Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Gökkubbe Altında

     “Yazı yazma helaya…” diye başlayan tekerleme, ülkemizde yaygın kullanılır. Hemen herkes tarafından çabuk algılanır. Bununla yazmanın tehlikeli ve belalı olduğu anlatılmak istenir. Bu topraklarda yaşayanlar, söyleyecek sözü olanlar, yazı ile uğraşanlar yukarıdaki tekerlemenin ne anlama geldiğini iyi bilirler.             Oysa harfler ve sözcükler niçin tehlikeli olsun ki? Fiziki anlamda; elbette harfin, sözcüğün tehlikesi olamaz. Tehlike ve bela; sözcüklerin gücünde anlatmak istediğinde yatar. Söz çok etkili, güçlü ve kutsaldır. Zaman içinde senet olmuş, namus olmuştur, itibar edilendir söz. Gerçek söz sahibi “ağzına geleni değil, aklına geleni söyler”. Hani hep söylene gelir… “Söz uçar, yazı kalır” diye. Ama söz de yazı kadar kalıcıdır. Öyle ki; kainat yaratılmadan önce söz vardı. Yaratılacak olan her şeyin sözü…             Yüzyıllar boyu, süzüle süzüle, damıtıla damıtıla gelen sözler, deyimler vardır. Onlar kalıplaşmış, yerleşmiştir. Yine modern zamanlarda, markalaşmış, sloganlaşmış, dillerden düşmeyen sözler vardır. Bunlar toplumlar üzerinde müthiş izler bırakır.             İnsan zekasının, düşüncesinin harf dediğimiz şekiller aracılığıyla oluşturduğu güç, öyle bir güç ki; çığır açar, çığır kapatır. İşte bu güç onu kullanabilenlere imkanlar sağlayabileceği gibi, tehlikeler de sunar. Gökkubbe altında, söylenmemiş veya yazılmamış bir şey yoktur. Bizler bıkmadan, usanmadan sözleri farklı biçimlerde dile getirir, yeniden yazarız…             Yazar; bu bilinç içerisinde üretmeye devam eder. Yazmak, onun için önemlidir. Adeta nefes alıp vermek gibidir. Yazmak, hobi ve uğraş olarak daha yaygın yapılır. Çoğu zaman yazmak, iş için para kazanmak için yapılmaz. Bu bir tutkudur, yetenektir. Ancak, kimi zaman iş olur; para da kazandırabilir.             Yazan insan “tehlikeli sularda yüzer”. Birilerinin dikkatini, öfkesini üzerine çekebilir. Yazar, kendisinse yönelik saldırıları, sataşmaları; hatta aleyhine açılacak davaları peşinen kabul etmelidir. Bazı işlerin kendine özgü riskleri, tehlikeleri vardır. Hani meslek hastalıkları olur, işte onun gibi.             Söyledikleri ve yazdıkları için, öldürülenler, işkence görenler, sürgün edilenler; orantısız ceza alanlar vardır. Yazar, farkındalık geliştirebilmiş insandır. Bu sanki bakmakla görmek arasındaki fark gibidir. Farkındalık, yazar üzerinde baskı yapar. O, huzursuzdur, düşüncelidir; yalnızlığa, gördüklerini, düşüncelerini, derlemeye ihtiyacı vardır.             Bilgi ve iletişim çağında; birçok şey değişiyor, dönüşüyor. Artık “bir bilgi kırıntısı için dergaha kırk yıl odun taşımak” gerekmiyor. Bilgiye, zahmetsiz ulaşılan ortamdan, söz ve yazı da nasibini alıyor. Birçok şey yazmak dahil kolaylaşırken… Aynı zamanda bayağılaşmaya ve sıradanlaşmaya doğru gidiyor. Adeta yazanların; okuyuculardan fazla olduğu bir dönemi yaşıyoruz.             Popüler olan ile kalıcı olanın mücadelesine tanıklık ediyoruz. Kalıcı ve etkileyici olan söz ve yazı, önceleri olduğu gibi, gelecekte de insan soyu üzerinde iz bırakmaya devam edecektir…  
Ekleme Tarihi: 17 Aralık 2014 - Çarşamba

Gökkubbe Altında

     “Yazı yazma helaya…” diye başlayan tekerleme, ülkemizde yaygın kullanılır. Hemen herkes tarafından çabuk algılanır. Bununla yazmanın tehlikeli ve belalı olduğu anlatılmak istenir. Bu topraklarda yaşayanlar, söyleyecek sözü olanlar, yazı ile uğraşanlar yukarıdaki tekerlemenin ne anlama geldiğini iyi bilirler.

