Bekir Zorba
Köşe Yazarı
Bekir Zorba
 

Medikal Diktatörlük

“  Öğreterek, öğrenilir “ Latin Sözü     Hemen herkes silah sanayisini ‘günah keçisi’ ilan eder. Dünyadaki kötülüklerin baş mimarı olarak düşünür. Oysa başka düşünce sahipleri de var. Onlara göre ilaç sanayi diğer adlandırma ile ‘sentetikçiler’ dünyadaki kötülüklerin başını çeker. Çoğu kez görülmüştür ki önce hastalık icat edilir ardından ilaçlama gelir. Bir ilaç uzmanı diyor ki “ Bir hastalığın ne kadar çok ve çeşit çeşit ilacı var ise, o hastalık tedavi edilemez, edilememiş anlamındadır.” Ayrıca ilaçta dönen para silahta dönen paradan fazladır. ABD hegemonyası varlığını üç ana sektöre borçludur. Bunlar, enerji, ilaç ve silah sektörüdür ve dolar da ana ödeme araçlarıdır. Doların rezerv para olması bu üç sektörde ‘geçerli akçe’ olmasına bağlıdır.    Hafta sonu okuduğum makalenin başlığı ‘ Medikal Diktatörlüğün İzinde’ydi.  Orada can sıkıcı şeyler anlatılıyor. Ardından şu soru ortaya atılıyor. ‘Dünya bir medikal diktatörlükler çağına doğru mu gidiyor?’ Dünyayı kendilerince bir düzene sokmak ve dünya hakimiyeti kurmak isteyenler bunu artık; büyük fiziki yıkımlar getiren silahlar aracıyla değil;  yeni yeni ‘icat’ edilen virüsler aracılığıyla yapma peşinde…   Covid salgını ilk çıktığı günlerde hatırlayınız! ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ deniyordu ki bu görüş daha şimdiden kendini kanıtladı. Şöyle etrafınıza bir bakın! On yıllar boyu edindiğimiz alışkanlıklar bir yıl içinde tuzla buz oldu. Birçok insan, devamı artarak gelecek daha tehlikeli virüslerin; covid 19 ile bir ön tanıtımını izlediğimizi düşünüyor. Çok da haksız sayılmazlar hani. Aşı, ilaç meselesi de bir muamma. Bilinen kadarıyla covid 19’un halihazırda bir ilacı yok. Aşı derseniz birçok ülke aşıyı ürettiğini açıkladı ve peyderpey aşılar vurulacak. Ama orada da etkisi, maliyeti ve tüm insanlara yetecek sayıda üretilip, üretilemeyeceği soruları var.   Türkiye mesela on üç aşı üretme denemesinden üçünde üretim aşamasına varmak üzere. Nisan ayında yerli aşıların piyasada olması bekleniyor. Bu arada insanlık covid 19 ile yaşamaya alıştı denilebilir. Görüldü ki bu virüs öyle ilk başlarda söylendiği kadar çok öldürücü ve bulaşıcı değil. Hoş, bulaştığında da çoğunluk farkında olmadan atlatıyor. Covid’te önemli olan ilaç ve aşı kadar bağışıklık sisteminin güçlülüğü. Ancak hikaye covid ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Daha tehlikelilerinin insanlığa musallat olacağı endişesi var. Mesela hava yoluyla bulaşan ve çok daha öldürücü olacağı söylenen SADS- CoV virüsü. Bu durumda her şeye sil baştan yeniden dönülecek. Tekrar yeni aşılar ilaçlar vs…   Amacım kimseyi korkutmak değil ama bizleri nelerin beklediğini de az çok bilmeliyiz diye düşünüyorum. Öyle ki çeşitli salgın koşullarını düşünerek, hesabı- kitabı uzun yıllara yayarak yapmakta yarar var. Çünkü dünya genelinde öyle bir endişe hakim. Ancak biz kendimiz de zararlı alışkanlıklarımızdan kurtularak, ilaçlara çok gerek duymadan yaşamımızı düzenleyebiliriz. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak galiba en iyisi. O da tabii her bakımdan sağlık yaşamaya bağlı.   Tüm bunların ötesinde hastalıkların kan gruplarıyla olan bağı da çok tartışılan bir konu. Elbette inanıp inanmamak size kalmış. Ama kan grubu ile hastalıkları ilişkilendiren araştırmalar dolaşıyor ortalıkta.  Yeryüzündeki insanların yüzde 85’i Rh pozitif, yüzde 15’lik dilimi Rh negatifmiş. Kan grubu Rh negatif olanlar hem zeki oluyor hem de daha az hastalığa yakalanıyormuş.   Covid 19 ile kan grupları ilişkisi üzerine ciddi araştırma haberleri çıkmaya başladı. Araştırmaya göre; covid virüsü kan grubu A olanlarda diğer kan gruplarına nazaran yüzde 50 daha şiddetli seyrediyormuş. Kan grubu 0 olanlarda ise bulaşma şiddeti diğer gruplara göre yüzde 50 daha düşükmüş. Kan grubu 0 olanların korona virüse yakalanma ve hastalığı ağır geçirme riskinin daha az olabileceği sonucu çıkmış.   Hastalıkların kan gruplarına mahsus ya da genetik yapıya mahsus çeşitlerinin varlığı biliniyor. İnsanın aklına hemen, ‘ileriki bir zamanda ülkelere ve milletlere göre de hastalıklar, virüsler çıkartılıp bir saldırı aracı olarak kullanılır mı acaba?’ diye soru işaretleri gelmiyor değil.  
Ekleme Tarihi: 05 Kasım 2020 - Perşembe

