“Türkiye’de hiçbir başarı cezasız kalmaz”                                                                    Devrim Arabaları Mühendisi    Google hazretleri (!) yazı yazmayı kolaylaştırır mı? Bu soruya hem evet hem de hayır diyebiliriz. Yazan biriyseniz, bir yazıda; mesela Ekonomik Eylem Planı’ndan, 6 Ekim 1928’den, Devrim Arabaları Filmi’nden ve daha başka birçok şeyden bahsedecekseniz eğer, evet. Fakat yazı yazmak gibi bir niyetiniz veya farklı konuları Google’dan araştırıp, bir arada anlatmak derdiniz yoksa eğer, hayır. Google yazı yazmayı kolaylaştırır. Araştırma yapmada zaman kazandırır. Fakat Google tek başına sizin için yazı, henüz yazamaz. Henüz diyorum çünkü gelecek bir zamanda, onun da gerçekleşebileceği ihtimal dahilindedir.    Cari açık ülke gündemini meşgul eden önemli sorunlardan. Cari açık; bir ülkenin ürettiğinden, ihraç ettiğinden fazla tüketmesi, ithal etmesi anlamına gelir. Ülkeye gelen döviz, ülkeden çıkan dövizden fazla ise, cari fazla tersi ise, cari açıktır. 62. Davutoğlu hükümetinin 11 bakanla birlikte açıkladığı ve dört yıllık dönemi kapsayan Ekonomik Eylem Planı hedefleri arasında 2018’e kadar GSYH’yı, 1.3 trilyona çıkarmak, cari açığı 5.2’ye, işsizliği % 7 civarına indirmek var.    Yerli üretime hız verilmesi ön planda. Yerli uçak, helikopter, tank, insansız hava aracı, savaş gemisi, otomobil, aşı vb ürünler gündemde. Yıl 2014 ama biz daha planlama, projelendirme aşamasında veya en azından seri üretime geçmemiş konumdayız.    Oysa 6 Ekim 1928’de ilk uçak fabrikası, Atatürk tarafından Kayseri’de kuruldu. Hatta Hollanda’dan 30 adet uçak siparişi bile alındı. 1950’li yıllara gelindiğinde, ABD hükümetinin Marshall planı adı altında uyguladığı yardım çerçevesinde, uçak ve motoru vermesi sonucunda üretimler durduruldu. Türkiye’nin NATO üyesi olması ile birlikte yerli üretim yerine ithalata ve çıkma hibe teçhizatlara yönelendi. O zamanki ana fikir: “Yerli üretim çok zor ve pahalıdır biz size daha ucuza temin ederiz” di. Geçenlerde yönetmen Tolga Örnek’in “ Devrim Arabaları” filmini izledim ve günlerce etkisinden kurtulamadım. İşte iyi bir kitap okumanın, film izlemenin ayrıcalığı burada yatıyor. Yapbozun eksik kalan parçalarının tamamlanmasına ve zihninizde yeni ufuklar açılmasına yol açar kitap okumak, film izlemek. Yıl 1961 Devlet Başkanı Cemal Gürsel; tümüyle yerli bir araba yapılmasını emreder ve görevin, TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis bu emri “Türk insanının makus talihine karşı bir meydan okuma” olarak algılarlar. En küçük bir endişe ya da tereddüt sergilemeksizin derhal işe başlarlar. Zaman müthiş dardır. Ekibin Cumhuriyet Bayramı’na kadar yalnızca 130 günü vardır. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak eserin adı ” Devrim” konmuştur. Filmde; bir mühendislik başarısının, siyasi olaylarla baştan sona nasıl yok edilmeye çalışıldığı, gözler önüne seriliyor.    Türkiye’nin dışarıya bağımlılığını azaltacak, bir proje olarak görülen bu olaya karşı; ABD’den gelen yardım komiserlerinden, projeyi halkın gözünde küçük düşürmeye çalışan medyaya kadar, birçok olgu başarı ile işlenmiş. Sonunda; çıkartılan büyük engeller, yorgunluk ve heyecandan arabaya benzin koymak unutulur ve proje halkın, basının önünde sabote edilir. Büyük Birader ve yerli işbirlikçiler başarıya ulaşır. Ertesi gün gazeteler manşetleri şöyle atar: “Devrim yolda kaldı”. Ayrıca Cemal Ağa da şu ibretlik sözleri hayıflanır: “ Garp kafasıyla otomobil yaptık ama şark kafasıyla benzin koymasını unuttuk”. Yıl 2014 ve biz hala akrebin kıskacından kurtulmuş değiliz.