Harun Arslan
Köşe Yazarı
Harun Arslan
 

Mersin’in Değeri “Hakan Ali Toker”; 7. Yılında Toros Dağlarıyla…

Hakan Ali Toker ismi ile ilk karşılaşmam bundan yaklaşık 7 yıl öncesine dayanır. Mersin Kültür Festivali’nde, Mersin’in yaşayan en önemli değerleri seçilecekti.   *        *        * Çukurova’nın çocukları; bereketli topraklardan besleniyorlar, Akdeniz’in ve Torosların fantastik kudretinden esinleniyorlar, harikulade eserler ortaya koyuyorlardı. Sözcüklerle, renklerle ve notalarla yakın olanlar, sayısız başarıyı bir ömre sığdıranlar hepimizin gönlünde başköşede oturuyordu.   O gün fikir birliği ile seçtiğimiz değerlerin içerisinde Hakan Ali Toker’de vardı. Onu Haldun Dormen, Ahmet Yeşil, İpek Ongun, Yavuz Donat, Celal Soycan, Osman Şahin, Musa Eroğlu gibi Mersin’in yaşayan değerleri ile birlikte seçmiştik. Organizasyon Komitesinde olduğum Mersin Kültür Festivali’nde Hakan Ali Toker “Yaşayan Değerlerimiz” ödülünü almıştı. Ödül alanların içinde yer aldığı biyografi içerikli kitapçığı da ben hazırlamıştım. Sözünü ettiğim kitapçıkta Hakan Ali Toker ile ilgili şunlar yazılıydı:   “Mersin, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme tarihinde sanatsal ve kültürel açıdan damgası olan bir öncü kenttir ve modern Türkiye’nin ekonomik kuruluşuna çok büyük katkıları bile bu olgunun gerisindedir. Sosyo-ekonomik ve kültürel alt yapısı, kentli bir yurttaş topluluğu halinde gelişen hemşerilerin arasında, geçmişten bugüne özellikle müzik alanında  bilinçli bir dinleyici kitlesinin doğmasına yol açmıştır. Çağdaş müzik alanında besteci, icracı ve yorumcu ustalar yetiştiren Mersin, farklı kurum ve kuruluşlarda yetiştiren özellikle genç kuşak müzisyenlerle bu geleneği sürdürmektedir. Hakan Ali Toker, uluslararası düzeyde akademik eğitimini tamamladıktan sonra, dünyanın hemen her yöresindeki başarılı icrasıyla haklı bir ün edinmiştir. Orta Doğu, Orta Asya ve Güney Amerika kültürlerini tanıtıcı konserler verdi; pek çok yaratıcı ve öncü projede yer aldı, deneysel çalışmalara imza attı. Amerikan okulları başta olmak üzere yurt dışı çalışmalarıyla Türk Müziği’nin tanınmasına büyük katkılar sağladı. 2011’de Türkiye’de ilk kez, Türk makamlarına göre akortlanmış piyanoyla konser verdi. Batı’da yüz yıldır unutulmuş bir geleneği canlandırarak, klasik müzikte doğaçlama yapan dünyadaki sayılı piyanistler arasındadır. Düzenlemeleri dışında, Klasik batı müziği, caz ve Türk Müziği formlarında 100’ün üzerinde  beste yapmıştır.”  (Mersin Kültür Festivali Kitapçığı Ağustos 2013)   *       *        *   6 yıl sonra güzel bir rastlantı ile kendisini şahsen tanıma fırsatım oldu; Hakan Ali Toker ile bir “AKOB Ev Konserleri” etkinliğinde karşılaştım.   O etkinlikle ilgili yazımın da bir bölümü şöyleydi: “AKOB (Akdeniz Opera ve Bale Kulübü) genelde Avrupa’da başladığı bilinen, oysa  bizim Klâsik Türk Müziği çok daha eski ve köklü bir tarihi olan bir geleneği başlatmıştı.                         Yıllar önce kendisi ile ilgili edindiğimiz bilgilere yenileri eklenmişti. 28 ülkede konserler vermiş, 17 albüm çıkarmış Mersinli bir müzisyen ve besteci… Bilkent ve Indiana Üniversiteleri’nde klasik piyano ve kompozisyon eğitimi aldı. Caz ve elektronik müzik çalıştı. Doğaçlama ve Türk müziği alanlarında büyük ölçüde kendi kendini yetiştirdi; kanun ve akordeon çalmayı öğrendi, diğer klavyeli çalgılarda da deneyim kazandı. İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nde sahne alan en genç sanatçı idi. Lvov Virtüözler Festivali’ne katılan ilk Türk sanatçısı oldu.  ABD’de Salaam, İpek Yolu ve Orquesta Son adlı etnik müzik gruplarıyla çalıştı; onlarla birlikte Orta Doğu, Orta Asya ve Güney Amerika müzikleri içeren konserler verdi; bu gruplarla pek çok eğitim seminerleri, sempozyumlar, festivaller ve diğer etkinliklere katıldı. Bir yandan bolca korrepetitörlük yaptı ve klasik resitaller vermeyi sürdürdü. Bu sıralarda, Bloomington sinemalarında piyano ile sessiz filmlere eşlik etmeye başladı. Yine aynı yıllarda dansçılar, şairler, trapezciler, jonglörler, elektronik müzik ve multi-medya sanatçılarıyla pek çok yaratıcı projede yer aldı. Kanunî Tahir Aydoğdu ve neyzen Bilgin Canaz’la “Tanini Grubu” ile bir çok konserde yer aldı. Bando için müzikler besteledi ve