“ Vicdanım kadar iyilik, kalbim kadar sevgi biriktiriyorum “ C. Çağırtekin
Yazar Cemil Çağırtekin’in ‘İnsanlık Felsefesinin Aşk Denklemi’ adlı kitabı elime geçtiğinde çabucak okumak istedim. İnsanın maddi ve manevi yapısını konu edinen kitap, oldukça iddialı bir başlık taşıyordu. Ayrıca bu başlık itiraf etmeliyim ki benim gibi felsefe aşığı biri için oldukça kışkırtıcıydı. İmzalı kitabı alırken Cemil beyin; “ Hiç acele etmeden oku! İçindeki bilgilere elli yılımı verdim” demesiyle ilgim bir kat daha arttı.
Felsefe insanın bilme isteğinden doğmuştur. İnsanoğlu çoğu zaman korkularından, gelecek kaygısından kimi zamanda sırf bilme isteğinden ya da meraktan anlamaya çalışmış bilmek, öğrenmek için çaba göstermiştir. Çağırtekin için de benzer duygular söz konusudur. İlk gençlik yıllarından itibaren kafasında beliren sorulara cevap bulmak adına, yılmadan usanmadan okumuş, araştırmış, düşünmüş…
“ Ben kimim, neden varım, niçin buradayım, varlık nedir, yaşamın amacı ne?...” Türünden soruları sordu kendine. Cevaplar aradı…Tabii bu soruları sadece Cemil Çağırtekin sormadı. Farklı zamanlarda, farklı coğrafyalarda, farklı insanlar bu sorulara birbirinden farklı cevaplar ürettiler. Ama Çağırtekin kendine başka bir yöntem belirledi. O, Kuran’ı rehber edindi. Kutsal kitaplardan, ulu zatlardan esinlendi. O, ne bir ilahiyatçı ne bir sosyolog, ne biyolog ya da ne bir tarihçi, o kendi deyimiyle iyi bir gözlemci ve araştırmacı. Yazar Çağırtekin kitabında, insana sadece bir yönüyle değil, bütün yönleriyle bakmış. Sorulara akla dayanarak tutarlı cevaplar bulmaya çalışmış.
Bugünkü yazımızın konusu sadece ‘İnsanlık Felsefesinin Aşk Denklemi’ kitabı değil. Çağırtekin söz konusu olduğunda elbette, öncelikle yazarlığıyla yola çıkmak gerek. Onun bu alanda ortaya koyduğu diğer yapıtları da göz önünde bulundurmak gerek. Yazarın sürekli değişen iç dünyasının dışa vuran yansımaları, ne ölçüde onu tanımamıza imkan verir ki? Hele böylesine araştırma, gözlemleme yeteneğine sahip bir insandan bahsediliyorsa…
MEŞYAD üyesi Cemil Çağırtekin, 1949 Adana-Ceyhan’da doğdu. 1972 Ankara Öğretmen Okulunu bitirdi. Fakat o öğretmenlik mesleğini sadece altı ay yaptı. Uzun seneler bankacılık sektörünün çeşitli kademelerinde çalışarak 1997 yılında emekli oldu. Emeklilik sonrası ticaret hayatına atıldı. Adana’nın en büyük soğuk hava deposunu kurdu. 2012’de işyerini kapatarak daha çok yazmaya ve araştırmaya yöneldi.
Adanalı gazeteci dostu onu şöyle tanımlamış: “Cemil bey sessiz bir yanardağ ve için için akan coşkun bir pınardır. Bu pınarın suyu sevgi, iyilik ve insanlık adına arayıştan oluşmuştur”.
Eserlerini 70’li yıllardan itibaren usul usul kaleme alan yazarımız, ilk kitabı ‘ İnanmak Sevmek ve Yaşamak’ı 2000 yılında çıkardı. Kitap, köydeki kalkınmayı konu alan içinde aşk ve siyasete de yer veren bir romandır. Felsefe kitabının yanı sıra ‘Yıldızlardan Seni Seçtim’ ve ‘Mutluluk Güneşi’ adlı iki romanı 2018 yılında yayımladı.
Cemil Çağırtekin’in yayımlanmamış üç romanı daha bulunmaktadır. Ayrıca kitaplaşmayı bekleyen yüze yakın şiiri vardır.
Çağırtekin, Yıldızlardan Seni Seçtim adlı romanını şöyle tanıtır; “ Aklını kullananlar devamlı iyi davranırlar, iyilik yaparlar. İyilik ise cennetin kapısını açan anahtardır.” Mutluluk Güneşi romanını da; “ Kötülük, çirkinliğin sembolüdür. Her daim kaybetmeye mahkumdur. Dürüstlük, sevginin sembolüdür. Sevgi sahipleri asla kaybetmezler. Aşk, sevginin çocuğudur ama çılgındır. Sevgiyse masumdur” sözleriyle tanıtmaktadır.
Rahat yazma ortamı, zengin bir sosyal çevre arayan Çağırtekin, sakin ve huzurlu bulduğu Mersin’e on yıl önce yerleşti. Yazılarına ve araştırmalarına ara vermeksizin devam eden yazar, fırsat buldukça seyahatlara çıkıyor. Dama oynamaya da zaman ayıran Cemil bey, damanın zeka geliştirdiğine ve düşünmeye sevk ettiğini söylüyor.
Felsefe kitabının arka kapağındaki şu ibretlik sözüyle yazımıza son noktayı koyuyoruz. “ Tanrı insanları sever, korur. Lakin insanların çoğu Tanrı’yı değil dünya hayatını severler. Bu nedenle dünya bataklığından kurtulamazlar.”