Evrende en büyük ziyan; sorgulama yeteneğini yitirmiş bir beyindir.
Başkanlık sistemi oluşturma çabaları, referandum süreci hızlandı. Gerginlik, şiddet hiç bitmiyor. Hendek savaşlarında sona gelindiği anlaşılıyor. Sanki toplum terör ile bombalı saldırılar ile yaşamaya alıştırılmak isteniyor. Turizm sektörü can çekişiyor. Ramazan ayı önceki yıllara oranla daha sönük, daha az coşkulu geçiyor. Şehit haberleri, gözyaşları bir türlü dinmiyor Devlet kurumları arasında bir eşgüdümsüzlük havası seziliyor. Hukuksuzluk, seviyesizlik görüntüleri, pahalılık bildiğiniz gibi.. Dokunulmazlıkların kaldırılması yönünde güçlü adımlar atılıyor. Parti kapatma yerine, bir partinin hemen tüm milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılacak olması, yeni bir deneyim olacak. Muhalefet partilerinin tatsızlığı ve kitleleri arkasından sürükleyebilecek, taze umutlar aşılayacak lider eksikliği her an kendini belli ediyor.
Memleketimden insan manzaraları, parıltısını kaybediyor, sönükleşiyor. Geleceğe dair umutlar, fazla yeşeremiyor. Karamsarlık havası kaplıyor her yanı
Komşumuz Suriyeden hiç iç açıcı haber gelmiyor. Orada atılan her adım bizi doğrudan etkiliyor ve görünen bir zamanda barışın sağlanacağı da mümkün değil. Özellikle Mersini, doğu illerini rahatlatan turizm hareketi bıçak gibi kesilmiş durumda. Mülteci akını dur durak bilmiyor. Piyasalar art arda durgunluk sinyalleri veriyor.
Kısaca bahar aylarında terslikler birbirini kovaladı. Astrologlar bütün bu sıkıntıları Merkürdeki gerilmeye bağlıyorlar. Ardından bu yıl içerisinde, Merkürde iki gerilmenin daha yaşanacağını ve iletişimde, ilişkilerde, ulaşımda sorunlar yaşanabileceğini, bundan dolayı dikkatli kararlar almamızı öneriyorlar.
Günümüzde insanlar; günlük kısır siyasi çekişmelerden, terörden, ekonomik sıkıntılardan kurtulmak istiyorlar. Ama nasıl? İşte burada gizemcilik bir kurtarıcı değilse bile umut saçıcı, rahatlatıcı bir etken olarak devreye giriyor İnsanlar, astrolojiye, maneviyata, fizik ötesi olaylara, kişisel gelişim önerilerine, kıyamet teorilerine fazla itibar etmeye yaşamın şifresini kendilerince çözmeye çalışıyorlar. Falcılık, medyumluk hiç olmadığı kadar revaçta.
Böylece kuantum fiziğine de (parçacık fiziği) ilgi artıyor. Kuantumla ilgili yazılar, tartışmalar, filmler birbiri ardına, medyayı işgal etmeye başladı. Kuantum fiziği: Bundan ne anlayabilir ne çıkartabilir sorusuna kısa bir yazıda nasıl yanıt verebilir ki? Bir taraftan gündelik hayatın bütün sıkıntıları, anlamsızlığı ve sığlığı, diğer taraftan yeni bilgiler, bulgular ışığında kuantum ve sonsuz olasılıklar deryası, zamandan ve mekandan bağışıklık, paralel evrenler v.s
Bugüne kadar bize maddenin varlığı ve bir çekirdeği olduğu öğretildi ( Newtoncu fizik anlayışı). Oysa parçacık fiziğine göre: Maddenin çekirdeği yok, aslında madde de yok! Teorik olarak maddenin içine, en derinine indiğimizde orada; bakanın baktığına göre şekillenen kararsız bir enerji salınımı görülür. Parça bütüne aittir ve bütünün bilgisini taşır. Tüm gözlenebilen evren ( Kainat) insanın içinde, insan da o kainatın içindedir. Kuantum bilimi: Bütün kadim dinlerde anlatılmak istenen şeyleri, kısaca bize anlatılagelen, katı fizik kuralları ile gerçekleşmesi ve izahı mümkün olmayan şeyleri; felsefi düşünceyi, tasavvuf anlayışını, bilimin ışığı altında, örtüştürüp mümkün kılmaktadır. (Cern deneyleri ve kısmi sonuçlarına bkz.)
Kuantum fiziği enteresan. Olasılıklar üzerine kurulu. Olasılıksız gibi görünen bir olayın gerçekleşmesi, olasılıklı gibi görünen bir olayın gerçekleşmemesine denktir. Buna göre meali; her an her şey olabilir de olmayabilir de.
Nereden nereye Gündemden ve maddeci hayat algısının dayattıklarından sıkılanlara, iyi gelebilecek, kısaca bazı cevap kırıntıları sunabilecek Yaşam Şifresi adlı filmi öneriyorum. Bir fiziksever olarak ben bu filmi beğendim. İlgilenenlere tavsiye ederim.