Bugünün işleri; dünün metotları ile yapılmaz.
Sağ, sağlıklı olan için zaman çabuk geçermiş. Yerel seçimlerde dört yılı geride bıraktık. Eğer öne alınmazsa ki sanmıyorum; Mart 2019 yeniden sandık başına gideceğiz. Çamlıbeldeki günlerimizi daha dün gibi hatırlıyorum. Heyecan içinde, Macit Özcandan nasıl kurtulacağımızın planlarını yapıyorduk. Gerçekten de üç dönem başkan kalan Özcan, Mersine çok şeyler kaybettirdi. Eğer o kendi döneminde altyapı çalışmalarına (örneğin Bat-Çıklar) gereken önemi verseydi, Mersin bu oranda trafik sıkışıklığı yaşamayacaktı. Özcan dönemi 80 model bir belediyeydi ve envanteri dahi yoktu. Birçok insan işe gelmeden maaş alıyordu.
Kocamazın seçilişi Mersinin hayrına olmuştur. Başkan Kocamaz Mersine gelmeden önce Tarsusta kendini ispatlamıştı. Öyle ki adını bilmeyenler dahi onu Tarsusu Tarsus Yapan Adam diye tanıyordu. Böylece Kocamaz; başta CHPliler olmak üzere her kesimden oy alarak başkan seçildi. Hakkını teslim etmek gerekirse MHPnin oyları bu kadar yüksek değildi. Ama Özcandan kurtulma pahasına oylar Kocamaza aktı. 24 Haziran itibarıyla MHPnin dördüncü sırada bulunduğu göz önüne alınırsa, ne demek istediğim daha iyi anlaşılır.
Kocamaz iş başı yaptığında türlü sıkıntılarla karşılaştı. Bütünşehir yasası ilk onun seçildiği dönem uygulamaya konuldu. Büyükşehir sınırları bir anda il sınırlarına dayandı. Mersin ilinin genişliği ve ulaşım bakımından zorluğu başlı başına bir sıkıntıydı. Yeni yasanın ilk kez yürürlüğe girecek olması ve personelin eğitimsizliği, uyumsuzluğu da ayrı bir sorundu. Ekibini kurmakta zorlandı. Çünkü elindeki insan kaynağı yetersizdi ve yeni dönemin getireceği tempoya ve iş yüküne uygun değildi. İş bilmeyen ekibiyle uğraşmaktan, kendi işlerine zaman ayırmaya sıra gelmiyordu.
Fakat bu yeni dönemin artıları da vardı. Bir kere devasa bir bütçeye ve öncekine nazaran etkin yetkilere sahip olunuyordu. Kocamaz a bazı eleştiriler yöneltilebilir ancak onun çalışkanlığına ve disiplinine söylenecek laf yoktur. Belediyeyi meyhaneden yönetenlerden sonra, yeni başkanın temposu ve iş tutuş metotları, yatmaya alışmış personeli ve belediyeyle iş yapan avantacıları rahatsız etti.
Belediye birçok alanda yenilendi. Altyapısı güçlendirildi, personel eğitimden geçti, yeni insanlar işe alındı. Her alanda önceleri görmeye alışık olmadığımız icraatlara yer verildi. Burada sayılamayacak kadar işlere imza atıldı. İlçeler hizmet gördü. En önemlisi de trafikte ve toplu taşımada yapılanlardı. Belediye yeniden yapılandırılarak çağdaş, hızlı, etkin bir görünüme kavuştu. Vatandaş artık orada bir muhatap bulabildi.
Yukarıda yazdıklarım gözlemlerime dayalı samimi görüşlerimdir. Belediye ile su aboneliği dışında hiçbir ilişkim yoktur. Elbette belediyenin eleştirdiğim tarafları da var. İş yapan hata da yapar. Seçimlerden sonra, seçim kampanyasına gönülden destek verenlerle diyaloğa girilmemesi büyük eksiklikti. Hep bir iletişim problemi yaşandı nedense. Genelde olduğu üzere burada da başkanın etrafı hemen kuşatıldı.
Yazımın başlığına dönecek olursak bu dönemde, evet çok beton döküldü. Şehirlerde yaşanan sel felaketlerinden ders alınmalıdır. Betona sarılmak; belediyelerin sık kullandığı çevreyi bozan bir metottur. Beton dökmek işin kolaycılığıdır. Adnan Menderes sahil bandındaki uygulama, bana göre betonlaşmaktan başka bir şey değildir. Suyu emen, estetik materyallar belki pahalı, tatbiki zor ve zaman almaktadır. Sahilde ve şehrin diğer bölgelerinde beton artmış toprak ve yeşil azalmıştır. Yazın sıcağını çeken beton insanın yüzüne sıcaklık üflüyor. Kışınsa bu yağlı beton yağışla kayganlaşacak, kazalara sebep olacaktır. Park içindeki genişleyen beton yol; şimdiden bisikletlerin, motosikletlerin yarış alanına döndü. Yürüyüş yollarının, taşıtlardan kesinlikle arındırılması gerekir.
Yerel seçimler yaklaştıkça, belediye yazılarına ağırlık vereceğim