bando eşliğinde konserler verdi. Bu besteleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli bandolarınca seslendirildi. Toker, Batı’da bir asırdır neredeyse unutulmuş bir gelenek olan klasik müzikte doğaçlama sanatını bugün resitallerinde canlı tutan dünyadaki çok az konser piyanistinden biridir. Klasik batı müziği, caz, geleneksel Türk müziği, bando müziği, popüler müzik ve elektronik müzik türlerinde 200’ü aşkın beste ve düzenlemesi vardır. Konser piyanistliği yanı sıra bir “Show-man”dir; hem geçmişin geleneklerini su yüzüne çıkaran hem de bunlara şaşırtıcı yorumlar getiren bir fikir, gönül ve beceri adamı… Konser sırasında dinleyicilerden aldığı her stilden melodiler anında sahnede yeni besteler türetebilme yetisine sahip. İnteraktif, mizah ve sürpriz dolu, eski ve yeniyi doğu ve batıyı sanat ve eğlenceyi birleştiren bir yolculuk. Sanatçıları yalnızca sahnedeki imajlarıyla tanıyorsunuz; sahne dışında tanımak ise elbette çok farklı… Bazen onlar size hayal kırıklığı da yaşatabiliyor. Onların yeteneklerinin yalnızca sanatlarıyla sınırlı kaldığını görüyorsunuz. Bazen de tam tersi; tıpkı Hakan Ali Toker’de olduğu gibi… Müzikteki doğaçlama yeteneğini hayatta da ortaya koymuş. Ânında espriler yapıyor, konuların mizahî yönlerini ortaya çıkıyor, hazır cevaplar veriyor. Onun sanatından öte, bir zekâ becerisini görüyorsunuz. Müzik yaparken, o anki güncel konuda doğaçlama bir söz ve müzik yapabilmesi de şaşırtıcıydı. Pratik zekâsı ve hızlı düşünme yetisi hayranlık verici idi.   Bir Türk sanatçının Batının klasikleri yanında kendi öz müziğimizi de önemsemesi ve iki müziği birlikte batı ile doğunun bir sentezini yapması gerçekten güzeldi, anlamlıydı.   Özetle; bu Ev Konseri’nde  Beethoven ve Bach’ın eserleri ile Hacı Arif Bey’le Silifke ve bazı anonim türkülerin olduğu Batı ile Doğu müziğini birlikte keyifle dinledik.” (Akdeniz Gazetesi 01 Mart 2019)   *         *         *   Gelelim bugüne… Hakan Ali Toker, şimdi çok daha büyük başarılarla gündemdedir.   Taurus Mauntains  (Toros Dağları) isimli yeni bir albüm çıkardı. İngilizce adı yurt dışında da tanınırlığı için önemli. Burada Klasik müzik, caz ve Türk müziği Toros Dağları ile buluşuyor. Albüm en iyi caz albümleri listesine alındı. Bu Mersin adına çok anlamlı ve gurur verici. Benim de tekrar Hakan Ali Toker ile ilgili bir yazı kaleme alma nedenim, yeni başarıları ve bazı ilkleri gerçekleştirmesi yanında,  yeni albümüne doğduğu kentin, Mersin’in  dağlarının adını vermesinden etkilenmemdir.   * Yine bir yeni başarısı: “Toker Messing Around” albümüyle, 14 ülkede okurları olan The Art Music Lounge tarafından yılın en başarılı yorumcusu seçildi.            * Hakan  Kurşun’un yapımcılığını üstlendiği albüm 2019’un en iyi caz albümleri listesine seçildi.                                                                                                                  * Şehir Hayat albümünden bir parçası Türk cazının 10 yılına damgasını vuran 100 parçalık “Türkiye’den Caz 2010” listesine alındı. * Bir çok müzik yazarı ve yorumcusu tarafından bir piyano dâhisi olarak tanımlanıyor. * Çok yönlü ve yaratıcı gücüyle, Türkiye’de alanında bir benzeri olmayan tek müzisyendir.   7 yıl önce o günkü başarılarıyla seçilen Hakan Ali Toker’in bugün daha çok önemli bir konumda başarılarını arttırdığını görüyoruz. Yurt içi konserlerinin dışında, yurt dışı konserleri ile de uluslararası alanda tanınırlığını arttırıyor.   Bizler de Mersin’i, Mersin dağları Torosları unutmayan Hakan Ali Toker ile gurur duyuyoruz, başarılarının devamını diliyoruz. Dileğim, Mersinli hemşerilerin onu daha yakından tanıması, dinlemesi ve değerini alkışlamasıdır. Kentlilik, çağdaş kültürümüze ve sanatımıza değer katan sanatçıların, özellikle de yaşadığımız kentin ulusal ve uluslararası düzeyde kabul görmüş kıymetlerin farkına vararak, onların Mersin’in duası olduğunu ve bu kentin kültürel sermayesi olarak kuşaktan kuşağa aktarılacağını bilerek onları alkışlamaktır. Hakan Ali Toker bu anlamda ülkemizin, ama asıl da Mersin’in onurudur; onu varlığı ve müziği hepimize daha anlamlı bir hayat armağan etmektedir ve bu kent onun ismiyle çok daha zenginleşmiştir.   HARUN ARSLAN.....11 Şubat 2020  
Ekleme Tarihi: 11 Şubat 2020 - Salı