            Oysa harfler ve sözcükler niçin tehlikeli olsun ki? Fiziki anlamda; elbette harfin, sözcüğün tehlikesi olamaz. Tehlike ve bela; sözcüklerin gücünde anlatmak istediğinde yatar. Söz çok etkili, güçlü ve kutsaldır. Zaman içinde senet olmuş, namus olmuştur, itibar edilendir söz. Gerçek söz sahibi “ağzına geleni değil, aklına geleni söyler”. Hani hep söylene gelir… “Söz uçar, yazı kalır” diye. Ama söz de yazı kadar kalıcıdır. Öyle ki; kainat yaratılmadan önce söz vardı. Yaratılacak olan her şeyin sözü…

            Yüzyıllar boyu, süzüle süzüle, damıtıla damıtıla gelen sözler, deyimler vardır. Onlar kalıplaşmış, yerleşmiştir. Yine modern zamanlarda, markalaşmış, sloganlaşmış, dillerden düşmeyen sözler vardır. Bunlar toplumlar üzerinde müthiş izler bırakır.

            İnsan zekasının, düşüncesinin harf dediğimiz şekiller aracılığıyla oluşturduğu güç, öyle bir güç ki; çığır açar, çığır kapatır. İşte bu güç onu kullanabilenlere imkanlar sağlayabileceği gibi, tehlikeler de sunar. Gökkubbe altında, söylenmemiş veya yazılmamış bir şey yoktur. Bizler bıkmadan, usanmadan sözleri farklı biçimlerde dile getirir, yeniden yazarız…

            Yazar; bu bilinç içerisinde üretmeye devam eder. Yazmak, onun için önemlidir. Adeta nefes alıp vermek gibidir. Yazmak, hobi ve uğraş olarak daha yaygın yapılır. Çoğu zaman yazmak, iş için para kazanmak için yapılmaz. Bu bir tutkudur, yetenektir. Ancak, kimi zaman iş olur; para da kazandırabilir.

            Yazan insan “tehlikeli sularda yüzer”. Birilerinin dikkatini, öfkesini üzerine çekebilir. Yazar, kendisinse yönelik saldırıları, sataşmaları; hatta aleyhine açılacak davaları peşinen kabul etmelidir. Bazı işlerin kendine özgü riskleri, tehlikeleri vardır. Hani meslek hastalıkları olur, işte onun gibi.

            Söyledikleri ve yazdıkları için, öldürülenler, işkence görenler, sürgün edilenler; orantısız ceza alanlar vardır. Yazar, farkındalık geliştirebilmiş insandır. Bu sanki bakmakla görmek arasındaki fark gibidir. Farkındalık, yazar üzerinde baskı yapar. O, huzursuzdur, düşüncelidir; yalnızlığa, gördüklerini, düşüncelerini, derlemeye ihtiyacı vardır.

            Bilgi ve iletişim çağında; birçok şey değişiyor, dönüşüyor. Artık “bir bilgi kırıntısı için dergaha kırk yıl odun taşımak” gerekmiyor. Bilgiye, zahmetsiz ulaşılan ortamdan, söz ve yazı da nasibini alıyor. Birçok şey yazmak dahil kolaylaşırken… Aynı zamanda bayağılaşmaya ve sıradanlaşmaya doğru gidiyor. Adeta yazanların; okuyuculardan fazla olduğu bir dönemi yaşıyoruz.

            Popüler olan ile kalıcı olanın mücadelesine tanıklık ediyoruz. Kalıcı ve etkileyici olan söz ve yazı, önceleri olduğu gibi, gelecekte de insan soyu üzerinde iz bırakmaya devam edecektir…

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.