Yazı yazmak, kimi okuyucu açısından kolay görünebilir. Bu biraz da yenilen yemeğe benzer. Binbir zahmetle yapılan yemekler, kısa sürede yenerek tüketilir. Oysa üretilen her şeyde yoğun emek, zihinsel faaliyet vardır. Tüketmekse an meselesidir.
Sürekli yazı yazan insanlar açısından, ülkemiz yeterince malzeme üretir. Gündem hayli yüklü ve değişkendir. Konu darlığı pek çekilmez. Yazılacak konu, bazen zihninizde günlerce dolaşır durur. Fakat yazıyı çatmak bir türlü mümkün olmaz. Bazen de küçük bir kıvılcım tetikleyicidir. Bir resim, bir söz ya da sokakta yürürken herhangi bir şey, sözcüklerden tumturaklı yazılar çıkartır ortaya.
İşsizlik Mersinin en önemli üç konusundan biridir. Ve bu gerçeğin yakın bir gelecekte ortadan kalkacağına yönelik işaretler bulunmamaktadır. Tabiri caizse tantuni ekonomisi Mersinin en büyük işverenidir. Tantuni Ekonomisi terimi değerli hocam M. Ali Elçine aittir. Hoca bu terimi, Mersin ekonomisini eleştirmek adına sık sık kullanır. İşte geçen günkü sohbetimizde yine bu söz geçtiğinde, bende ışık yandı ve bugünkü yazımın ana tetikleyicisi oldu.
İşsizliğin çoğalması ve var olan işkollarının azlığı Mersin piyasasını allak bullak ediyor. Serbest piyasa koşulları işliyor ne yapalım diye diye kurulu işletmeler zora sokuluyor. Durmaksızın yeni yerler açılıyor. Mersinin sokaklarına baktığınızda birbirine benzeyen ve on ayrı türü geçmeyen, esnaf grubu etrafında kümeleşen ( tantunici, bakkal, telefoncu, tatlıcı, kahvehane, kuaför, tuhafiyeci, fırın, su- elektrik tesisatçısı vb) bir yapı görürsünüz.
Bu işyerlerinin dört tarafı tezgahlar, masalar, sandalyeler ile çevrelenmiştir. Geride kalan boş alanlar ise esnafın ahbabı, yakını olan sokak satıcıları tarafından işgal edilmiştir. Böylece kamuya ait kaldırımlar sıkı sıkıya tutulmuştur. Ama daha bitmedi. Kaldırımların ardından sıra yola gelir ve orası da bizim esnaf tarafından yakın markaja alınmıştır. Kimse işgal alanına kolay kolay yanaştırılmaz. Kamuya ait dükkan önü, kaldırım yol, sanki değerli kardeşimizin tapulu malıdır. Dikkat! Oraları geçici süreliğine de olsa kullanmaya kalkmak cinayet sebebi sayılabilir bilginiz olsun (!)
Bazı işkollarında yeni yer açmanın; başta noterlik hizmetlerinde olduğu gibi sıkı kurallara tabi olduğunu biliyoruz. ( nüfus sayısı oranında getirilen kotalar gibi ) Fakat diğer birçok sektörde tam bir başıboşluk ve karmaşa hakim. Tutmuş bir iş; benzerlerinin ardı ardına açılmasıyla karlılığını yitirip, kapanmaktadır.
Örneğin yeni adliye binasının yarattığı iş beklentisi; etrafında onlarca benzer iş yerlerinin açılmasına sebep oldu. Öyle ki; adliyeye yakın mesafede, yirmi tane tantuni dükkanı açıldı. Bu yoğunluk, yatırım yapan esnafı haksız rekabet ile karşı karşıya bırakmıştır.
Peki şimdi sormak isterim. İşyerleri hangi kriterlere göre açılmaktadır? Önüne gelenin istediği işi yapabilmesi, üstelik işyeri açan kişinin ehliyetine ve mekanın fiziki koşullarının uygun olup olmadığına bakılmaksızın. Herhalde bu serbest piyasanın gerekliliği değildir. Bu olsa olsa pek işlemeyen piyasayı öldürmektir. Haksız rekabettir. Yıllarca uğraşıp, borçla dertle işletmenizi belli bir konuma getiriyorsunuz. Bir de bakmışsınız tam yanı başınıza yeni birisi geliyor ve sizin işinize, müşterinize göz dikiyor ve bunun adı serbest piyasa oluyor. Ancak ben buna altta kalanın canı cıksın düzeni diyebilirim.
Birbirlerini öldüren, yok eden kafelere, kebapçılara, marketlere, dershanelere alışmıştık.
Fakat şimdi yeni bir iş dalı, ortalığı adeta kasıp kavuruyor. Özel okullar furyası almış başını gidiyor. Hangi yana baksanız bir özel okul reklamı görmeniz mümkün. Sayıları Mersin ihtiyacının üzerinde açılmış ve açılmakta olan kolejler; yukarıda bahsettiğim olumsuzlukların başka bir versiyonunu oluşturmakta ve gidişat hiç de iyi görünmemektedir.
Evet şimdi, serbest piyasa var ne yapalım kardeşim diyebilirsiniz. Fakat yarın bir gün mağdur velilerin feryatları ile uyanabilirsiniz.
