Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Seçmenin Mühendisliği

“ Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti; bütün halkın güvenliği için tehlikedir.”      Toplum mühendisliği çok yaygın ve bilinen bir kavram. Görünen veya görünmeyen erk sahiplerinin, topluma bir ‘ayar çekme’ çabasıdır kabaca toplum mühendisliği. İktidar sahipleri topluma bir ‘yön verme’ yetisine sahipse ya da bunu hak gibi görüyorlarsa; pekala seçmen de en azından sandıkta, kuyumcu hassaslığında iş çıkartabilir ve biz bunu ‘seçmenin mühendisliği’ olarak adlandırabiliriz. Türk seçmenin ‘mühendislik’ yapabilecek olgunluğa eriştiğini daha önceki sandık sonuçları ortaya koymaktadır. Seçmen sandıkta öyle bir eğilim gösterir ki bu tüm hesapları altüst edebilir. Öyle ya hep ‘yukarıdakiler’ mi mühendislik yapacak? Aşağılarda halk tabanında da müthiş işlere imza atılabilir. Daha şimdiden sandık ortaya konmadan millet duyarlılığını gösterdi. Altı cumhurbaşkanı adayından üçünü imzaları ile ‘kantara’ taşıdı. Üç cumhurbaşkanı adayının kısa sürede ilçe seçim kurulları üzerinden gereken sayıların çok üstünde imza almaları, seçmen duyarlılığının bir göstergesidir.    Anayasa ve yasalardaki son değişiklikler, 24 Haziran’da yapılacak çifte seçimi, çok denklemli oylamaya dönüştürüyor. Önümüzdeki seçimler Türk siyasi tarihinde bir milat olma özelliğini taşıyor. Bu seçimde seçmen sadece sadığa gidip oy kullanmayacak. Başkanlık sistemine geçişin de startını verecek. Bugüne kadar bildiğimiz sağ-sol kutuplaşmasının ötesinde, başka parametrelerin devrede olduğu, ilklerin yaşandığı bir seçim yapılacak.    Zamanlaması şoklayan, erkenin de erkeni seçim kararı önce, yerel seçimlerin yapılacağını düşünen ve yerelde bir yerlere aday olan siyasetçileri şaşırttı. Birçok siyasetçi yerel seçimler için sahneye çıkmaya, tanıtım büroları açmaya başlamıştı ki genel seçimler öne geçti. Kimi siyasetçi ters köşeye yattı.    Siyaset; toplumun hemen her alanını ilgilendirdiğinden, insanları duyarlı ve ilgili hale sokuyor. Fakat burada çoğu zaman kişisel çıkarlar ile ülke çıkarları örtüşmeyebilir. Siyasetçinin bir vaadi kişisel yarar sağlar ama bu ülke menfaatine ters düşebilir. İşte böyle durumlarda seçmenin ne kadar ilkeli davrandığı çıkar ortaya. Demem o ki “kim ne veriyorsa ben beş fazlasını veriyorum” sezonu açılmıştır.    İlklerin seçimleri dedik bu çok yerinde bir ifade. Seçim takviminin sıkışıklığı sadece siyasetçileri değil; herkesi hayrete düşürdü. Önce hangi partinin seçime katılıp katılamayacağı tartışması, İyi Parti örneğinde 15 milletvekili transferine yol açtı. Sonra cumhurbaşkanlığı adayları, milletvekili adayları, ittifaklar, çatı aday bilmecesi derken…Fırtınalı günler geçirdik. Fakat fırtına henüz dinmiş değil; bu gidişle seçim sonrası bile sürecek güçte.    Dokuz parti meclis seçimlerine katılıyor. Bunlardan üçü Cumhur İttifakı içinde (Ak Parti- MHP- BBP) dört tanesi (CHP- İyi Parti- DP-SP) Millet İttifakı içinde yer alıyor. İttifaklar dışında ise HDP ve Vatan Partisi kalıyor. Başkanlık sisteminde yüzde 10 barajı gerçekten yüksek. İşte bunu dolanmak için sıfır baraj stratejisi ile ittifaklar oluştu. İttifaka giren parti ittifakın toplam oyunu almış gibi addedilecek. Ancak ittifak dışında kalan iki partinin baraj sorunu kalacak.    Beğenelim ya da beğenmeyelim; seçimlerin kilit partisi HDP olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimimde güçlü oy alacak HDP adayı; seçimlerin ikinci tura sarkmasını sağlayabilir. Yine TBMM seçimlerinde HDP barajı geçtiğinde, bu en çok Ak Partiyi vuracak ve Cumhur İttifakının meclisteki çoğunluğu büyük ihtimalle alması önlenecek. Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gelmesindeki en büyük gerekçe; güçlü ve hızlı kararlar alabilen iktidarlar çıkartmaktı. Bu durumda cumhurbaşkanlığı (yürütme) ve parlamento (yasama) farklı ittifakların eline geçerse; kucağımızda nur topu gibi bir istikrarsızlık bulacağız.    Şimdi seçmen eline kağıdı-kalemi ve hatta hesap makinasını alsın! Ve ‘kuyumcu işi hassas mühendisliğe’ soyunsun! Yoksa işler yine sarpa saracak canım Türkiye’mde.
Ekleme Tarihi: 16 Mayıs 2018 - Çarşamba

Seçmenin Mühendisliği

“ Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti; bütün halkın güvenliği için tehlikedir.”

