Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Girişimci Gözüyle

“ Türkiye’nin geleceği bir yasaya takılıp kalmış” M. Çay Tarih boyu ‘sihirli’ bir kavramdır girişimcilik. Nice yaratıcı fikirler, yatırımlar, medeniyetin gelişimine katkı sunan yenilikler hep bir girişimcilik örneğidir. Girişimciler devletler tarafından desteklenir, önleri açılmaya çalışılır. Kamu imkanlarının sınırlılığı da girişimciliği teşvike zorlar.    Mersin’in Mut ilçesinden yola çıkan Mehmet Çay; girişimciliği sayesinde, az sayıda insana nasip olacak işlere imza attı. Fakir bir ailenin çocuğu olarak 1972 yılında dünyaya gelen Çay, ilkokulu köyde bitirir. Akranları gibi keçi çobanlığı yapmak istemez. Onun içinde kaynayan, kıpırdayan bir şeyler vardır. Hayalleri vardır her şeyden önce. Karar verir ‘şansını’ deneyecektir. Önce bir akrabasının yanına Manisa’ya gider. Orada dört yıl kalır. Medrese eğitimi alır. Fakat Manisa da ona küçük gelmeye başlamıştır.    1986 yılında dayısının yanına İstanbul’a yerleşti. İki yıl otomobil motor tamirciliği yaptı. Bekardı, daha fazla üstünü- başını kirletmek dayısına yük olmak istemedi. Meslek değiştirdi. Bu kez Etiler’de mobilya döşemeciliği öğrendi. Askerlik öncesi ve sonrası dört yılda işinde ustalaştı. Birçok ünlüyle çalıştığı yerde tanışma fırsatı elde etti.    1995’da Laleli’de bir tekstilci arkadaşının yanına sık sık uğramaya başladı. Bir süre sonra terzilikten gelme tekstilci dayısı ile onun ortaklığını sağladı. Piyasayı bildiği için onları cesaretlendirdi. Bütün organizasyonu ( makine temini vs…) o gerçekleştirdi. Dükkanın pazarlama işini üstlendi. Çok çalıştı, dükkanda yatıp- kalkıyordu. Küçük bir kırgınlık yaşadı ve ardından kendi işini kurmaya karar verdi. Hiç parası yoktu. Parası olan bir arkadaşıyla küçük bir mağaza açtı. ‘Koşan malları’ ürettirip, satıyordu. Bu arada 97 yılında evlendi. Bir sene sonra yanlış kararlar sonucu iflas etti.    Ortağı onu Yeni Şafak Gazetesi’ne aldırdı. Cağaloğlu’nda ofis tutarak, gazete dağıtımcılığı yaptı. Yay-Sat’a karşı dağıtım mücadelesi verdi. Yeni Şafak el değiştirince, eski işi tekstile tekrar döndü 1- 2 yıl yerinde saydı. Fakat bir tesadüf sonucu Fransa’dan sipariş aldı. Mağazalar zinciri olan bu firmaya yüklü miktarlarda mal yaptı. Kendini toparladı, paralar kazandı.    Ama Mehmet Çay’ın içinde küçüklüğünden bu yana, maden sevdası vardı. Köylerinde mermer çıkıyordu. 2004’te madenciliği araştırmaya koyuldu. Bilecik ocaklarında incelemelerde bulundu. Köyündeki mermerlerden numune aldı. Kalite, üretim, pazarlama konularını araştırdı. İyice emin olduktan sonra arama ruhsatı çıkarttı. Maden için 2.7km su, 7.0km elektrik, 6.0km yol düzenlemesi gerçekleştirdi. Elindeki para yetmeyince bir kar ortağı buldu. Tüm evrakları tamamladı 2008’de işletme ruhsatı alarak üretime başladı. Tüm analizler ve fizibilite raporlarına rağmen çıkan mermerler hatalıydı, yoğun çatlak vardı. Zarar ederek madeni kapattı.    Ancak yılmadı. İçinde madencilik aşkı sönmüyordu çünkü. Yine parasız kalmıştı. İyice hırslanmıştı. Bir maden mühendisinden yardım aldı. Kendisini bir maden ve jeoloji mühendisi kadar geliştirdi. Birçok yerde araştırma yaptı. 2010 yılında köyünde başka bir ocak tespit etti. O ocağın uygunluğuna kanaat getirdi. Arama işletme ruhsatları çıkarttı. Traktörünü dahi sattı, krediler aldı ocak için. Boş durmak ona göre değildi. Madencilikten arda kalan zamanında 800 ağaçlık zeytin ve 1150 ağaçlık ceviz bahçeleri yetiştirdi.    Şu an her şeyi tamam olmasına rağmen bu yeni mermer ocağı işi de 1939 yılından kalma ‘ Zeytin Yasasına’ takıldı. Şimdi bu yasanın esnetilip, yeniden düzenlenip meclisten çıkmasını bekliyor. 30 milyon dolarlık yıllık kapasiteye sahip ocağının, bürokrasi engelini aşması gerekiyor. Çay; ülkenin geleceğine güveniyor. Umutla ve heyecanla: “Girişimciliğin ana itici gücü inanmaktır. Peşinden cesaret, sosyal ilişkiler ve sermaye gelir. Krom dahil, bakır, altın ve mermer tespit edecek birikime sahibim. Daha el değmemiş, yüzlerce sahamız var. Diğer girişimcilerin bu konuya eğilmelerini öneriyorum. Türkiye maden ve enerji potansiyelinin % 1’ni bile işletemiyor. Daha yapılacak çok işimiz var” diyor.    Yüzlerce maden yatakları eski Zeytin Yasasına takılmış. Eğer ülkemiz bu engeli kaldırırsa ve girişimcinin önünü açarsa, şimdiki toplam yıllık ihracatın tamamı (144 milyar dolar) maden yatırımlarından elde edilebilir. Yeter ki inanılsın, engeller kaldırılsın! Yer altı ve yer üstü zenginliğimiz lobicilik faaliyetlerine heba edilmesin!    Ayrılırken elimi güçle sıkıyor ve gülerek şu sözü söylüyor: “Bu millet demir dağları eritir.”
Ekleme Tarihi: 26 Nisan 2017 - Çarşamba

