Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Ölü Ozanlar Derneği

“ Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakamazlar”      Yazı başlığının ölü sözcüğü dışında, bugünkü konumuzla alakası yoktur. 2019 yaklaşırken siyaset kazanı iyice ısınıyor. İhtimal dahilindedir ki seçimler öne alınabilir. Bu arada siyasi manevralar çoğalıyor. İşte Meral Akşener liderliğindeki yeni parti oluşumunu da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Sosyal medya şimdiden alevlendi anketler, yorumlar ardı ardına…    Siyasette 24 saat bile çok uzun bir zaman dilimidir. Kaldı ki bir- iki yıl gibi süreçler, öngörülerde bulunmayı çok mümkün kılmaz. Ancak ana hatlar üzerinde görüşler ortaya atılabilir. İşte benim de naçizane yapmaya çalıştığım budur. Her şeyden evvel kabul etmek gerekir ki Türkiye olağanüstü bir süreçten geçiyor. Savaş, terör, kuşatılmışlık ve belirsizlik önemli meşgul eden sorunlardan.    Türkiye birçok cephede birden mücadele ediyor. Bir Nato ülkesi olmasına rağmen, Nato’da istenmeyen evlat ilan edilmiş durumda. Soğuksavaş döneminin sadık ve edilgen müttefiki Türkiye, ödüllendirilmek şöyle dursun, türlü tavizler koparılmak istenen bir ülke konumuna itilmek isteniyor. ABD, başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri, komşular, Suriye savaşı, Pkk, Deaş, Feto… Koro halinde ülkemizin üzerine gelmekteler. Burada detaylara girmek gereksiz. Malum olanları herkes takip ediyor…    Hal böyle olunca, Türkiye’nin hızlı hareket etmesi, vakit kaybetmemesi, güçlü durması gerekir. Ayrıca güvenlik dışında, bir o kadar daha önemli olan ekonomik meselelerin halledilmesi, dengede götürülmesi gerekiyor. Yatırımların devam etmesi, ekonomik büyümenin aksamaması, olası finansal krizlerin önlenmesi lazım. Tüm bunlar ancak güçlü iktidarlarla yapılabilir. Hatta geniş katılımlı konsensüslerle, siyasi ittifaklarla götürmek lazım işleri.    İşte Akp, Mhp işbirliğini bu minvalde değerlendirmek gerekir. Kabul edelim ki Mhp desteğinden yoksun etkin mücadele verilemez. Devlet Bahçeli bana göre devlet adamlığı sorumluluğu alarak, ülkenin içinde bulunduğu zor şartlarda omuz vermiştir. Ağırlıkla referandum döneminden bu yana, tüm süreçler bu şekilde yönetilmektedir. Güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemi bizim gibi tehlikeli coğrafyada bulunan ülkelere uygun bir sistemdir. Hızlı kararlar alan, güçlü hükümetler ile ancak zorlu virajlar geçilir. Zaten Türk halkı bunu görmüş ve yeni sisteme onay vermiştir. Şimdi tabii uyum yasaları ve seçim kanununda değişiklikler beklenmelidir. Eski alışkanlıklarımızı ve önceki seçimlerle ilgili bildiklerimizi unutmamız lazım. Gelinen noktada yüzde 50 artı 1 anahtar formüldür. Öyle bir siyasi çizgi takip edeceksiniz ki geçerli oyların yüzde 51’ni almanız gerekecek. Bu orandaki oyları almak hiç de sanıldığı kadar kolay değildir. Güçlü mutabakat gerekir. Yukarıda saydığımız engeller ve daha çokları, Mhp desteğiyle daha kolay aşılabilmektedir. İşte bunu önlemeye yönelik Mhp içi bir muhalefet girişimi başlatıldı. Amaç, Akp hükümetini Mhp desteğinden yoksun bırakmaktı. Muhaliflerin ataklarını Mhp yönetimi hükümet desteğiyle aştı. Kongreleri yaptırtmadı.    Akşener önderliğindeki hareket, Akp karşıtı bir harekettir ve şu anki içte ve dışta uygulanan politikaların terkine yöneliktir. 15 Temmuz da biliyorsunuz bunu istiyordu. Batı’da bunu istiyor… Referandumda alınan kıl payı sonuç, yeni oluşumu daha da cesaretlendirdi. Şimdiden Akşener hareketinin, iktidara yürüdüğü falan dillendiriliyor. Hesapsız algı operasyonları yapılıyor… Fakat bırakın iktidara yürümeyi ya da iktidar olmayı, Akşener yüzde 2-3 oy oranına çoktan razıdır. Oluşan siyasi hareket bana göre, eski Türkiye’nin alışkanlıklarını, edilgenliklerini, vaat ediyor. Ancak Türk halkı bunu görüyor. Defalarca denenmiş ve ülkemizi sürekli krizlere ve iflaslara sürüklemiş kadrolar ve onların mandacı zihniyeti gereken ilgiyi görmeyecektir.    2019 için, hayır cephesinin aldığı yüzde 49 oy; oldukça cesaret verici ve iştah açıcıdır. Akşener hareketi ölü doğmuştur fakat ne kadar ölü ve denenmiş dinazor hareketi olursa olsun gerekli olan ( referandum sonucuna göre) yüzde 2-3 oranında ( akp ve mhp’den) oy çalmayı da başaracak güçtedir. Bu oranlar da ‘hayır cephesinin’ kazanmasına yetecektir. Zaten koro halindeki tüm çaba ve beklenti de bu yüzdendir.
Ekleme Tarihi: 20 Eylül 2017 - Çarşamba

