Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Mersin Demek Tarım Demektir

“ Tarımda yeni bir Kurtuluş Savaşı’na ihtiyaç var”    Bazı okurlarım beni daha fazla Mersin yazısı yazmam konusunda uyarıyorlar. Haftada bir yazıyorum. Gündem o kadar yoğun ki tabii hepsine yetişmek mümkün değil. Araya bir de portre yazıları girince, her konuya zamanında yer ayırmak güçleşiyor.   ‘Üretmezsek Tükeniriz’ sloganı altında, Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği Konferansı Mersin’de yapıldı. Çok sayıda kurum ve kuruluşun destek verdiği konferansta konuşmacılar tarımda millileşmeye ve kooperatifleşmenin önemine dikkat çekti.    Bir zamanlar Kürşat Tüzmen’in Mersin için ortaya attığı bir 5T formülü vardı. Tarım, turizm, teknoloji, taşımacılık ve ticaret olarak sıralanan Mersin kurtuluş reçetesinden, geriye ne kaldı acaba? Mersin dendiğinde tarım sözcüğü hemen başı çeker ki, 5T formülünün başında da tarım gelmekteydi. Mersin yıllar boyu bir kimlik aradı. Kentin kurtarıcı sektörü saptanmaya çalışıldı. Tarım hiçbir zaman önemini yitirmedi. Fakat son yıllarda tarım sektörü hızla kan kaybetti.  İthalat, üreticinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandı durdu… Buna bir de olumsuz hava koşullarını, selleri, hortumları eklediğinizde, son yıllardaki fiyat artışlarında tarım ürünleri sürekli belirleyiciydi…     Ancak yüksek fiyatlardan üretici pek yararlanamadı. Tarlada, bahçede çürüyen adeta sürünen kilo başına 50krş- 1liraya alınan ürünler, market raflarında 5-10 lira aralığında satıldığında, bundan kimse memnun kalmadı. Şimdi ülke genelinde tarımdaki bu olumsuz gidişatı tersine döndürecek arayışlara girişiliyor…     Mersin ili 1.585.300 hektarlık yüzölçümü ile Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yüzde 2’sini oluşturuyor. Mersin’de tarım ürünleri dendiğinde akla ilk olarak narenciye gelir. Öyle ki Mersin, Türkiye yaş meyve üretiminin yüzde 13.4’ünü karşılar. Muz, limon, çilek üretiminde ise Türkiye birincisidir. Mersin, Türkiye muz üretiminin yüzde 72’sine sahiptir. Özellikle Anamur yöresi muz üreticiliği, bölge insanının büyük gelir kaynağıdır. Anamur muzu her bakımdan ithal muza göre üstündür ve tüketici tarafından da özellikle tercih edilir. Mersin, Türkiye limon üretiminin yüzde 70’ini karşılar. Limon üretiminde de Erdemli ilçesi başı çekmektedir. Üçüncü Türkiye birinciliği ise yüzde 40 ile çilektedir. Bu alanda Silifke  Türkiye’nin en erken çilek hasadını gerçekleştirmektedir.     Biber, mandarin, portakal, üzüm, salatalık, domates, karpuz üretiminde de söz sahibidir Mersin. Açık tarla üretiminin yanı sıra,  seracılık da yaygın biçimde başarıyla yapılır. Ancak tarıma dayalı endüstrinin bulunmayışı, üreticileri pek memnun bırakmamaktadır. Çabuk bozulabilen yaş sebze- meyvenin pazarlara kolay ulaştırılması bakımından da Çukurova Havalimanı inşaatının tamamlanması büyük önem taşımaktadır.     İşlenen tüm ürünlerde olduğu gibi, işlenmiş sebze meyvenin katma değeri yüksek olmaktadır. Fındık ihracatı örneğinde katma değerli ürün yaratmak, çarpıcı biçimde önümüze çıkmaktadır. Türkiye fındığını işlemeden sattığında kilo başı ihracat rakamı 2.5 dolardır.  Fakat aynı fındığı çikolata olarak sattığınızda 8 dolar gibi üçe katlanan bir rakama ulaşıyorsunuz.     Konu açılmışken gazeteci dostumuz Fatih Alkar’ın Mersin limonatası girişimini ve bu konudaki yıllar süren çabasına selam durmak lazım. Mersin, ürününü dalında çürütmekle de ünlüdür. Adeta dalları kırarcasına biten meyveler, ne yazık ki yeterince değerlendirilememektedir. Meyveyi şişeleyip meyve suyu olarak pazarladığınızda, birim fiyatını üçe dörde katlıyorsunuz. Hem çürümesinin, bozulmasının önüne geçiyorsunuz. Mersin tarımının nasıl kurtulacağı konusunda onlarca çözüm formülü sıralansa da ‘teknoloji destekli, ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme modeline’ geçmenin önerildiği bir aşamaya artık geç de olsa gelinmiş olduğunu gözlemlemekteyiz.     Yakın coğrafyamızda 2 milyar kişi yaşıyor ve bunlar yılda 500 milyar dolarlık gıda ihracatı yapıyor. Türkiye’nin akıllı bir tarım politikası ile tüm coğrafyayı doyurabilecek kapasitesi vardır.  İşte bu noktada Mersin, limanı, serbest bölgesi, üretimi ve yeni havaalanıyla hedeflenen politikaların uygulanmasında, lokomotif görevi üstlenecek deneyime ve altyapıya sahiptir.    
Ekleme Tarihi: 13 Kasım 2019 - Çarşamba

Mersin Demek Tarım Demektir

“ Tarımda yeni bir Kurtuluş Savaşı’na ihtiyaç var”

 

 Bazı okurlarım beni daha fazla Mersin yazısı yazmam konusunda uyarıyorlar. Haftada bir yazıyorum. Gündem o kadar yoğun ki tabii hepsine yetişmek mümkün değil. Araya bir de portre yazıları girince, her konuya zamanında yer ayırmak güçleşiyor.