 

   Toplum mühendisliği çok yaygın ve bilinen bir kavram. Görünen veya görünmeyen erk sahiplerinin, topluma bir ‘ayar çekme’ çabasıdır kabaca toplum mühendisliği. İktidar sahipleri topluma bir ‘yön verme’ yetisine sahipse ya da bunu hak gibi görüyorlarsa; pekala seçmen de en azından sandıkta, kuyumcu hassaslığında iş çıkartabilir ve biz bunu ‘seçmenin mühendisliği’ olarak adlandırabiliriz. Türk seçmenin ‘mühendislik’ yapabilecek olgunluğa eriştiğini daha önceki sandık sonuçları ortaya koymaktadır.

Seçmen sandıkta öyle bir eğilim gösterir ki bu tüm hesapları altüst edebilir. Öyle ya hep ‘yukarıdakiler’ mi mühendislik yapacak? Aşağılarda halk tabanında da müthiş işlere imza atılabilir. Daha şimdiden sandık ortaya konmadan millet duyarlılığını gösterdi. Altı cumhurbaşkanı adayından üçünü imzaları ile ‘kantara’ taşıdı. Üç cumhurbaşkanı adayının kısa sürede ilçe seçim kurulları üzerinden gereken sayıların çok üstünde imza almaları, seçmen duyarlılığının bir göstergesidir.

   Anayasa ve yasalardaki son değişiklikler, 24 Haziran’da yapılacak çifte seçimi, çok denklemli oylamaya dönüştürüyor. Önümüzdeki seçimler Türk siyasi tarihinde bir milat olma özelliğini taşıyor. Bu seçimde seçmen sadece sadığa gidip oy kullanmayacak. Başkanlık sistemine geçişin de startını verecek. Bugüne kadar bildiğimiz sağ-sol kutuplaşmasının ötesinde, başka parametrelerin devrede olduğu, ilklerin yaşandığı bir seçim yapılacak.

   Zamanlaması şoklayan, erkenin de erkeni seçim kararı önce, yerel seçimlerin yapılacağını düşünen ve yerelde bir yerlere aday olan siyasetçileri şaşırttı. Birçok siyasetçi yerel seçimler için sahneye çıkmaya, tanıtım büroları açmaya başlamıştı ki genel seçimler öne geçti. Kimi siyasetçi ters köşeye yattı.

   Siyaset; toplumun hemen her alanını ilgilendirdiğinden, insanları duyarlı ve ilgili hale sokuyor. Fakat burada çoğu zaman kişisel çıkarlar ile ülke çıkarları örtüşmeyebilir. Siyasetçinin bir vaadi kişisel yarar sağlar ama bu ülke menfaatine ters düşebilir. İşte böyle durumlarda seçmenin ne kadar ilkeli davrandığı çıkar ortaya. Demem o ki “kim ne veriyorsa ben beş fazlasını veriyorum” sezonu açılmıştır.

   İlklerin seçimleri dedik bu çok yerinde bir ifade. Seçim takviminin sıkışıklığı sadece siyasetçileri değil; herkesi hayrete düşürdü. Önce hangi partinin seçime katılıp katılamayacağı tartışması, İyi Parti örneğinde 15 milletvekili transferine yol açtı. Sonra cumhurbaşkanlığı adayları, milletvekili adayları, ittifaklar, çatı aday bilmecesi derken…Fırtınalı günler geçirdik. Fakat fırtına henüz dinmiş değil; bu gidişle seçim sonrası bile sürecek güçte.

   Dokuz parti meclis seçimlerine katılıyor. Bunlardan üçü Cumhur İttifakı içinde (Ak Parti- MHP- BBP) dört tanesi (CHP- İyi Parti- DP-SP) Millet İttifakı içinde yer alıyor. İttifaklar dışında ise HDP ve Vatan Partisi kalıyor. Başkanlık sisteminde yüzde 10 barajı gerçekten yüksek. İşte bunu dolanmak için sıfır baraj stratejisi ile ittifaklar oluştu. İttifaka giren parti ittifakın toplam oyunu almış gibi addedilecek. Ancak ittifak dışında kalan iki partinin baraj sorunu kalacak.

   Beğenelim ya da beğenmeyelim; seçimlerin kilit partisi HDP olacak. Cumhurbaşkanlığı seçimimde güçlü oy alacak HDP adayı; seçimlerin ikinci tura sarkmasını sağlayabilir. Yine TBMM seçimlerinde HDP barajı geçtiğinde, bu en çok Ak Partiyi vuracak ve Cumhur İttifakının meclisteki çoğunluğu büyük ihtimalle alması önlenecek. Biliyorsunuz cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin gelmesindeki en büyük gerekçe; güçlü ve hızlı kararlar alabilen iktidarlar çıkartmaktı. Bu durumda cumhurbaşkanlığı (yürütme) ve parlamento (yasama) farklı ittifakların eline geçerse; kucağımızda nur topu gibi bir istikrarsızlık bulacağız.

   Şimdi seçmen eline kağıdı-kalemi ve hatta hesap makinasını alsın! Ve ‘kuyumcu işi hassas mühendisliğe’ soyunsun! Yoksa işler yine sarpa saracak canım Türkiye’mde.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.