“Her dönemi; bir önceki dönem hazırlar”
Devletlerin davranışları insan davranışlarına benzer mi? Devletleri insanlar yönettiğine göre benzer. Belki aradaki farklardan biri devletin hafızasının daha büyük oluşudur. İnsanlar da devletler de güç merkezine göre vaziyet alırlar, yeni politikalar belirlerler. Abdullah Gül 1996’da bakanlık koltuğuna oturduğunda şu çarpıcı tespitte bulunmuştu. “ Hükümet olduğumuzda odalarımıza giren kimi yüksek bürokratların parmaklarındaki gümüş yüzükleri gösterme gayreti içinde olduklarına şahit oluk. Oysa buna hiç gerek yok. Herkes gönül rahatlığı ile görevini yapsın.”
ABD’de resmi seçim sonuçları henüz açıklanmadı. Trump yenilgiyi kabul etmiyor, itirazları sürüyor. Her şey yolunda giderse Biden koltuğuna 20 Ocak’ta oturacak. Ancak kimse o günü beklemedi. Dünya Biden’ın başkanlığına göre vaziyet almaya başladı. Bizde, önce hazine bakanı istifa etti. Muhalefet demokrasi vurgusuyla Washington’a göz kırpan açıklamalar yaptı. Hükümet reform paketini duyurdu. Suudi Arabistan Türkiye’ye yakınlaşma sinyali gönderdi. AB Türkiye’ye karşı ses tonunu yükselti. Ümit Özdağ’ın hamlesi, Arınç’ın açıklaması derken…Yunan komutasında Almanlar sivil gemimizi bastı.
Okyanus ötesinde adam daha koltuğa oturmadı fakat rüzgarı birçok taşı yerinden oynattı. Yeni döneme ‘gümüş yüzük’ gösteren gelişmelerdir bunlar. Dünya o kadar küçüldü ki anlık refleksler dahi yetiyor. Oysa bir yüzyıl öncesinde uzak ildeki bir köylü, ülkesindeki hükümet değişimini belki aylar yıllar sonra öğreniyordu. Anlık bilgi paylaşım çağında kimse ‘dışarıda olanlar bizi ilgilendirmez’diyemiyor.
Ortadoğu’da uzun yıllar görev yapmış İngiliz General Globe, devletler tarihini incelemiş ilginç sonuçlara ulaşmış. Devletler de insanlar gibi doğar büyür ve ölür. General, devletlerin ortalama ömürlerinin 250 sene olduğu sonucuna ulaşmış. Devletleri kuranların fakirlikten, zorunluluk halinden ve zorlu yaşam şartlarından gelen, kaybedecekleri pek bir şey olmayan insanlar olduklarını ortaya koymuş. Devamla General; ‘devletler savaşmak zorunda’ diyor. Savaşmayan, savunma pozisyonuna çekilen devletler çabuk yıkılır tezini savunuyor. ‘Fetih ruhunun’ devletleri dinamik tuttuğunu söylüyor. Rehavet duygusunun, zenginlik ve tembelliğin bir müddet sonra kaybettirdiğini falan…
İnsanlar da öyle değil mi? Sürekli çalışmak, devinim halinde olmak zorunda insan. Bıraktığında sağlığı da gider, serveti de…İnsan eliyle kurulan işletmeler de aynı akıbeti paylaşır. Kurulur, büyür ve ölür. Devletler insan gibi davranır. Çok örnekleri vardır. Liderin tercihleri ülkenin tercihleridir. Türlü mekanizmalar ile frenlemeye çalışılsa da çoğu zaman lider belirleyicidir.
Bir lider seçiliyor ülkesi, yetmedi dünya ona uygun adımlar atıyor. Devletlerin de insanlar gibi açık ve gizli emelleri vardır. Adı konmamış harekat tarzlarını, davranış biçimlerini araştırarak, inceleyerek bir çıkarsama yaparsınız. Sözgelimi düşmanca tutumlar, ülkeler birbirlerine savaş ilan etmeden de düşmanca tavır alırlar. Son Karabağ hadisesi bunun ezber bozan örnekleri ile doludur. İlk bakışta konduramadığınız meselelerin altında, ülkeler için geçerli sebepler vardır.
Rusya bu güne değin kollayıp, koruduğu ve arka bahçesi saydığı Ermenistan’ı neden bu denli yalnız bıraktı? Çünkü Batı’nın desteğiyle iktidara gelen, sözünü dinlemeyen Nikol Paşinyan hükümetini cezalandırmak istedi. Karabağ’da en anlaşılmaz(!) tutumu İsrail gösterdi. Azerbaycan’ı destekledi. Peki ama neden? Çünkü İsrail, İran karşısında güçlü bir Azerbaycan istiyor. Iran’daki büyük Azeri varlığına oynuyor. Bir gün, Güney Azerbaycan’ın (Iran’ın kuzeyi) Iran’dan kopmasını umuyor. Iran da benzer sebeplerle Ermenistan’a destek sunuyor. Güçlü bir Azerbaycan istemiyor karşısında. Gelelim Türkiye’ye, Türkiye kardeşine yardım ediyor. Orta Asya’ya akrabalarına açılan yolu tahkim ediyor.
Ermenistan ise sürekli ağabeylerinin, ABD ve Fransa’daki zengin akrabalarının (diaspora) oyununa geliyor. Aldatılıyor, kaybediyor. Oysa zengin akrabalarına ‘arkadaş nasıl olsa sizin tuzunuz kuru, hariçten gazel okuyorsunuz. Ama ben burada açlık çekiyorum. Yakamı bi bırakın’ diyebilse. Komşuları ile barışık politikalar izleyebilse sorunlar kolay halledilecek.
Konuşarak 28 yılda çözülemeyeni kuvvet kullanımı 44 günde çözdü. İnsandan devlete ne çok benzerlikler var.