Üleşmek eski Türk geleneğidir. Bizde Az olsun benim olsun mantığı çok yaygın bir kanaattir. Batı medeniyetinin; ekonomik ve siyasi açıdan geldiği konumu, başarılı ve güçlü ortaklıklara ve ittifaklara borçlu olduğunu söylemek gerekir. Tarihimizde ise ne yazık ki; örnek ortaklıklara, ittifaklara pek az rastlanır. Belki yeni yeni bu gerekli enstrümanı kullanmak zorunluluğunu idrak etmeye başlıyoruz. Batı modelli, temelli ortaklıklara, işbirliklerine yavaş yavaş tanıklık ediyoruz. Kalkınmanın ortak bir geleceğe yürümenin yolunun buradan geçtiğini kabullenmek durumundayız.
İşbirliği; sadece şahıslarla, şirketlerle sınırlı kalmayıp, şehirlerin, bölgelerin hatta devletlerin birlikte oluşturdukları organizasyonlara dönüşmek zorunda. Son yirmi yılda bazı iller ve bölgeler öne çıktı, atağa geçti. Fakat aynı zaman diliminde Çukurova Bölgesinin; Adananın, Mersinin kan kaybettiği ortada. Çukurova Havzasının ki buna Hatay ve Kahramanmaraş dahildir daha fazlasını hak ettiği bir gerçektir. Bölgemizin geçmişte güzel günler yaşadığını deyim yerindeyse altın çağlar geçirdiği hepimizce malum. O halde Çukurova Bölgesinin tekrar şahlanıp ayağa kalkması olmayacak iş değil.
Bu arada hep Adana ve Mersinden bahsediliyor. Tarsuslu hemşerilerime bir özür borcum var. Maalesef Tarsus; Adanadan da Mersinden de eski olduğu halde sürekli bu iki vilayetin arasında kalmasının bedelini ödüyor. Oysa bugün Tarsus birçok vilayetimizden hem ekonomik hem nüfus bakımından öndedir. Çukurovayı tasarlarken; yeni projeleri düşünürken Tarsus tam da bütün bunların göbeğinde yer almaktadır. İşte Çukurova Havaalanı, Tarsus-Kazanlı Turizm Bölgesi ve diğer tarihi, turistik yörelerin, projelerin merkezidir, Tarsus ve Adana-Mersin birlikteliğinin ayrılmaz parçası, beynidir.
Artık Adana-Mersinin ortak hareket etmesi; gereklilikten de öte bir zorunluluktur. Zaten olayların gidişatı bunu dayatmaktadır. Bu işbirliğinin en somut örneğini Akdeniz Oyunlarında yaşadık. Bazı spor branşlarının Adanada oynanması dayanışma ve işbirliğinin güzel bir örneğini oluşturdu. Tabi bunun oyunlarla sınırlı kalmayıp diğer tüm alanlarda kendini göstermesi lazım. Geleceği tasarlarken İç içe geçmiş yerleşim merkezlerini bir bütün olarak görmek gerekiyor.
Yaz ve tatil günleri bölge insanının yoğun şekilde bir araya geldiği günler. Mersin sahillerinin Adanalı hemşerilerimiz tarafından çok ilgi görmesi sevindiricidir. Öyle ki yazlıkların 33 plakadan çok 01 plakalı araçlarla dolması bunun en iyi göstergesidir. Ulaşım hayati bir gerekliliktir ve kalkınmanın bel kemiğini oluşturur.
Ancak ortak geleceğimiz sadece karayolu seçeneğine teslim edilmeyip; deniz taşımacılığını ve modern raylı sistem taşımacılığını da bölgemizde verimli biçimde kullanmayı süratle gündeme almalıyız!..
Bekir Zorba