Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Dijital Dünya Devletine Doğru

“Anlamadığınız bir şeye karşı koyamazsınız”     İnsan tahammülsüzdür, acelecidir. İster ki kısa ömrü içerisinde tüm dilekleri ve öngörüleri gerçeğe dönüşsün. Oysa yerleşmiş, kurumsallaşmış yapılar ki; buna devletler de dahil uzun süreli planlar, projeler yapar. Gelecek elli yılı yüz yılı kurgulamak, ona göre pozisyon almak gerekir çoğu zaman. Günlük hengame içinde anlamlandıramadığımız, farkına varamadığımız birçok olay, aslında birilerinin gelecek kurgusu için attıkları bazı adımlardır.     Misal, dünyayı saran salgın hadisesi böyledir. Birçokları bunun bir sağlık problemi olduğunu düşünür ki; haklılık payı elbette vardır. Ancak bu süreç arka planda, aynı zamanda orta ve uzun vadede gerçekleşmesi istenen bir dünya devletine gidişin ön adımlarıdır. Araştıranlar, bu görüşü doğrulayan onlarca bulguya rastlar.     Dünya hakimiyetine giden yol uzun uğraşlar ister. Para, medya, teknolojik üstünlük, iyi eğitilmiş insan gücü, askeri, bürokratik varlık bu yolda çok gereklidir. Her kriz bir varlık transferidir. Salgında bilişim- iletişim alanındaki ve yüksek teknolojiyi kullanan şirketlerin, devletler GSMH’sını kat be kat aşan para gücüne ulaştıkları ortadadır.  Bugün dünyanın en değerli 10 şirketi, 11,8 trilyon dolarlık piyasa değeriyle 200’ü aşkın ülkenin milli gelirini geride bırakmıştır. 2050 senesinde 6 dev uluslar üstü şirketin dünya hakimiyeti kuracağı öngörüsü vardır.       İnsanlar salgın döneminde geri dönülmez alışkanlıklar edindi. Bilişim ve iletişim hayatlarımızın birer parçası halini aldı. Bu, ilk bakışta belki özgürlük hissi verebilir ama aynı zamanda korkunç bir bağımlılığa ve teslimiyete yol açar. Sosyal ağ şirketleri örneğin, hoşlarına gitmeyen paylaşımları (yayın ilkeleri bahanesiyle) siliyor, insanlara paylaşım yasağı getiriyor. Kendi sözleşmelerini dayatıyor. Birleşik Arap Emirliklerini (BAE) eleştiren bir yazıyı insanlara ulaştırmakta oldukça zorlandım. Uyarılar aldım. Neden? Çünkü BAE, dijital diktatörlük heveslilerinin üslerinden biridir.     Dijital dünya devletine gidişte en önemli engel, kendi bağımsız politikalarını uygulamak isteyen ulus devletlerdir. Tam işbirliğine yanaşmayan her ulus devlet onların hedefindedir. Güzel bir kişisel özgürlük alanı diye baktığımız paylaşım ağları, diğer taraftan devlet otoritesini sarsan, kargaşaya kapı aralayan imkanlara sahiptir. Devlet denetiminden kaçan ve oraya tabi olmayan paylaşım ağları, devletin gücünü azaltan, inandırıcılığına gölge düşüren potansiyeller barındırıyor.     Son dönemdeki video yayınları yerinde bir örnektir. Önceki zamanlarda milyonlara ulaşma arzusu sadece devlet denetimindeki kanallar aracılığıyla mümkün iken, bugün küresel ağlar üzerinden birçok engeli aşarak izleyiciye ulaşmak çok kolay. Salgın döneminde iyice hızlanan bu trend, artarak devam edeceğe benzer. Çok seslilik, her şartta öyle inanıldığı gibi yararlı değildir. Kargaşaya, kuşkuya kapı aralar. Çünkü bilgi kirliliği ortamında, vatandaş neyin doğru, neyin yanlış olduğu ayrımına varamayabilir. Çoğunluk inandığı dünya görüşü etrafındaki yayınları sorgulamadan, önüne ardına bakmadan doğru kabul eder.       İnsanlar meselelere fayda-zarar açısından yaklaşır. Global stratejiler ve planlar, geçim derdindeki insanın gündeminde bulunmaz. Maaşlardaki küçük iyileştirmeler, bayram ikramiyeleri, döviz kurları, çarşı-pazar etiketleridir onun öncelikleri. Devletinin uzun vadede ve büyük fotoğrafta karşılaştığı zorlukları pek dert edinmez.     İnsanlar doğrulara değil de işlerine gelen şeylere inanmak isterler. Hoş, bugünkü bilgi ve paylaşım kirliliğinde, doğrunun tekliği de sorgulanmaktadır. Günümüzde tek doğru yerine, insanın durduğu ve baktığı yere göre şekil alan doğrular(!) vardır artık. İsteyen bunu kolayca paylaşım ağlarındaki görseller ve yazılardan anlayabilir. Göz önünde gerçekleşen bir olaya bile onlarca değişik yorum, bakış açısı geliştirmek mümkündür. Peki bu durum en çok kimin işine yarar? Kargaşa ve kaos arayanların işine yarar bana göre. Çünkü sıradan vatandaşın, önüne sunulan seçenekler dışında, konuyu tüm yönleri ve açıklığıyla bilmesine imkan yoktur.       Sınırsız özgürlük kulağa hoş gelen bir temennidir sadece. Özgürlüğünüz birilerinin işine yaradığı sürece vardır. Özgürlük ortamı da bedava ve indirimli sunulan tüketici kampanyaları da insanları bu mecralara çekmek, alıştırmak amaçlıdır. Küresel paylaşım ağlarına kapıldıkça, kendi ulusal devletinizin etki alanından uzaklaşırsınız. Farkına varmadan sizden olmayanların ama sizdenmiş gibi görünenlerin büyük ideallerine hizmet edersiniz.          
Ekleme Tarihi: 28 Mayıs 2021 - Cuma