Mersin’in Değeri “Hakan Ali Toker”; 7. Yılında Toros Dağlarıyla…

Hakan Ali Toker ismi ile ilk karşılaşmam bundan yaklaşık 7 yıl öncesine dayanır.

Mersin Kültür Festivali’nde, Mersin’in yaşayan en önemli değerleri seçilecekti.

 

*        *        *

Çukurova’nın çocukları; bereketli topraklardan besleniyorlar, Akdeniz’in ve Torosların fantastik kudretinden esinleniyorlar, harikulade eserler ortaya koyuyorlardı.

Sözcüklerle, renklerle ve notalarla yakın olanlar, sayısız başarıyı bir ömre sığdıranlar hepimizin gönlünde başköşede oturuyordu.

 

O gün fikir birliği ile seçtiğimiz değerlerin içerisinde Hakan Ali Toker’de vardı.

Onu Haldun Dormen, Ahmet Yeşil, İpek Ongun, Yavuz Donat, Celal Soycan, Osman Şahin, Musa Eroğlu gibi Mersin’in yaşayan değerleri ile birlikte seçmiştik.

Organizasyon Komitesinde olduğum Mersin Kültür Festivali’nde Hakan Ali TokerYaşayan Değerlerimiz” ödülünü almıştı.

Ödül alanların içinde yer aldığı biyografi içerikli kitapçığı da ben hazırlamıştım.

Sözünü ettiğim kitapçıkta Hakan Ali Toker ile ilgili şunlar yazılıydı:

 

Mersin, Türkiye Cumhuriyeti’nin modernleşme tarihinde sanatsal ve kültürel açıdan damgası olan bir öncü kenttir ve modern Türkiye’nin ekonomik kuruluşuna çok büyük katkıları bile bu olgunun gerisindedir.

Sosyo-ekonomik ve kültürel alt yapısı, kentli bir yurttaş topluluğu halinde gelişen hemşerilerin arasında, geçmişten bugüne özellikle müzik alanında  bilinçli bir dinleyici kitlesinin doğmasına yol açmıştır.

Çağdaş müzik alanında besteci, icracı ve yorumcu ustalar yetiştiren Mersin, farklı kurum ve kuruluşlarda yetiştiren özellikle genç kuşak müzisyenlerle bu geleneği sürdürmektedir.

