Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Adayın Kralı Burada

“ Bir siyasetçi gelecek seçimi; bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür.”        “Haydi kalkıyor, haydi kalkıyor. Adaylığa bir iki, adaylığa bir iki. Çabuk olun canlarım, çabuk tren kalmak üzere. Beyler yetişen kazanıyor acele edin!”  Bir adaylık telaşıdır sürüp gidiyor… Böylesi ancak dört beş yılda bir gelir. Fırsat bu fırsat. Aday olmak o kadar da önemli değil; maksat millet boy pos görsün. Analar ne yiğitler doğuruyor bakın, bakın!    Bu aralar reklamcı olmak lazım. Nasıl olsa müşteri hazır, sırada bekliyor. Reklam panoları her yerde, gazeteler, tv, radyo yayınları, el ilanları her yerde. Caddeler, sokaklar, apartman girişleri, elektrik direkleri, çöp kutuları hangi yöne baksanız, sizi öpmeye, kucaklamaya namzet; kerliferli iyi giyinimli adamlar görüyorsunuz. Adamlar diyorum çünkü aday adaylarımızın tamamına yakınını erkekler oluşturuyor. Bu aynı zamanda arızalı demokrasi anlayışının bir tezahürü değil midir? Nüfusun yarısını oluşturan kadınları ‘seçilmiş yerlerde’ pek göremiyoruz. Gerçi ‘atanmışlar’ arasında da kadınlarımız fazla temsil edilmiyorlar ya.    Aday adayı enflasyonu bana mini bir anket yapmam gerektiğini anımsattı. Aday adaylarının bolluğu size neyi anlatıyor?  a) Demokrasimizin geldiği yerin gücünü. b) Emekliliğin hiç de boşa geçirilecek bir zaman dilimi olmadığını. c) Hali vakti yerinde olan insanların çokluğunu. d) “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözünün doğruluğunu. e) Koltuğu bırakmanın sağlığa zararlı olduğunu. f) ……………………………………………………… Son şıkkı sizlerin tercihi için boş bırakıyorum. Yapılanlara baktıkça; etrafımızda oluşan görüntü ve çevre kirliliğini anlamakta zorluk çekiyorum. Nedense bunu bir demokrasi yarışı veya mücadelesi olmaktan çok bir yer kapma yarışı olarak algılıyorum. Sokaktaki vatandaşların da benzer duygular içerisinde olduklarını biliyorum. Elbette içlerinde bu işi, hizmet aşkıyla yapanlar, yaptıkları işe ( adaylık yarışına ) yakışanlar, samimi ve inandırıcı görüntü verenler var. Ancak kimileri de var ki; inanın bana adeta “ben sahteyim ben samimi değilim” der gibi duruyorlar.    İşte Allah bizleri, öylelerinin seçilme ihtimalinden korusun! Yine bol dedikodulu, bol tantanalı bir süreci yaşıyoruz. Aday adayları arz-ı endam ediyorlar. Onlar kendilerini ‘yüksek rakımlı’ yerlerde hayal ederlerken… Etrafındakiler ve yandaşları da onları hararetle ‘parlatmaya’ devam ediyorlar: “Benim adayım aslandır, benim adayım kaplandır; benim adayım seninkini, yüz metre engelli koşuda, açık ara farkla geçer; benim adayım senin adayını her ortamda döver…” Şimdi efendim bol adaylı fakat az olaylı, yarışlar temenni ediyorum.      
Ekleme Tarihi: 09 Mayıs 2018 - Çarşamba

Adayın Kralı Burada

“ Bir siyasetçi gelecek seçimi; bir devlet adamı gelecek kuşağı düşünür.”

 

 

   “Haydi kalkıyor, haydi kalkıyor. Adaylığa bir iki, adaylığa bir iki. Çabuk olun canlarım, çabuk tren kalmak üzere. Beyler yetişen kazanıyor acele edin!”  Bir adaylık telaşıdır sürüp gidiyor… Böylesi ancak dört beş yılda bir gelir. Fırsat bu fırsat. Aday olmak o kadar da önemli değil; maksat millet boy pos görsün. Analar ne yiğitler doğuruyor bakın, bakın!

   Bu aralar reklamcı olmak lazım. Nasıl olsa müşteri hazır, sırada bekliyor. Reklam panoları her yerde, gazeteler, tv, radyo yayınları, el ilanları her yerde. Caddeler, sokaklar, apartman girişleri, elektrik direkleri, çöp kutuları hangi yöne baksanız, sizi öpmeye, kucaklamaya namzet; kerliferli iyi giyinimli adamlar görüyorsunuz. Adamlar diyorum çünkü aday adaylarımızın tamamına yakınını erkekler oluşturuyor. Bu aynı zamanda arızalı demokrasi anlayışının bir tezahürü değil midir? Nüfusun yarısını oluşturan kadınları ‘seçilmiş yerlerde’ pek göremiyoruz. Gerçi ‘atanmışlar’ arasında da kadınlarımız fazla temsil edilmiyorlar ya.

   Aday adayı enflasyonu bana mini bir anket yapmam gerektiğini anımsattı. Aday adaylarının bolluğu size neyi anlatıyor?

 a) Demokrasimizin geldiği yerin gücünü.

b) Emekliliğin hiç de boşa geçirilecek bir zaman dilimi olmadığını.

c) Hali vakti yerinde olan insanların çokluğunu.

d) “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” sözünün doğruluğunu.

e) Koltuğu bırakmanın sağlığa zararlı olduğunu.

f) ……………………………………………………… Son şıkkı sizlerin tercihi için boş bırakıyorum.

Yapılanlara baktıkça; etrafımızda oluşan görüntü ve çevre kirliliğini anlamakta zorluk çekiyorum. Nedense bunu bir demokrasi yarışı veya mücadelesi olmaktan çok bir yer kapma yarışı olarak algılıyorum. Sokaktaki vatandaşların da benzer duygular içerisinde olduklarını biliyorum. Elbette içlerinde bu işi, hizmet aşkıyla yapanlar, yaptıkları işe ( adaylık yarışına ) yakışanlar, samimi ve inandırıcı görüntü verenler var. Ancak kimileri de var ki; inanın bana adeta “ben sahteyim ben samimi değilim” der gibi duruyorlar.

   İşte Allah bizleri, öylelerinin seçilme ihtimalinden korusun! Yine bol dedikodulu, bol tantanalı bir süreci yaşıyoruz. Aday adayları arz-ı endam ediyorlar. Onlar kendilerini ‘yüksek rakımlı’ yerlerde hayal ederlerken… Etrafındakiler ve yandaşları da onları hararetle ‘parlatmaya’ devam ediyorlar: “Benim adayım aslandır, benim adayım kaplandır; benim adayım seninkini, yüz metre engelli koşuda, açık ara farkla geçer; benim adayım senin adayını her ortamda döver…”

Şimdi efendim bol adaylı fakat az olaylı, yarışlar temenni ediyorum.    

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.