Şiir şairinin parmak izidir.
Başım şiirle değil fakat şairlerle fena halde dertte (!). Sizlere anlatmam ve tanıtmam gereken o kadar çok şair arkadaşım var ki Türkiyede her dört kişiden beşinin şair olduğu söylenir. Bu elbette bir yazım hatası değil. Vurgulamak istenen, ülkemizde şiir yazarlığının çok yaygınlığıdır. Ancak başka nasıl olabilir ki? İnsanlar duygu ve düşüncelerini, acılarını, hasretlerini, sevdalarını başkalarına duyurmak isterler. Bu da ancak ya şiir yoluyla ya da düz yazı yolu ile aktarılır.
Eskiden bu tarafa kültürümüzde yazılı anlatımın yaygın olmadığı daha çok sözlü anlatımın şiir vasıtasıyla öne çıktığı, benimsendiği görülür. Şiir en eski anlatım biçimidir. Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan bu edebi anlatım biçimi, Türk halkı tarafından yoğunlukla kullanılır.
Mete Yıldız da bu enstrümanı seçenlerdendir. O tam bir şiir sevdalısıdır. Adeta şiirle yatar, şiirle kalkar. Onun şiirle yakın bağı, ortaya birçok eserin çıkmasına ve nihayetinde kitaplaşmasına vesile olmuştur. İlk kitabı Şiir Zamanı nı 2005 yayımladı. Antolojilerde, dergilerde, gazetelerde eserleriyle yer aldı.
Bugünlerde Şiir Yıldızı adlı ikinci kitabıyla okurlarının karşısına yeniden çıktı. Yıldız, aynı zamanda Çarşı Öğretmenevi müdavimidir. Mersin edebiyat dünyasından birçok dostla ve tabii Mete Yıldız ile de hemen her gün ona orada rastlaşmak mümkündür. Yeni kitabını imzalatarak alıyorum kendisinden. Maalesef yerel yazarlarımızın kitapları bir takım yoksunluklardan dolayı pek istenildiği gibi çıkmaz. Ama Mete Yıldızın kitabı estetik bakımdan ilk bakışta dikkat çekiyor. Şiir Yıldızı alışılagelmiş kalıpların dışına çıkabilmiş bazı sihirli dokunuşlarla okunmayı kolay kılmayı başarabilmiş bir kitap. O yüzden yayınevi ekibini ve elbette estetik duygusu yüksek olan Mete beyi tebrik etmek gerekiyor.
Mete Yıldız; Mersin Endüstri Meslek Lisesini bitirdi. 2009 yılında Şişecamdan emekli oldu. Arslanköy doğumlu şair, ta küçük yaşlardan itibaren edebiyat ve şiire yatkınlığı ile çevresinde dikkat çekti. Fakat onun yazmaya yoğunlaşması kırklı yaşlarından sonra başladı. Emeklilik döneminde ise bu yeteneğine daha çok zaman ayırabildi.
Arslanköy, aydın, eğitimli ve cumhuriyetçi insanlarıyla bilinir. Hemen her alanda şöhreti Mersin dışına taşmış onca insanıyla tanınır. Yıldız, yazma özelliğini babasından almıştır. Ülkenin çeşitli yerlerinde etkinlik ve yarışmalara katılmış, beğeni görmüştür.
Bir yazarımızın onu şöyle tanımlaması boşuna değildir: Mete, Torosların engin yüksekliğini rüzgarının terkine yükleyerek, şiirlerine dil, gönüllere zenginliği mısralarının gücünde yükleyerek, dingin anlamı geniş düşüncelerinin ışığında, sözcüklerin gizemiyle aydınlığa yol açmaktadır.
Kitabında iki yüze yakın şiirine yer verilmiş. Okumaya, incelemeye başladığınızda karşınızda, köklerine, doğduğu topraklara, milli ve insani değerlere çok önem veren yüce gönüllü bir adam çıkıyor karşımıza.
Yazımızı kitabın, beğendiğim ilk şiiri ile sonlandırmak istiyorum:
Issız bir dağda yalnız bir çoban
Uzak bir köyde yaşlı bir bahçıvan
Veya tarlada çift süren çiftçiyim
Belki öğretmen, bir ırgat fabrika işçisiyim,
Ya da Mehmetçik, polis belki bekçiyim
Ama neresinden bakarsanız bakın
Ben bir emekçiyim.
Şiirle ve sevgiyle kalınız