Hakan Ali Toker, uluslararası düzeyde akademik eğitimini tamamladıktan sonra, dünyanın hemen her yöresindeki başarılı icrasıyla haklı bir ün edinmiştir.

Orta Doğu, Orta Asya ve Güney Amerika kültürlerini tanıtıcı konserler verdi; pek çok yaratıcı ve öncü projede yer aldı, deneysel çalışmalara imza attı.

Amerikan okulları başta olmak üzere yurt dışı çalışmalarıyla Türk Müziği’nin tanınmasına büyük katkılar sağladı. 2011’de Türkiye’de ilk kez, Türk makamlarına göre akortlanmış piyanoyla konser verdi.

Batı’da yüz yıldır unutulmuş bir geleneği canlandırarak, klasik müzikte doğaçlama yapan dünyadaki sayılı piyanistler arasındadır. Düzenlemeleri dışında, Klasik batı müziği, caz ve Türk Müziği formlarında 100’ün üzerinde  beste yapmıştır.” 

(Mersin Kültür Festivali Kitapçığı Ağustos 2013)

 

*       *        *

 

6 yıl sonra güzel bir rastlantı ile kendisini şahsen tanıma fırsatım oldu;

Hakan Ali Toker ile bir “AKOB Ev Konserleri” etkinliğinde karşılaştım.

 

O etkinlikle ilgili yazımın da bir bölümü şöyleydi:

AKOB (Akdeniz Opera ve Bale Kulübü) genelde Avrupa’da başladığı bilinen, oysa  bizim Klâsik Türk Müziği çok daha eski ve köklü bir tarihi olan bir geleneği başlatmıştı.

                       

Yıllar önce kendisi ile ilgili edindiğimiz bilgilere yenileri eklenmişti. 28 ülkede konserler vermiş, 17 albüm çıkarmış Mersinli bir müzisyen ve besteci…

Bilkent ve Indiana Üniversiteleri’nde klasik piyano ve kompozisyon eğitimi aldı. Caz ve elektronik müzik çalıştı.

Doğaçlama ve Türk müziği alanlarında büyük ölçüde kendi kendini yetiştirdi; kanun ve akordeon çalmayı öğrendi, diğer klavyeli çalgılarda da deneyim kazandı.

İstanbul Uluslararası Müzik Festivali’nde sahne alan en genç sanatçı idi.

Lvov Virtüözler Festivali’ne katılan ilk Türk sanatçısı oldu.

 ABD’de Salaam, İpek Yolu ve Orquesta Son adlı etnik müzik gruplarıyla çalıştı; onlarla birlikte Orta Doğu, Orta Asya ve Güney Amerika müzikleri içeren konserler verdi; bu gruplarla pek çok eğitim seminerleri, sempozyumlar, festivaller ve diğer etkinliklere katıldı. Bir yandan bolca korrepetitörlük yaptı ve klasik resitaller vermeyi sürdürdü. Bu sıralarda, Bloomington sinemalarında piyano ile sessiz filmlere eşlik etmeye başladı. Yine aynı yıllarda dansçılar, şairler, trapezciler, jonglörler, elektronik müzik ve multi-medya sanatçılarıyla pek çok yaratıcı projede yer aldı.

Kanunî Tahir Aydoğdu ve neyzen Bilgin Canaz’la “Tanini Grubu” ile bir çok konserde yer aldı.

Bando için müzikler besteledi ve bando eşliğinde konserler verdi. Bu besteleri Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çeşitli bandolarınca seslendirildi.

Toker, Batı’da bir asırdır neredeyse unutulmuş bir gelenek olan klasik müzikte doğaçlama sanatını bugün resitallerinde canlı tutan dünyadaki çok az konser piyanistinden biridir.

Klasik batı müziği, caz, geleneksel Türk müziği, bando müziği, popüler müzik ve elektronik müzik türlerinde 200’ü aşkın beste ve düzenlemesi vardır.

Konser piyanistliği yanı sıra bir “Show-man”dir; hem geçmişin geleneklerini su yüzüne çıkaran hem de bunlara şaşırtıcı yorumlar getiren bir fikir, gönül ve beceri adamı…

Konser sırasında dinleyicilerden aldığı her stilden melodiler anında sahnede yeni besteler türetebilme yetisine sahip. İnteraktif, mizah ve sürpriz dolu, eski ve yeniyi doğu ve batıyı sanat ve eğlenceyi birleştiren bir yolculuk.

