Tarih değil, hatalar tekerrür eder
Bu günlerde hangi kitapçı tezgahına baksam o kitabı görüyorum. Bildiğim kadarıyla şu aralar çok satanlar arasında; Yuval Noah Hararinin Sapıens- Hayvanlardan Tanrılara- İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi adlı kitabı. Bu kitabı okumanızı tavsiye edeceğim ama okumadan evvel bildiğiniz tarih hakkındaki kabul görmüş doktrinleri unutmanız gerekecek. Yazarımız genç kuşak tarihçilerden 1976 doğumlu, Oxford Üniversitesinde tarih doktorası yapmış.
410 sayfalık kitapta, dört ana bölümde insanlığın kısa tarihi, kolay anlaşılır bir çeviri ile okuyucunun beğenisine sunulmuş. Şüpheci ve sorgulayıcı biçimde gayet yalın bir dille ele alınmış.
Yeryüzünü dolduran türümüz Homo Sapiens; yaklaşık 70 bin yıl önce tarih sahnesine çıktı. O dönemlerde dünya, en az altı farklı insan türüne ev sahipliği yapıyordu. Türümüz on binlerce yıl içerisinde, diğer insan türlerini tarih sahnesinden silerek, günümüze kadar ayakta kalmayı başardı. İnsan soyu, Doğu Afrikadan, Ortadoğuya, Avrupaya ve Asyaya en son olarak da Avusturalya ve Amerikaya doğru yayıldı.
Harari; bu eserini insanlığın tarihsel birikiminden ve aynı zamanda çeşitli kültürlerden edindiği kendi hayat deneyimlerinden damıtmış. Bir yönüyle, tarihin yeniden keşfedilmesi, toprağın altından ve yazılı kaynakların içinden çıkartılması ve önümüze konması Binlerce yıllık insan çabasının, diğer tüm canlı varlıklar ile doğayı, yönetim şekillerini, kültürleri, değiştirip, dönüştürmesini gün ışığına çıkartıyor. İnsan soyunun tarihsel birikimi, bir ayna gibi yüzümüze tutuluyor. Bunu yerleşik değerler ve öğretiler dışına çıkarak, insana eleştirel bir yaklaşım sergileyerek yapıyor. Bizi insanlığın öteki yüzüyle tanıştırıyor ve bizi adeta film karelerinin içinden, arasından geçirterek, yeni açılardan bakmamızı olanaklı kılıyor.
Aslında bu kitap bir sorgulamadır. Yazar kitabı ele alış biçimiyle vicdanımıza dokunuyor. Bilincimizi ateşliyor. Bizi kendimizi gözden geçirmeye çağırıyor. Tarih adına bildiğimiz yanlış saptamaları, ayağa kaldırıyor, eyleme geçiriyor. İnsanlık kültüründeki, hikayelerle, bulgularla anlatım yöntemi, derin felsefi analizlerle buluşuyor.
Homo Sapiens; diğer tüm rakiplerini yeryüzünden sildi. Yeni keşifler, icatlar yaptı. 12 bin yıl önce Tarım Devrimini gerçekleştirdi. Devletler, imparatorluklar kurdu. Yazıyı buldu. Bitkileri, hayvanları evcilleştirdi. Bundan 500 yıl önce Bilimsel Devrime imza attı. Ticareti geliştirdi, yeni ödeme sistemleri devreye soktu. Sanayinin çarklarını döndürdü. Üretim bandındaki hayat görece refah sağladı ama gel gör ki; Sapiens bunlarla yetinmedi hep daha fazlasını istedi. Doğayı katletti. Hayatın anlamını ise bit türlü yakalayamadı.
Yazıyı kitaptaki şu etkileyici son söz ile kapatmak istiyorum: Homa Sapiens, 70 bin yıl önce Afrikanın bir köşesinde kendi işiyle meşgul önemsiz bir hayvandı. İlerleyen bin yıllarda kendisini gezegenin efendisi ve ekosistemin baş belasına çevirecek dönüşümü gerçekleştirdi. Bugün ise bir tanrı haline gelmenin, sadece ebedi gençliğin değil, yaratmak ve yok etmek gibi ilahi becerileri de ele geçirmenin arifesinde