Ölü Ozanlar Derneği

“ Başkalarının yolunda yürüyenler, ayak izi bırakamazlar”

 

   Yazı başlığının ölü sözcüğü dışında, bugünkü konumuzla alakası yoktur. 2019 yaklaşırken siyaset kazanı iyice ısınıyor. İhtimal dahilindedir ki seçimler öne alınabilir. Bu arada siyasi manevralar çoğalıyor. İşte Meral Akşener liderliğindeki yeni parti oluşumunu da bu açıdan değerlendirmek gerekir. Sosyal medya şimdiden alevlendi anketler, yorumlar ardı ardına…

   Siyasette 24 saat bile çok uzun bir zaman dilimidir. Kaldı ki bir- iki yıl gibi süreçler, öngörülerde bulunmayı çok mümkün kılmaz. Ancak ana hatlar üzerinde görüşler ortaya atılabilir. İşte benim de naçizane yapmaya çalıştığım budur. Her şeyden evvel kabul etmek gerekir ki Türkiye olağanüstü bir süreçten geçiyor. Savaş, terör, kuşatılmışlık ve belirsizlik önemli meşgul eden sorunlardan.

   Türkiye birçok cephede birden mücadele ediyor. Bir Nato ülkesi olmasına rağmen, Nato’da istenmeyen evlat ilan edilmiş durumda. Soğuksavaş döneminin sadık ve edilgen müttefiki Türkiye, ödüllendirilmek şöyle dursun, türlü tavizler koparılmak istenen bir ülke konumuna itilmek isteniyor. ABD, başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri, komşular, Suriye savaşı, Pkk, Deaş, Feto… Koro halinde ülkemizin üzerine gelmekteler. Burada detaylara girmek gereksiz. Malum olanları herkes takip ediyor…

   Hal böyle olunca, Türkiye’nin hızlı hareket etmesi, vakit kaybetmemesi, güçlü durması gerekir. Ayrıca güvenlik dışında, bir o kadar daha önemli olan ekonomik meselelerin halledilmesi, dengede götürülmesi gerekiyor. Yatırımların devam etmesi, ekonomik büyümenin aksamaması, olası finansal krizlerin önlenmesi lazım. Tüm bunlar ancak güçlü iktidarlarla yapılabilir. Hatta geniş katılımlı konsensüslerle, siyasi ittifaklarla götürmek lazım işleri.

   İşte Akp, Mhp işbirliğini bu minvalde değerlendirmek gerekir. Kabul edelim ki Mhp desteğinden yoksun etkin mücadele verilemez. Devlet Bahçeli bana göre devlet adamlığı sorumluluğu alarak, ülkenin içinde bulunduğu zor şartlarda omuz vermiştir. Ağırlıkla referandum döneminden bu yana, tüm süreçler bu şekilde yönetilmektedir. Güçlendirilmiş cumhurbaşkanlığı sistemi bizim gibi tehlikeli coğrafyada bulunan ülkelere uygun bir sistemdir. Hızlı kararlar alan, güçlü hükümetler ile ancak zorlu virajlar geçilir.

Zaten Türk halkı bunu görmüş ve yeni sisteme onay vermiştir. Şimdi tabii uyum yasaları ve seçim kanununda değişiklikler beklenmelidir. Eski alışkanlıklarımızı ve önceki seçimlerle ilgili bildiklerimizi unutmamız lazım. Gelinen noktada yüzde 50 artı 1 anahtar formüldür. Öyle bir siyasi çizgi takip edeceksiniz ki geçerli oyların yüzde 51’ni almanız gerekecek. Bu orandaki oyları almak hiç de sanıldığı kadar kolay değildir. Güçlü mutabakat gerekir.

Yukarıda saydığımız engeller ve daha çokları, Mhp desteğiyle daha kolay aşılabilmektedir. İşte bunu önlemeye yönelik Mhp içi bir muhalefet girişimi başlatıldı. Amaç, Akp hükümetini Mhp desteğinden yoksun bırakmaktı. Muhaliflerin ataklarını Mhp yönetimi hükümet desteğiyle aştı. Kongreleri yaptırtmadı.

   Akşener önderliğindeki hareket, Akp karşıtı bir harekettir ve şu anki içte ve dışta uygulanan politikaların terkine yöneliktir. 15 Temmuz da biliyorsunuz bunu istiyordu. Batı’da bunu istiyor… Referandumda alınan kıl payı sonuç, yeni oluşumu daha da cesaretlendirdi. Şimdiden Akşener hareketinin, iktidara yürüdüğü falan dillendiriliyor. Hesapsız algı operasyonları yapılıyor… Fakat bırakın iktidara yürümeyi ya da iktidar olmayı, Akşener yüzde 2-3 oy oranına çoktan razıdır. Oluşan siyasi hareket bana göre, eski Türkiye’nin alışkanlıklarını, edilgenliklerini, vaat ediyor. Ancak Türk halkı bunu görüyor. Defalarca denenmiş ve ülkemizi sürekli krizlere ve iflaslara sürüklemiş kadrolar ve onların mandacı zihniyeti gereken ilgiyi görmeyecektir.

   2019 için, hayır cephesinin aldığı yüzde 49 oy; oldukça cesaret verici ve iştah açıcıdır. Akşener hareketi ölü doğmuştur fakat ne kadar ölü ve denenmiş dinazor hareketi olursa olsun gerekli olan ( referandum sonucuna göre) yüzde 2-3 oranında ( akp ve mhp’den) oy çalmayı da başaracak güçtedir. Bu oranlar da ‘hayır cephesinin’ kazanmasına yetecektir. Zaten koro halindeki tüm çaba ve beklenti de bu yüzdendir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.