Ne kadar ekmek o kadar köfte
24 Haziranda sandığa gidiyoruz. Sandık dendiğinde, kim seçilir kim kaybeder tartışması kadar; vatandaşa neler vaat edildiği de önemlidir. Hatta verilen sözler, seçim sonuçlarından da önemlidir kimileri için. Ak Parti tarihinde ilk defa seçim ekonomisi uyguluyor. Bu, seçimlerin çok kritik hale geldiğinin bir göstergesidir.
İmar afları hemen hemen seçimlerle birlikte anılan konuların başında gelir. Sayın hükümetimiz şaşırtmadı bizleri. Başbakan Yıldırım açıkladı, düzenleme on gün içinde çıkacak. İlaveten emekliye ikramiye, yaşlılık aylığına zam, öğrenci affı, vergi, prim alacaklarına ve trafik cezalarına yapılandırma geliyor. Yeni düzenlemelerin bütçeye 24 milyar lira maliyeti olacak. Buna karşılık imar affından 48 milyar lira gelir bekleniyor.
Denk bütçeler; doğrudan vergilerden değil de aflardan, satışlardan, özelleştirmelerden elde edilen gelirlerle sağlanıyor. Doğrudan kaynağında vergi almak, o biraz zor iş, onu biz daha tam layıkıyla beceremiyoruz. Merak ediyorum geçen ve geçecek olan bu yasalardan sonra daha satacak, af edecek, bedel ödetecek neyimiz kalacak?
Ama şimdi seçim atmosferi. Bugünler vatandaşı memnun bırakacak oy getirecek düzenlemeler zamanı. Ne demişler parayı veren düdüğü çalar. İmar affı ile birlikte, akaryakıt ÖTVsinde indirim ve bedelli askerlik çıkartmak düşünülenler arasında. Ne yalan söyleyeyim, etrafımda bedelliyi büyük heyecanla bekleyenler çok. Ancak başbakanın ve savunma bakanının müspet yaklaştığı bedelliye, parti sözcüsü Ünal; Böyle bir uygulama gündemimizde yok açıklaması yaptıysa da ok yaydan bir kere çıkmıştır ve konu bugün değilse de seçimler ardından mutlaka gündeme alınacaktır. Çünkü kısmen de olsa profesyonel askerliğe geçilmiştir. 3 milyon tecilli ve 500 bin yoklama kaçağı müjdeli bir haber bekliyor
Sahi, konu nereden açıldı nerelere geldi. Efendim bugünkü konumuz bedelli askerlik. Vatana millete hayırlı, uğurlu olsun; parayı verenden Allah razı olsun! Eskiden sadece bir Mehmetçiğimiz vardı. Sonraları bedelli ile birlikte Mehmet Ağalarımız da türedi
Yurtdışında bulunmam sebebiyle, ben de bir Mehmet Ağayım. 1990 yılında; Burdur 58. Er Eğitim Tugayında, 56 gün askerlik yaptım. Daha doğrusu 56 gün orada tutuldum. Çünkü askerlik başka bir şey, bizim Burdurda yaptığımız başka. Askerlikten; başka şeyler anlıyorum ben. Yeni yasayla birlikte artık kışlaya uğramak da gerekmiyor. Hoş, biz oradaydık da ne oldu? 10 bin kişilik Tugayda çıkan karavananın tamamına yakını çöpe gidiyordu. Çünkü Mehmet Ağalar dışarıdan yiyorlardı. Çok düşündüm, onca insan niçin boş boş oturtulur diye. Acaba diyorum, ağaç da mı dikemezdik?
O zamanlar iki ay olan bedelli askerliği 56 gün de tamamladık. Her ay için iki gün izne sayıldığından 56 gün, sonrası teskere Ve bunun için ödenen on bin Alman Markı para.
Aslında, ayırmak gerekir. Bedelli askerlik yurtdışında yaşayanlar için gerekli olabilir. Zaten esas çıkış amacı da o. Yurtdışında yaşayanların kurulu düzenlerini bozmamak adına düşünülmüş bir uygulama.
Çünkü başta Almanya olmak üzere; diğer yabancı ülkeler, altı ay ve üzeri ülkelerini terk edenleri, geri almıyorlar. Oturma ve çalışma izinlerinde problemler çıkıyor. Hal böyle olunca bir yasa gerekiyordu ve bedellilik böyle doğmuştu.
Sonraları birçok işimizde olduğu gibi, bu da sulandırıldı. Hak etmeyenler dahi, kendilerini yurtdışında çalışıyor veya okuyor gibi göstererek bedelliden yararlandılar.
Bedelli askerlik için Burdur şehri seçilmişti. Burdur bunun için uygun bir yerdi. Bir tek büyük caddesi ile köhne, fakir bir yerdi Burdur. Burdurun bana göre en önemli özelliği Antalyaya 90 km uzaklıkta olmasıdır. Zaten Mehmet Ağalar her fırsatta kendilerini Antalyaya atarlardı. Bedellilerle birlikte Burdur canlandı. Ama sonradan, 21 günlük temel eğitim de kaldırıldı. Belirlenen miktarı ödeyen kışlaya hiç uğramıyor. Böylece Burdur yılda yirmi bin bedellinin harcamasından mahrum kaldı. Tabii bu durum Burdura ağır bir darbe vurdu. Maliye Bakanlığı; Burdur için yeni bir teşvik sistemi üzerinde çalışıyordu. Yıllardır süre gelen bir gelirden mahrum kalan Burdurun, kayıplarının telafi edilmesi gerekiyordu. Umarım yararlı ve yerinde olmuştur.