Girişimci Gözüyle

“ Türkiye’nin geleceği bir yasaya takılıp kalmış” M. Çay

Tarih boyu ‘sihirli’ bir kavramdır girişimcilik. Nice yaratıcı fikirler, yatırımlar, medeniyetin gelişimine katkı sunan yenilikler hep bir girişimcilik örneğidir. Girişimciler devletler tarafından desteklenir, önleri açılmaya çalışılır. Kamu imkanlarının sınırlılığı da girişimciliği teşvike zorlar.

   Mersin’in Mut ilçesinden yola çıkan Mehmet Çay; girişimciliği sayesinde, az sayıda insana nasip olacak işlere imza attı. Fakir bir ailenin çocuğu olarak 1972 yılında dünyaya gelen Çay, ilkokulu köyde bitirir. Akranları gibi keçi çobanlığı yapmak istemez. Onun içinde kaynayan, kıpırdayan bir şeyler vardır. Hayalleri vardır her şeyden önce. Karar verir ‘şansını’ deneyecektir. Önce bir akrabasının yanına Manisa’ya gider. Orada dört yıl kalır. Medrese eğitimi alır. Fakat Manisa da ona küçük gelmeye başlamıştır.

   1986 yılında dayısının yanına İstanbul’a yerleşti. İki yıl otomobil motor tamirciliği yaptı. Bekardı, daha fazla üstünü- başını kirletmek dayısına yük olmak istemedi. Meslek değiştirdi. Bu kez Etiler’de mobilya döşemeciliği öğrendi. Askerlik öncesi ve sonrası dört yılda işinde ustalaştı. Birçok ünlüyle çalıştığı yerde tanışma fırsatı elde etti.