Medikal Diktatörlük

“  Öğreterek, öğrenilir “ Latin Sözü

 

  Hemen herkes silah sanayisini ‘günah keçisi’ ilan eder. Dünyadaki kötülüklerin baş mimarı olarak düşünür. Oysa başka düşünce sahipleri de var. Onlara göre ilaç sanayi diğer adlandırma ile ‘sentetikçiler’ dünyadaki kötülüklerin başını çeker. Çoğu kez görülmüştür ki önce hastalık icat edilir ardından ilaçlama gelir. Bir ilaç uzmanı diyor ki “ Bir hastalığın ne kadar çok ve çeşit çeşit ilacı var ise, o hastalık tedavi edilemez, edilememiş anlamındadır.” Ayrıca ilaçta dönen para silahta dönen paradan fazladır. ABD hegemonyası varlığını üç ana sektöre borçludur. Bunlar, enerji, ilaç ve silah sektörüdür ve dolar da ana ödeme araçlarıdır. Doların rezerv para olması bu üç sektörde ‘geçerli akçe’ olmasına bağlıdır. 

  Hafta sonu okuduğum makalenin başlığı ‘ Medikal Diktatörlüğün İzinde’ydi.  Orada can sıkıcı şeyler anlatılıyor. Ardından şu soru ortaya atılıyor. ‘Dünya bir medikal diktatörlükler çağına doğru mu gidiyor?’ Dünyayı kendilerince bir düzene sokmak ve dünya hakimiyeti kurmak isteyenler bunu artık; büyük fiziki yıkımlar getiren silahlar aracıyla değil;  yeni yeni ‘icat’ edilen virüsler aracılığıyla yapma peşinde…

  Covid salgını ilk çıktığı günlerde hatırlayınız! ‘Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ deniyordu ki bu görüş daha şimdiden kendini kanıtladı. Şöyle etrafınıza bir bakın! On yıllar boyu edindiğimiz alışkanlıklar bir yıl içinde tuzla buz oldu. Birçok insan, devamı artarak gelecek daha tehlikeli virüslerin; covid 19 ile bir ön tanıtımını izlediğimizi düşünüyor. Çok da haksız sayılmazlar hani. Aşı, ilaç meselesi de bir muamma. Bilinen kadarıyla covid 19’un halihazırda bir ilacı yok. Aşı derseniz birçok ülke aşıyı ürettiğini açıkladı ve peyderpey aşılar vurulacak. Ama orada da etkisi, maliyeti ve tüm insanlara yetecek sayıda üretilip, üretilemeyeceği soruları var.

  Türkiye mesela on üç aşı üretme denemesinden üçünde üretim aşamasına varmak üzere. Nisan ayında yerli aşıların piyasada olması bekleniyor. Bu arada insanlık covid 19 ile yaşamaya alıştı denilebilir. Görüldü ki bu virüs öyle ilk başlarda söylendiği kadar çok öldürücü ve bulaşıcı değil. Hoş, bulaştığında da çoğunluk farkında olmadan atlatıyor. Covid’te önemli olan ilaç ve aşı kadar bağışıklık sisteminin güçlülüğü. Ancak hikaye covid ile sınırlı kalmayacak gibi görünüyor. Daha tehlikelilerinin insanlığa musallat olacağı endişesi var. Mesela hava yoluyla bulaşan ve çok daha öldürücü olacağı söylenen SADS- CoV virüsü. Bu durumda her şeye sil baştan yeniden dönülecek. Tekrar yeni aşılar ilaçlar vs…

  Amacım kimseyi korkutmak değil ama bizleri nelerin beklediğini de az çok bilmeliyiz diye düşünüyorum. Öyle ki çeşitli salgın koşullarını düşünerek, hesabı- kitabı uzun yıllara yayarak yapmakta yarar var. Çünkü dünya genelinde öyle bir endişe hakim. Ancak biz kendimiz de zararlı alışkanlıklarımızdan kurtularak, ilaçlara çok gerek duymadan yaşamımızı düzenleyebiliriz. Bağışıklık sistemini güçlü tutmak galiba en iyisi. O da tabii her bakımdan sağlık yaşamaya bağlı.

  Tüm bunların ötesinde hastalıkların kan gruplarıyla olan bağı da çok tartışılan bir konu. Elbette inanıp inanmamak size kalmış. Ama kan grubu ile hastalıkları ilişkilendiren araştırmalar dolaşıyor ortalıkta.  Yeryüzündeki insanların yüzde 85’i Rh pozitif, yüzde 15’lik dilimi Rh negatifmiş. Kan grubu Rh negatif olanlar hem zeki oluyor hem de daha az hastalığa yakalanıyormuş.

  Covid 19 ile kan grupları ilişkisi üzerine ciddi araştırma haberleri çıkmaya başladı. Araştırmaya göre; covid virüsü kan grubu A olanlarda diğer kan gruplarına nazaran yüzde 50 daha şiddetli seyrediyormuş. Kan grubu 0 olanlarda ise bulaşma şiddeti diğer gruplara göre yüzde 50 daha düşükmüş. Kan grubu 0 olanların korona virüse yakalanma ve hastalığı ağır geçirme riskinin daha az olabileceği sonucu çıkmış.

  Hastalıkların kan gruplarına mahsus ya da genetik yapıya mahsus çeşitlerinin varlığı biliniyor. İnsanın aklına hemen, ‘ileriki bir zamanda ülkelere ve milletlere göre de hastalıklar, virüsler çıkartılıp bir saldırı aracı olarak kullanılır mı acaba?’ diye soru işaretleri gelmiyor değil.  

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve inovatifhaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.