Dijital Dünya Devletine Doğru

“Anlamadığınız bir şeye karşı koyamazsınız”

 

  İnsan tahammülsüzdür, acelecidir. İster ki kısa ömrü içerisinde tüm dilekleri ve öngörüleri gerçeğe dönüşsün. Oysa yerleşmiş, kurumsallaşmış yapılar ki; buna devletler de dahil uzun süreli planlar, projeler yapar. Gelecek elli yılı yüz yılı kurgulamak, ona göre pozisyon almak gerekir çoğu zaman. Günlük hengame içinde anlamlandıramadığımız, farkına varamadığımız birçok olay, aslında birilerinin gelecek kurgusu için attıkları bazı adımlardır.

 

  Misal, dünyayı saran salgın hadisesi böyledir. Birçokları bunun bir sağlık problemi olduğunu düşünür ki; haklılık payı elbette vardır. Ancak bu süreç arka planda, aynı zamanda orta ve uzun vadede gerçekleşmesi istenen bir dünya devletine gidişin ön adımlarıdır. Araştıranlar, bu görüşü doğrulayan onlarca bulguya rastlar.

 

  Dünya hakimiyetine giden yol uzun uğraşlar ister. Para, medya, teknolojik üstünlük, iyi eğitilmiş insan gücü, askeri, bürokratik varlık bu yolda çok gereklidir. Her kriz bir varlık transferidir. Salgında bilişim- iletişim alanındaki ve yüksek teknolojiyi kullanan şirketlerin, devletler GSMH’sını kat be kat aşan para gücüne ulaştıkları ortadadır.  Bugün dünyanın en değerli 10 şirketi, 11,8 trilyon dolarlık piyasa değeriyle 200’ü aşkın ülkenin milli gelirini geride bırakmıştır. 2050 senesinde 6 dev uluslar üstü şirketin dünya hakimiyeti kuracağı öngörüsü vardır.  

