gününü de ‘dostlar bizi alışverişte görsün’ anlayışı çerçevesinde ‘yerli malı haftası’ düzeyinde kutlanmaktadır. Yani içi boş bildik basmakalıp laflar ile… Ve okullarda neyi, niçin kutladıklarının farkına varamayan çocuklar ve gençler ile geçiştirmekten ibarettir. Bize bir şey olmaz mantığı ile günü atlatıp, sanal gündemlerle birbirimizi boğazlamaktayız.      Gerçek o ki; doğa hızla tahrip olmaya, çevre hızla kirlenmeye devam ediyor. Ülkemiz hızla çölleşiyor, su kaynakları hızla azalıyor. Bu gidişle Türkiye nin 40-50 yıl içerisinde çölleşeceği öngörülmektedir. Bir ülkeye sahip çıkmak sadece ekonomisini geliştirmek, siyasi rejimini, bütünlüğünü, sınırını korumak olmamalıdır. Ülkeyi korumanın bir yolu da, toprağını, suyunu, havasını, korumaktan geçer.      En basit tanımla çevre kirliliği, üzerinde yaşadığımız, toprağın ve havanın kirlenmesi, sağlıklı yaşama olanağının ortadan kalkması demektir. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler; ekoloji mi, ekonomi mi? gibi bir açmaz ile karşı karşıyadırlar. Çünkü çevreyi korumanın bir maliyeti vardır. Örneğin ülkemize Kyoto antlaşmasının ( Atmosfere salınan karbondioksit oranının azaltılması) 140 Milyar Dolar gibi altından kalkılmasının zor olacağı yüksek bir bedeli vardır.        Gelişmekte olan ülkeler için enerji; itici güçtür ve hayati hayati önem taşır. Doğal kaynaklardan yoksun ülkeler; enerji, enerji ham maddesi ithal etmek durumundadır. Ülkemizde bu ülkeler sınıfına girer ve en büyük ithal kalemini bu ürünler oluşturur. Cari açık dediklerinin de önemli sebebi yine enerji ithalatıdır. Nükleer santral tartışmalarını bir de enerji açığı açısından değerlendirmek gerekir.        Her şeye rağmen konu neler yapabiliriz’e gelince: Tüketim alışkınlıkları gözden geçirilmeli, daha az tüketmeli, orman ve SİT alanları korunmalı, erozyona karşı önlemler alınmalı, su rezervleri korunmalı, buralarda yapılaşma önlenmeli, çevreye zarar veren teknolojiler terk edilmeli, arıtma tesisleri yapılmalı, toplu taşımacılığa önem verilmeli, atık maddelerin geri dönüşümü sağlanmalıdır. Çevre dostu ( güneş, rüzgar vb) enerji kaynakları değerlendirilmeli; ekonomiye kazandırmak yönünde, yerli teknolojiler geliştirilmelidir. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, ülkeler kendi silahlı ordularına ilaveten, bir de ‘çevre orduları’ oluşturmalıdırlar ve bunlar başta ağaçlandırma olmak üzere çevre koruma amaçlı çalışmalıdırlar.    Yazımızı bir Kızılderili atasözü ile bitirelim “ Biz çevreyi atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç aldık.” Çevremizi temiz tutmak umuduyla…  
Ekleme Tarihi: 03 Haziran 2015 - Çarşamba

Çevre Günü

Birleşmiş Milletler Çevre Konferansı’nda (1972) kabul edilen bir kararla, her yıl 5 Haziran dünya çevre günü olarak kutlanmaktadır. Dünya büyük çevre sorunları ile boğuşurken, bizim gündemimiz her zaman olduğu gibi, dünya meselelerinden uzak ve kopuk. Ne yazık ki; diğer kutlamalarda olduğu gibi, dünya çevre gününü de ‘dostlar bizi alışverişte görsün’ anlayışı çerçevesinde ‘yerli malı haftası’ düzeyinde kutlanmaktadır. Yani içi boş bildik basmakalıp laflar ile… Ve okullarda neyi, niçin kutladıklarının farkına varamayan çocuklar ve gençler ile geçiştirmekten ibarettir. Bize bir şey olmaz mantığı ile günü atlatıp, sanal gündemlerle birbirimizi boğazlamaktayız.

     Gerçek o ki; doğa hızla tahrip olmaya, çevre hızla kirlenmeye devam ediyor. Ülkemiz hızla çölleşiyor, su kaynakları hızla azalıyor. Bu gidişle Türkiye nin 40-50 yıl içerisinde çölleşeceği öngörülmektedir. Bir ülkeye sahip çıkmak sadece ekonomisini geliştirmek, siyasi rejimini, bütünlüğünü, sınırını korumak olmamalıdır. Ülkeyi korumanın bir yolu da, toprağını, suyunu, havasını, korumaktan geçer.

     En basit tanımla çevre kirliliği, üzerinde yaşadığımız, toprağın ve havanın kirlenmesi, sağlıklı yaşama olanağının ortadan kalkması demektir. Ancak Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler; ekoloji mi, ekonomi mi? gibi bir açmaz ile karşı karşıyadırlar. Çünkü çevreyi korumanın bir maliyeti vardır. Örneğin ülkemize Kyoto antlaşmasının ( Atmosfere salınan karbondioksit oranının azaltılması) 140 Milyar Dolar gibi altından kalkılmasının zor olacağı yüksek bir bedeli vardır.

       Gelişmekte olan ülkeler için enerji; itici güçtür ve hayati hayati önem taşır. Doğal kaynaklardan yoksun ülkeler; enerji, enerji ham maddesi ithal etmek durumundadır. Ülkemizde bu ülkeler sınıfına girer ve en büyük ithal kalemini bu ürünler oluşturur. Cari açık dediklerinin de önemli sebebi yine enerji ithalatıdır. Nükleer santral tartışmalarını bir de enerji açığı açısından değerlendirmek gerekir.  

     Her şeye rağmen konu neler yapabiliriz’e gelince: Tüketim alışkınlıkları gözden geçirilmeli, daha az tüketmeli, orman ve SİT alanları korunmalı, erozyona karşı önlemler alınmalı, su rezervleri korunmalı, buralarda yapılaşma önlenmeli, çevreye zarar veren teknolojiler terk edilmeli, arıtma tesisleri yapılmalı, toplu taşımacılığa önem verilmeli, atık maddelerin geri dönüşümü sağlanmalıdır. Çevre dostu ( güneş, rüzgar vb) enerji kaynakları değerlendirilmeli; ekonomiye kazandırmak yönünde, yerli teknolojiler geliştirilmelidir. Çarpıcı bir örnek vermek gerekirse, ülkeler kendi silahlı ordularına ilaveten, bir de ‘çevre orduları’ oluşturmalıdırlar ve bunlar başta ağaçlandırma olmak üzere çevre koruma amaçlı çalışmalıdırlar.

   Yazımızı bir Kızılderili atasözü ile bitirelim “ Biz çevreyi atalarımızdan miras değil, torunlarımızdan ödünç aldık.” Çevremizi temiz tutmak umuduyla…  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.