Yüksek fikirler, yüksek dağlara benzer alışık olmayanları ürkütür
Dünyayı kurtaran adamı iyi biliriz ve hatta onun oğlunu da Fakat şimdi bir de dünyayı kurtaran tırtıl çıktı. Dünyayı kurtaran tırtıl ya da daha doğrusu dünyayı kurtaracak tırtıl. Bu bir film adı değil kamera şakası veya herhangi bir şaka da değil. Bu düpedüz bilimsel haberin başlığı. Hafta sonu okuduğum yazı, hayli dikkat çekiciydi. Öyle ya koskoca dünyanın geleceği, nasıl olur da küçücük tırtılların iştahına bağlı kalabilirdi.
Dünyayı filmlerde kurtarmak hem kolay hem de eğlenceli. Kötü adamlara, uzaylı yaratıklara, doğal felaketlere karşı verilen mücadelelerde genellikle insan soyu ve iyilik galip gelir. Salondan çıkarken vicdanımız da cebimiz de biraz rahatlamıştır. Bir sonraki filme kadar dünya kaderiyle baş başa kalacak, kirlenmeye devam edecektir Ancak çevre kirliliğinin şakası da filmi de yok! Gezegenimiz büyük hızla kirleniyor.
Kirlilik o denli arttı ki Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; her dokuz ölümden biri kirlenen çevreye bağlı hastalıklardan.
Öte yandan kötü gidişatı düzeltmek için yoğun uğraşlar veriliyor, ilginç çözümler aranıyor. Tırtılların market poşetlerini sindirebileceğini keşfeden bilim insanları, pet şişelerden kurtulmak için onlardan medet umuyor. Yılda sekiz milyon ton plastik okyanuslara karışıyor. Deniz canlı türleri yok oluyor. Uzmanlar, mavilikleri tüketen plastiklere karşı tırtılların kullanılabileceğini ortaya koydular. Her yıl dünyada bir trilyon plastik torba kullanılıyor ve bunlar doğada pek kolay çözülemediği için denizlere karışıyor. Şimdi bu tırtılların doymak bilmeyen iştahla plastikleri yiyip bitirmesi umuluyor. Daha çok geç kalınmadan kaslı adamlar yerine, hafife alınan, alay konusu olan, bok solucanları(!) görev başına!
-Yeni Fikirler Hep Dirençle Karşılaşır
Aşağıdaki rakamları çok gerçekçi bularak, köşeme taşımak, bugünkü yazıma eklemek istedim. Tırtıl fikri gibi yenilikler, icatlar bazı engelleri aşmak zorunda. Bir taraftan yeni fikirlere, beyinlere olan açlığımız, her fırsatta dile getirilir diğer taraftan aşılması gereken kapılar vardır önümüzde.
Yok saymak; bu kapıların başındadır. Öyle ki ne başarırsan başar. Umursamazlık ve görmezden gelme bıktırıcı etki yaratır. İşte bu yüzden yola çıkanların % 80i bu kapının eşiğine takılır ve vazgeçer
Alay etmek; hala vazgeçmemiş ve yeniliğinde ısrarcıysan alaya alınma faslı başlar. Dalga geçmek, mahalle baskısı icatçılardan % 15ini caydırır.
Savaş açılır; eğer yok sayılmayı, alay edilmeyi geçmişsen bu kez sana savaş açılır iyice bezdirilirsin. İşte bu safhada da % 3ü hezimete uğrar, havlu atar.
Yola çıkan yenilikçilerin, parlak bir fikri olanların ancak % 2i başarılı olup takdir görmekteymiş. Demek ki dünyayı kurtarmak öyle kolay olmuyormuş % 98 imiz havlu atıyormuşuz. Şu halde solucan- molucan demeden, yola ısrarla devam