Sanatçıları yalnızca sahnedeki imajlarıyla tanıyorsunuz; sahne dışında tanımak ise elbette çok farklı… Bazen onlar size hayal kırıklığı da yaşatabiliyor. Onların yeteneklerinin yalnızca sanatlarıyla sınırlı kaldığını görüyorsunuz.

Bazen de tam tersi; tıpkı Hakan Ali Toker’de olduğu gibi…

Müzikteki doğaçlama yeteneğini hayatta da ortaya koymuş.

Ânında espriler yapıyor, konuların mizahî yönlerini ortaya çıkıyor, hazır cevaplar veriyor. Onun sanatından öte, bir zekâ becerisini görüyorsunuz.

Müzik yaparken, o anki güncel konuda doğaçlama bir söz ve müzik yapabilmesi de şaşırtıcıydı. Pratik zekâsı ve hızlı düşünme yetisi hayranlık verici idi.

 

Bir Türk sanatçının Batının klasikleri yanında kendi öz müziğimizi de önemsemesi ve iki müziği birlikte batı ile doğunun bir sentezini yapması gerçekten güzeldi, anlamlıydı.

 

Özetle; bu Ev Konseri’nde  Beethoven ve Bach’ın eserleri ile Hacı Arif Bey’le Silifke ve bazı anonim türkülerin olduğu Batı ile Doğu müziğini birlikte keyifle dinledik.”

(Akdeniz Gazetesi 01 Mart 2019)

 

*         *         *

 

Gelelim bugüne…

Hakan Ali Toker, şimdi çok daha büyük başarılarla gündemdedir.

 

Taurus Mauntains  (Toros Dağları) isimli yeni bir albüm çıkardı.

İngilizce adı yurt dışında da tanınırlığı için önemli.

Burada Klasik müzik, caz ve Türk müziği Toros Dağları ile buluşuyor.

Albüm en iyi caz albümleri listesine alındı.

Bu Mersin adına çok anlamlı ve gurur verici.

Benim de tekrar Hakan Ali Toker ile ilgili bir yazı kaleme alma nedenim, yeni başarıları ve bazı ilkleri gerçekleştirmesi yanında,  yeni albümüne doğduğu kentin, Mersin’in  dağlarının adını vermesinden etkilenmemdir.

 

* Yine bir yeni başarısı: “Toker Messing Around” albümüyle, 14 ülkede okurları olan The Art Music Lounge tarafından yılın en başarılı yorumcusu seçildi.            * Hakan  Kurşun’un yapımcılığını üstlendiği albüm 2019’un en iyi caz albümleri listesine seçildi.                                                                                                                  * Şehir Hayat albümünden bir parçası Türk cazının 10 yılına damgasını vuran 100 parçalık “Türkiye’den Caz 2010” listesine alındı.

* Bir çok müzik yazarı ve yorumcusu tarafından bir piyano dâhisi olarak tanımlanıyor.

* Çok yönlü ve yaratıcı gücüyle, Türkiye’de alanında bir benzeri olmayan tek müzisyendir.

 

7 yıl önce o günkü başarılarıyla seçilen Hakan Ali Toker’in bugün daha çok önemli bir konumda başarılarını arttırdığını görüyoruz.

Yurt içi konserlerinin dışında, yurt dışı konserleri ile de uluslararası alanda tanınırlığını arttırıyor.

 

Bizler de Mersin’i, Mersin dağları Torosları unutmayan Hakan Ali Toker ile gurur duyuyoruz, başarılarının devamını diliyoruz.

Dileğim, Mersinli hemşerilerin onu daha yakından tanıması, dinlemesi ve değerini alkışlamasıdır.

Kentlilik, çağdaş kültürümüze ve sanatımıza değer katan sanatçıların, özellikle de yaşadığımız kentin ulusal ve uluslararası düzeyde kabul görmüş kıymetlerin farkına vararak, onların Mersin’in duası olduğunu ve bu kentin kültürel sermayesi olarak kuşaktan kuşağa aktarılacağını bilerek onları alkışlamaktır.

Hakan Ali Toker bu anlamda ülkemizin, ama asıl da Mersin’in onurudur; onu varlığı ve müziği hepimize daha anlamlı bir hayat armağan etmektedir ve bu kent onun ismiyle çok daha zenginleşmiştir.

 

HARUN ARSLAN.....11 Şubat 2020

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.