Rüzgar eken fırtına biçer
2017 birçok açıdan hareketli geçecek. Güçlendirilmiş Cumhurbaşkanlık referandum süreci, terörle mücadele, sınır ötesi harekatlar, yeni ABD yönetimi ile yapılacak görüşmeler, ekonominin seyri (ki her alanda fena vurmaya başladı) Irak-Suriye barış görüşmeleri ve Rusya- İran ile geliştirilen ilişkiler bakımından, nefes nefese geçecek bir yıl olacak. Bunun ön sinyallerini yılbaşı gecesi katliamı ve İzmir saldırısı çoktan verdi bile.
Anlaşılan bir müddet daha bombalarla, şiddet sarmalı ile yaşayacağız Bizim yakada bombalar patlıyor, onlarca insan yaşamını yitiriyor. Fakat kaderin cilvesi işte(!) şiddetli kasırgalar, hortumlar, doğal felaketler diğer yakada Okyanus ötesinde canlar alıyor, önemli maddi hasarlara yol açıyor
Duvarların yıkılmasının ardından, ABD yeryüzündeki hakimiyetini ilan edip, ülkelere ister örtülü, ister doğrudan operasyon yapabiliyor. ABDnin operasyon yaptığı bölgelere baktığımızda bu bölgelerin zengin doğal kaynaklara sahip olduğunu ya da doğal kaynakların nakil yolları üzerinde bulunduğunu görürüz. Aynı zamanda buralar İslam coğrafyasıdır.
Afganistan işgal edildiğinde, bu uçsuz bucaksız çorak ve dağlık arazilerin hangi öneme sahip olduğunu anlamakta güçlük çekmiştim. Ancak bir iki yıl önce açıklanan bir araştırmanın sonucu; Afganistanın neden önemli olduğunu ortaya koydu. Çünkü Afganistan iki trilyon Dolar değerinde yer altı kaynaklarına sahipti. Şu tesadüfe bakınız ki ülkemiz de geleceğin madeni, dünyadaki en zengin bor yataklarına sahip. Türkiye son beş-altı yıldır bir Ortadoğu ülkesi görüntüsü veriyor. İstemeden de olsa bataklığın içine çekilmemiz, kirli oyunun parçası olmaya doğru itilmemiz bunun en güçlü göstergesidir.
Afganistandan, Kuzey Afrikaya kadar uzanan bu değerli ve kanlı bölgenin merkezinde Ortadoğu yer alır. Ortadoğu kadim medeniyetlerin ve üç semavi dinin ortaya çıktığı yerdir. Asırlardır süregelen anlaşmazlıklara; son elli yılda iyice önem kazanan enerji hammaddeleri; onların kontrolü, tedariki ve pazarlaması da eklenince işin içinden çıkılmaz hal aldı.
Siyasi, dini ve ticari güdülerin sarıp sarmaladığı ve adeta bir ateş topuna dönüştürdüğü; günlük patlama ve ölü sayılarının artık hesaba katılmadığı ellerin tetikten çekilmediği; ajanların cirit attığı bir kara parçası, Ortadoğu. Çaresizlik ile fırsatların, olağanüstü zenginlik ile akla hayale gelmeyecek yoksulluğun, ortak vatanıdır burası.
Şiddet sarmalının bu denli artarak, birbirini tetikleyerek çoğalması hiç hayra alamet görünmüyor. Unutmamalı ki, sadece Ortadoğuda değil, dünyada, evrende her şey etkileşim halindedir. Mutlaka sizin de dikkatinizi çekiyordur. Kinin, nefretin, kanın yaygınlaşması, sanki doğal felaketleri çoğaltıyor. Artan şiddet olayları, bombalar Kendini Okyanus ötesinde kasırga biçiminde gösteriyor, paralellik arz ediyor.
Bu yakada insan eliyle yapılan yıkımları, öte yakada doğal yıkımlar takip ediyor Demek ki, birilerinin mutsuzluğu üzerine diğerleri mutluluk bina edemiyor. Rüzgar eken, fırtına biçiyor.
Dünyadaki ufak bir değişim bile, zincirleme reaksiyonlar şeklinde, tahmin edilemeyecek boyutlardaki değişimlere neden olabiliyor. Dünyanın bir ucundaki kelebeğin kanat çırpması, dünyanın diğer ucunda fırtınaya yol açabiliyor.