“ Sanatla uğraşan insanın içinde kötülüğe yer yoktur.” M. Öztemir
Bugüne değin sanatın bu enteresan yönüne hiç tanıklık etmemiştim. Sanatın sınır tanımazlığının doğrulandığı anlardan biriydi benim için. Ressam, şair, fotoğrafçı Mustafa Öztemir ile Geçit Sanat Galerisi’nde buluştuk. Söyleşimizi canlı müzik eşliğinde gerçekleştirdik. Geçit Sanat’ta bir süredir canlı müzik yapılmakta. Mustafa bey kendine resimler, kitaplar, müzik ile şiir ile örülü bir hayat kurmuş. Bu sanat kozası onun gerçek dünyası olmuş.
1964 doğumlu Mustafa Öztemir; öğrenimini Tarsus’ta tamamladı. 1983 yılında Mersin’e yerleşti. Dış ticaret sektöründe müdür olarak çalıştı ve emekli oldu. İlkokul çağından bu yana sanata meyilliydi. Eğitimin önemi hep söylene gelir… Küçük yaşlarda iyi bir öğretmene denk gelmek, çocuğun büyük şansıdır. Kariyerlerinde başarıyı yakalamış birçok insanın hayatı, mesleğini layıkıyla yapan eğitimcilerle kesişmiştir.
Öztemir; ortaokuldaki resim ve edebiyat öğretmenlerini çok severdi. Onlara olan hayranlığı onu zaten istekli olduğu resim ve şiire yöneltti. Çizdiği resimleri okul müdürü beğenir panoya koyardı. Edebiyat öğretmeni de onu şiir yarışmalarına katılmaya teşvik ederdi. Lise ortamında içindeki sanat potansiyeli iyice açığa çıktı.
Şiir mi resim mi sorusuna; “Benim sanat felsefemde, yaptığım her resmin bir şiiri vardır” diyerek cevap veriyor. O resmini yaparken, resmiyle ilgili şiir de ortaya çıkar yavaş yavaş ve bu istisnasız her resimde böyledir. Sattığı resimleri, yazdığı şiirle teslim eder sanatseverlere… İşte onun bu sıra dışı özelliği, giriş cümlesinde bahsettiğim farklı ve ilginç bir sanatçı yeteneğidir.
Resim ve şiir at başı gider onun sanat yaşamında. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur. Resimde de şiirde de herhangi bir akıma bağlı değildir. Güncel yaşama dair resimler yapar. Özellikle zanaatkarların işlerini resmetmeyi sever. Bunu el işçiliğinin giderek yok olmasına bağlar. Sanki resimleriyle bu ‘yok oluşu’ kendince ölümsüzleştirmeye çalışır.
Bir de çektiği fotoğrafları aktarır tabloya. Mustafa Öztemir; hafta sonlarını doğa yürüyüşleri ile değerlendirir. Mersin Doğa Gezginleri Derneği (MERDOĞ) üyesidir. Doğa yürüyüşleri fotoğrafçılığını tetikledi. Çektiği fotoğrafları, resme dökmeye başladı. ‘Çektiği fotoğrafları resmeden şair’ tanımlaması hemen takıldı dilime ve başlığı böyle atmayı ikimizde uygun bulduk.
On bir kişisel resim sergisi açtı. Öztemir; Mersin’de sanata ve sanatçıya gereken değerin verilmediğini düşünüyor. Şehrimizdeki sanatçıların başka diyarlara göç ettiklerini söylüyor.
Öztemir; Meşyad yönetim kurulu üyesidir. Dernek binasının hemen yanı başında resim atölyesi bulunur. Öğrencilerine resim kursu verir. O, aynı zamanda belediyeden kiraladığı Geçit Sanat Galerisi’nin (Tulumba Durağı Alt Geçidi) işletmecisi. Alt geçitte sanat galerisi Türkiye’de bir ilktir. İnsanlar alt geçitleri kullanmaktan kaçınırlar. Çünkü oralar çoğunlukla bakımsızdır ve güvenlikli değildir. Mustafa bey; “ Burada bulunma nedenimiz ticari amaçlı değil. Zaten ekonomik durum nedeniyle pek ilgi görmüyoruz. Geçidi kullanan insanlara yoldaş oluyoruz. Onlar da buradan güvenle geçiyorlar. Pahalı sergi salonlarına inat, ekonomik bir sergi alanı oluşturduk. Sanatseverlere daha kolay ulaşmayı amaçladık, ressamlarımıza yer veriyoruz.”
Şiirleri sosyal medyada, çeşitli dergi ve gazetelerde çıkıyor. Hazırladığı şiir kitabını, yüksek maliyetler nedeniyle yayımlamadı. O, şiiri hayatının bir parçası olarak görüyor. “ Çevremdeki her güzel şeye not düşmek isterim. O bakımdan bizlerin doğadan insana, birçok sevgilimiz vardır. Sanat eseri ısmarlamayla yaratılmaz, bu ancak kendiliğinden içten gelen duygu olmalıdır.”
Mersin’deki sanat etkinliklerini takip etmeye çalışan Öztemir; yerel yöneticilerden sanatçılara daha fazla ilgi göstermelerini bekliyor…