“ Strateji yapmak için haritayı sol tarafına, tarihi sağ tarafına koyacaksın”
Büyükelçi, eski bakan Volkan Bozkır Birleşmiş Milletler genel kurul başkanlığına seçildi. 15 Eylül’de göreve başlayan Bozkır, Eylül 2021’e kadar bu görevi üstlenecek. 22 Eylül’de Cumhurbaşkanı Erdoğan video konferansla katıldığı BM genel kurulunda bir konuşma yaptı. Güncel meselelerin tamamına değinen Erdoğan orada dikkat çeken “Asya çağına girildi” tespitinde bulundu.
Bu sözler Çin ile Türkiye’nin biz dizi antlaşmaya imza atma öncesinde geldi. “Bir Kuşak Bir Yol Projesi” çerçevesinde iki ülke arasında birçok işbirliği imkanı doğuyor. Türkiye bu projede coğrafi konumu nedeniyle, önemli role sahip. Çok eleştirilen 3. Boğaz Köprüsü de bu projenin bir parçası sayılır. Gün gelecek o köprü artan iş yükünü karşılamada yetersiz kalacak, 4.sü bile gündeme gelecek. Çandarlı Limanının Çinlilerle birlikte işletilmesi, 5G teknolojisinde Turkcell ile ortaklık ve önemli saydığım Swap antlaşması…
Türkiye’nin her açıdan ABD tehditlerine maruz kalmasının bir nedeni de Çin ile sıcak ilişkilerdir. Türkiye artık zihnen Avrasya’dadır. Ancak 1946’da İMF’ye üye, 1952 yılında NATO’ya üye olmuşsunuz. Oralardan kopmak öyle bugünden yarına olmuyor. Zarar alıyorsunuz, her türlü enstrümanla tehdit ediliyorsunuz. İşte bunun en bariz örneği, ABD Türkiye büyükelçisi bizi ilaç vermemekle tehdit etti. Çiller döneminde imzalanan Patent Yasası gereği, Türk ilaç sanayi geriledi. O zamanki ilaç fabrikalarının yerinde şimdi ABD’li ilaç firmalarının ofisleri bulunuyor. ABD’nin pahalı ilaçları vermemesi demek hasta yakınlarını, halkı sokağa kışkırtmak demektir.
Türkiye şu an savaş koşulları altında yaşıyor. Covid 19 salgını ve onunla mücadele bir nevi savaş koşuludur. Türkiye etrafında oluşan çemberi mutlaka kırmalıdır. Dış politikada seçenekleri iyi değerlendirmelidir. Çünkü iç politika üzerinden, Türkiye’nin dış politikası, Avrasya açılımı zayıflatılmak isteniyor. Ticaret, turizm, ihracat geriliyor. İşsizlik, enflasyon artıyor. Döviz meselesi bildiğiniz gibi… Savaş sadece topla-tüfekle yapılmaz. Kaldı ki Türkiye üç dört cephede onu da yapıyor. Bunlar hep para yutan süreçler…
Türkiye’nin cari açık problemi yumuşak karınlarından biridir. Cari açık nedir? Kabaca döviz cinsinden sattığınız ürünlerin, döviz cinsinden aldığınız ürünleri karşılamaması demektir ve her yıl ülkemiz 50-60 milyar dolar cari açık verir. Turizm gelirleri salgın nedeniyle aksayınca, bundan cari denge çok olumsuz etkilendi.
İşte tam da bu noktada, özellikle dost ve müttefik ülkelerle yapılan ve yapılacak swap antlaşmaları hayati önem taşıyor. Çin ile böyle bir adım atacağız. Peki şu günlerde çok gündemde olan swap ne demek? Kısaca takas etmek, değiştirmek anlamı taşıyor. Anlaşan iki ülkenin, ABD doları yerine kendi para birimlerini ticaretlerinde kullanması demektir. Türkiye- Çin 2019 senesinde 21 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaşmış. Bunun 18,5 milyar doları ithalat, 2.5 milyar doları ise ihracat kalemi. Aleyhimize 16 milyar dolarlık bir ticaret açığı var. Açığı Türkiye döviz bulup kapatması lazım. Ama swap ve diğer başka antlaşmalar kolaylık getirecek. Çin’e yapılan ihracat da artacaktır.
Biliyorsunuz Turkcell Haziran 2020 de Varlık Fonuna devredildi. Türkcell’de hakim ortak artık Türkiye Varlık Fonu. İşte Turkcell Çinli Huawei ile dövize gerek kalmadan işbirliği yaparak, teknoloji transferi gerçekleştirebilecek. Türkiye belki de böylece çoğu gelişmiş ülkenin önünde, 5G teknolojisi kullanımına başlayacak. Fakat ABD oraya da el attı ve Huawei’yi teknoloji casusluğu ile suçlayarak tüm dünyada düşman ilan etti. İngiltere ile Huawei antlaşmasını türlü entrikalar ile önledi.
Türkiye’nin Çin ile düşündükleri büyük ve geniş çaplı işbirliği projeleri, yeni bir S400 ve hatta onu da aşan bir krize dönüşebilir. ABD; Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum kesimi ile çeşitli askeri antlaşmalar yapıyor. Girit, K.Irak ve Suriye’dekine ilaveten buralara yeni üsler kuruyor. ABD’nin hedefi, önce Rusya sanılsa da asıl amaç Türkiye’yi iyice kıskaca almaktır.
Türkiye bugün her alanda savaş koşulları yaşamaktadır. Ekonomisi, iç istikrarı ve bütünlüğü ciddi tehdit altındadır. Buradan ancak tüm millet elbirliği ile çıkabilir. Tüm halkı birleştirmek ve ötekileştirme politikalarından vazgeçmek zorunluluğu var. Bu kış çetin geçecek. Ürün tedarik zinciri kırılmamalıdır. Karaborsanın, suni fiyat artışlarının önüne geçilmelidir.
Batı sisteminden kopma süreci, covid salgını ile birleşince daha da zorlu bir döneme kapı aralandı. Asya çağına artık girildi. Türkiye hak ve menfaatlerini Avrasya bölgesinde görüyor ve adımlarını ona göre atıyor.