Tantuni Ekonomisi
Yazı yazmak, kimi okuyucu açısından kolay görünebilir. Bu biraz da yenilen yemeğe benzer. Binbir zahmetle yapılan yemekler, kısa sürede yenerek tüketilir. Oysa üretilen her şeyde yoğun emek, zihinsel faaliyet vardır. Tüketmekse an meselesidir.Sürekli yazı yazan insanlar açısından, ülkemiz yeterince malzeme üretir. Gündem hayli yüklü ve değişkendir. Konu darlığı pek çekilmez. Yazılacak konu, bazen zihninizde günlerce dolaşır durur. Fakat yazıyı çatmak bir türlü mümkün olmaz. Bazen de küçük bir kıvılcım tetikleyicidir. Bir resim, bir söz ya da sokakta yürürken herhangi bir şey, sözcüklerden tumturaklı yazılar çıkartır ortaya.İşsizlik Mersinin en önemli üç konusundan biridir. Ve bu gerçeğin yakın bir gelecekte ortadan kalkacağına yönelik işaretler bulunmamaktadır. Tabiri caizse tantuni ekonomisi Mersinin en büyük işverenidir. Tantuni Ekonomisi terimi değerli hocam M. Ali Elçine aittir. Hoca bu terimi, Mersin ekonomisini eleştirmek adına sık sık kullanır. İşte geçen günkü sohbetimizde yine bu söz geçtiğinde, bende ışık yandı ve bugünkü yazımın ana tetikleyicisi oldu.İşsizliğin çoğalması ve var olan işkollarının azlığı Mersin piyasasını allak bullak ediyor. Serbest piyasa koşulları işliyor ne yapalım diye diye kurulu işletmeler zora sokuluyor. Durmaksızın yeni yerler açılıyor. Mersinin sokaklarına baktığınızda birbirine benzeyen ve on ayrı türü geçmeyen, esnaf grubu etrafında kümeleşen ( tantunici, bakkal, telefoncu, tatlıcı, kahvehane, kuaför, tuhafiyeci, fırın, su- elektrik tesisatçısı vb) bir yapı görürsünüz.Bu işyerlerinin dört tarafı tezgahlar, masalar, sandalyeler ile çevrelenmiştir. Geride kalan boş alanlar ise esnafın ahbabı, yakını olan sokak satıcıları tarafından işgal edilmiştir. Böylece kamuya ait kaldırımlar sıkı sıkıya tutulmuştur. Ama daha bitmedi. Kaldırımların ardından sıra yola gelir ve orası da bizim esnaf tarafından yakın markaja alınmıştır. Kimse işgal alanına kolay kolay yanaştırılmaz. Kamuya ait dükkan önü, kaldırım yol, sanki değerli kardeşimizin tapulu malıdır. Dikkat! Oraları geçici süreliğine de olsa kullanmaya kalkmak cinayet sebebi sayılabilir bilginiz olsun (!)Bazı işkollarında yeni yer açmanın; başta noterlik hizmetlerinde olduğu gibi sıkı kurallara tabi olduğunu biliyoruz. ( nüfus sayısı oranında getirilen kotalar gibi ) Fakat diğer birçok sektörde tam bir başıboşluk ve karmaşa hakim. Tutmuş bir iş; benzerlerinin ardı ardına açılmasıyla karlılığını yitirip, kapanmaktadır.Örneğin yeni adliye binasının yarattığı iş beklentisi; etrafında onlarca benzer iş yerlerinin açılmasına sebep oldu. Öyle ki; adliyeye yakın mesafede, yirmi tane tantuni dükkanı açıldı. Bu yoğunluk, yatırım yapan esnafı haksız rekabet ile karşı karşıya bırakmıştır.Peki şimdi sormak isterim. İşyerleri hangi kriterlere göre açılmaktadır? Önüne gelenin istediği işi yapabilmesi, üstelik işyeri açan kişinin ehliyetine ve mekanın fiziki koşullarının uygun olup olmadığına bakılmaksızın. Herhalde bu serbest piyasanın gerekliliği değildir. Bu olsa olsa pek işlemeyen piyasayı öldürmektir. Haksız rekabettir. Yıllarca uğraşıp, borçla dertle işletmenizi belli bir konuma getiriyorsunuz. Bir de bakmışsınız tam yanı başınıza yeni birisi geliyor ve sizin işinize, müşterinize göz dikiyor ve bunun adı serbest piyasa oluyor. Ancak ben buna altta kalanın canı cıksın düzeni diyebilirim.Birbirlerini öldüren, yok eden kafelere, kebapçılara, marketlere, dershanelere alışmıştık.Fakat şimdi yeni bir iş dalı, ortalığı adeta kasıp kavuruyor. Özel okullar furyası almış başını gidiyor. Hangi yana baksanız bir özel okul reklamı görmeniz mümkün. Sayıları Mersin ihtiyacının üzerinde açılmış ve açılmakta olan kolejler; yukarıda bahsettiğim olumsuzlukların başka bir versiyonunu oluşturmakta ve gidişat hiç de iyi görünmemektedir.Evet şimdi, serbest piyasa var ne yapalım kardeşim diyebilirsiniz. Fakat yarın bir gün mağdur velilerin feryatları ile uyanabilirsiniz.
Ekleme
Tarihi: 11 Kasım 2015 - Çarşamba
Tantuni Ekonomisi
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.