   1995’da Laleli’de bir tekstilci arkadaşının yanına sık sık uğramaya başladı. Bir süre sonra terzilikten gelme tekstilci dayısı ile onun ortaklığını sağladı. Piyasayı bildiği için onları cesaretlendirdi. Bütün organizasyonu ( makine temini vs…) o gerçekleştirdi. Dükkanın pazarlama işini üstlendi. Çok çalıştı, dükkanda yatıp- kalkıyordu. Küçük bir kırgınlık yaşadı ve ardından kendi işini kurmaya karar verdi. Hiç parası yoktu. Parası olan bir arkadaşıyla küçük bir mağaza açtı. ‘Koşan malları’ ürettirip, satıyordu. Bu arada 97 yılında evlendi. Bir sene sonra yanlış kararlar sonucu iflas etti.

   Ortağı onu Yeni Şafak Gazetesi’ne aldırdı. Cağaloğlu’nda ofis tutarak, gazete dağıtımcılığı yaptı. Yay-Sat’a karşı dağıtım mücadelesi verdi. Yeni Şafak el değiştirince, eski işi tekstile tekrar döndü 1- 2 yıl yerinde saydı. Fakat bir tesadüf sonucu Fransa’dan sipariş aldı. Mağazalar zinciri olan bu firmaya yüklü miktarlarda mal yaptı. Kendini toparladı, paralar kazandı.

   Ama Mehmet Çay’ın içinde küçüklüğünden bu yana, maden sevdası vardı. Köylerinde mermer çıkıyordu. 2004’te madenciliği araştırmaya koyuldu. Bilecik ocaklarında incelemelerde bulundu. Köyündeki mermerlerden numune aldı. Kalite, üretim, pazarlama konularını araştırdı. İyice emin olduktan sonra arama ruhsatı çıkarttı. Maden için 2.7km su, 7.0km elektrik, 6.0km yol düzenlemesi gerçekleştirdi. Elindeki para yetmeyince bir kar ortağı buldu. Tüm evrakları tamamladı 2008’de işletme ruhsatı alarak üretime başladı. Tüm analizler ve fizibilite raporlarına rağmen çıkan mermerler hatalıydı, yoğun çatlak vardı. Zarar ederek madeni kapattı.

   Ancak yılmadı. İçinde madencilik aşkı sönmüyordu çünkü. Yine parasız kalmıştı. İyice hırslanmıştı. Bir maden mühendisinden yardım aldı. Kendisini bir maden ve jeoloji mühendisi kadar geliştirdi. Birçok yerde araştırma yaptı. 2010 yılında köyünde başka bir ocak tespit etti. O ocağın uygunluğuna kanaat getirdi. Arama işletme ruhsatları çıkarttı. Traktörünü dahi sattı, krediler aldı ocak için. Boş durmak ona göre değildi. Madencilikten arda kalan zamanında 800 ağaçlık zeytin ve 1150 ağaçlık ceviz bahçeleri yetiştirdi.

   Şu an her şeyi tamam olmasına rağmen bu yeni mermer ocağı işi de 1939 yılından kalma ‘ Zeytin Yasasına’ takıldı. Şimdi bu yasanın esnetilip, yeniden düzenlenip meclisten çıkmasını bekliyor. 30 milyon dolarlık yıllık kapasiteye sahip ocağının, bürokrasi engelini aşması gerekiyor. Çay; ülkenin geleceğine güveniyor. Umutla ve heyecanla: “Girişimciliğin ana itici gücü inanmaktır. Peşinden cesaret, sosyal ilişkiler ve sermaye gelir. Krom dahil, bakır, altın ve mermer tespit edecek birikime sahibim. Daha el değmemiş, yüzlerce sahamız var. Diğer girişimcilerin bu konuya eğilmelerini öneriyorum. Türkiye maden ve enerji potansiyelinin % 1’ni bile işletemiyor. Daha yapılacak çok işimiz var” diyor.

   Yüzlerce maden yatakları eski Zeytin Yasasına takılmış. Eğer ülkemiz bu engeli kaldırırsa ve girişimcinin önünü açarsa, şimdiki toplam yıllık ihracatın tamamı (144 milyar dolar) maden yatırımlarından elde edilebilir. Yeter ki inanılsın, engeller kaldırılsın! Yer altı ve yer üstü zenginliğimiz lobicilik faaliyetlerine heba edilmesin!

   Ayrılırken elimi güçle sıkıyor ve gülerek şu sözü söylüyor: “Bu millet demir dağları eritir.”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.