 

  İnsanlar salgın döneminde geri dönülmez alışkanlıklar edindi. Bilişim ve iletişim hayatlarımızın birer parçası halini aldı. Bu, ilk bakışta belki özgürlük hissi verebilir ama aynı zamanda korkunç bir bağımlılığa ve teslimiyete yol açar. Sosyal ağ şirketleri örneğin, hoşlarına gitmeyen paylaşımları (yayın ilkeleri bahanesiyle) siliyor, insanlara paylaşım yasağı getiriyor. Kendi sözleşmelerini dayatıyor. Birleşik Arap Emirliklerini (BAE) eleştiren bir yazıyı insanlara ulaştırmakta oldukça zorlandım. Uyarılar aldım. Neden? Çünkü BAE, dijital diktatörlük heveslilerinin üslerinden biridir.

 

  Dijital dünya devletine gidişte en önemli engel, kendi bağımsız politikalarını uygulamak isteyen ulus devletlerdir. Tam işbirliğine yanaşmayan her ulus devlet onların hedefindedir. Güzel bir kişisel özgürlük alanı diye baktığımız paylaşım ağları, diğer taraftan devlet otoritesini sarsan, kargaşaya kapı aralayan imkanlara sahiptir. Devlet denetiminden kaçan ve oraya tabi olmayan paylaşım ağları, devletin gücünü azaltan, inandırıcılığına gölge düşüren potansiyeller barındırıyor.

 

  Son dönemdeki video yayınları yerinde bir örnektir. Önceki zamanlarda milyonlara ulaşma arzusu sadece devlet denetimindeki kanallar aracılığıyla mümkün iken, bugün küresel ağlar üzerinden birçok engeli aşarak izleyiciye ulaşmak çok kolay. Salgın döneminde iyice hızlanan bu trend, artarak devam edeceğe benzer. Çok seslilik, her şartta öyle inanıldığı gibi yararlı değildir. Kargaşaya, kuşkuya kapı aralar. Çünkü bilgi kirliliği ortamında, vatandaş neyin doğru, neyin yanlış olduğu ayrımına varamayabilir. Çoğunluk inandığı dünya görüşü etrafındaki yayınları sorgulamadan, önüne ardına bakmadan doğru kabul eder.  

 

  İnsanlar meselelere fayda-zarar açısından yaklaşır. Global stratejiler ve planlar, geçim derdindeki insanın gündeminde bulunmaz. Maaşlardaki küçük iyileştirmeler, bayram ikramiyeleri, döviz kurları, çarşı-pazar etiketleridir onun öncelikleri. Devletinin uzun vadede ve büyük fotoğrafta karşılaştığı zorlukları pek dert edinmez.

 

  İnsanlar doğrulara değil de işlerine gelen şeylere inanmak isterler. Hoş, bugünkü bilgi ve paylaşım kirliliğinde, doğrunun tekliği de sorgulanmaktadır. Günümüzde tek doğru yerine, insanın durduğu ve baktığı yere göre şekil alan doğrular(!) vardır artık. İsteyen bunu kolayca paylaşım ağlarındaki görseller ve yazılardan anlayabilir. Göz önünde gerçekleşen bir olaya bile onlarca değişik yorum, bakış açısı geliştirmek mümkündür. Peki bu durum en çok kimin işine yarar? Kargaşa ve kaos arayanların işine yarar bana göre. Çünkü sıradan vatandaşın, önüne sunulan seçenekler dışında, konuyu tüm yönleri ve açıklığıyla bilmesine imkan yoktur.  

 

  Sınırsız özgürlük kulağa hoş gelen bir temennidir sadece. Özgürlüğünüz birilerinin işine yaradığı sürece vardır. Özgürlük ortamı da bedava ve indirimli sunulan tüketici kampanyaları da insanları bu mecralara çekmek, alıştırmak amaçlıdır. Küresel paylaşım ağlarına kapıldıkça, kendi ulusal devletinizin etki alanından uzaklaşırsınız. Farkına varmadan sizden olmayanların ama sizdenmiş gibi görünenlerin büyük ideallerine hizmet edersiniz.

 

  

  

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.