  ‘Üretmezsek Tükeniriz’ sloganı altında, Türkiye Tarım Politikaları ve Geleceği Konferansı Mersin’de yapıldı. Çok sayıda kurum ve kuruluşun destek verdiği konferansta konuşmacılar tarımda millileşmeye ve kooperatifleşmenin önemine dikkat çekti.

 

 Bir zamanlar Kürşat Tüzmen’in Mersin için ortaya attığı bir 5T formülü vardı. Tarım, turizm, teknoloji, taşımacılık ve ticaret olarak sıralanan Mersin kurtuluş reçetesinden, geriye ne kaldı acaba? Mersin dendiğinde tarım sözcüğü hemen başı çeker ki, 5T formülünün başında da tarım gelmekteydi. Mersin yıllar boyu bir kimlik aradı. Kentin kurtarıcı sektörü saptanmaya çalışıldı. Tarım hiçbir zaman önemini yitirmedi. Fakat son yıllarda tarım sektörü hızla kan kaybetti.  İthalat, üreticinin üzerinde Demokles’in kılıcı gibi sallandı durdu… Buna bir de olumsuz hava koşullarını, selleri, hortumları eklediğinizde, son yıllardaki fiyat artışlarında tarım ürünleri sürekli belirleyiciydi…

 

  Ancak yüksek fiyatlardan üretici pek yararlanamadı. Tarlada, bahçede çürüyen adeta sürünen kilo başına 50krş- 1liraya alınan ürünler, market raflarında 5-10 lira aralığında satıldığında, bundan kimse memnun kalmadı. Şimdi ülke genelinde tarımdaki bu olumsuz gidişatı tersine döndürecek arayışlara girişiliyor…

 

  Mersin ili 1.585.300 hektarlık yüzölçümü ile Türkiye’nin toplam yüzölçümünün yüzde 2’sini oluşturuyor. Mersin’de tarım ürünleri dendiğinde akla ilk olarak narenciye gelir. Öyle ki Mersin, Türkiye yaş meyve üretiminin yüzde 13.4’ünü karşılar. Muz, limon, çilek üretiminde ise Türkiye birincisidir. Mersin, Türkiye muz üretiminin yüzde 72’sine sahiptir. Özellikle Anamur yöresi muz üreticiliği, bölge insanının büyük gelir kaynağıdır. Anamur muzu her bakımdan ithal muza göre üstündür ve tüketici tarafından da özellikle tercih edilir. Mersin, Türkiye limon üretiminin yüzde 70’ini karşılar. Limon üretiminde de Erdemli ilçesi başı çekmektedir. Üçüncü Türkiye birinciliği ise yüzde 40 ile çilektedir. Bu alanda Silifke  Türkiye’nin en erken çilek hasadını gerçekleştirmektedir.

 

  Biber, mandarin, portakal, üzüm, salatalık, domates, karpuz üretiminde de söz sahibidir Mersin. Açık tarla üretiminin yanı sıra,  seracılık da yaygın biçimde başarıyla yapılır. Ancak tarıma dayalı endüstrinin bulunmayışı, üreticileri pek memnun bırakmamaktadır. Çabuk bozulabilen yaş sebze- meyvenin pazarlara kolay ulaştırılması bakımından da Çukurova Havalimanı inşaatının tamamlanması büyük önem taşımaktadır.

 

  İşlenen tüm ürünlerde olduğu gibi, işlenmiş sebze meyvenin katma değeri yüksek olmaktadır. Fındık ihracatı örneğinde katma değerli ürün yaratmak, çarpıcı biçimde önümüze çıkmaktadır. Türkiye fındığını işlemeden sattığında kilo başı ihracat rakamı 2.5 dolardır.  Fakat aynı fındığı çikolata olarak sattığınızda 8 dolar gibi üçe katlanan bir rakama ulaşıyorsunuz.

 

  Konu açılmışken gazeteci dostumuz Fatih Alkar’ın Mersin limonatası girişimini ve bu konudaki yıllar süren çabasına selam durmak lazım. Mersin, ürününü dalında çürütmekle de ünlüdür. Adeta dalları kırarcasına biten meyveler, ne yazık ki yeterince değerlendirilememektedir. Meyveyi şişeleyip meyve suyu olarak pazarladığınızda, birim fiyatını üçe dörde katlıyorsunuz. Hem çürümesinin, bozulmasının önüne geçiyorsunuz. Mersin tarımının nasıl kurtulacağı konusunda onlarca çözüm formülü sıralansa da ‘teknoloji destekli, ürettiğini satma modelinden, satacağını üretme modeline’ geçmenin önerildiği bir aşamaya artık geç de olsa gelinmiş olduğunu gözlemlemekteyiz.

 

  Yakın coğrafyamızda 2 milyar kişi yaşıyor ve bunlar yılda 500 milyar dolarlık gıda ihracatı yapıyor. Türkiye’nin akıllı bir tarım politikası ile tüm coğrafyayı doyurabilecek kapasitesi vardır.  İşte bu noktada Mersin, limanı, serbest bölgesi, üretimi ve yeni havaalanıyla hedeflenen politikaların uygulanmasında, lokomotif görevi üstlenecek deneyime ve altyapıya sahiptir.    

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.