“Kaybedince üzüleceğin bir şeye sahip olma!” Aristo
Dünyaca ünlü felsefeciler, sanatçılar, sporcular, yazarlar, bilim insanları tarih boyunca büyük ilgi görmüşlerdir. Onların çoğu kez sıra dışı hayatlarına günümüzde ulaşmak artık çok kolay. İnternetten envai çeşit bilgiye anında ulaşarak, yaşam yolculuklarını ana hatlarıyla görebilirsiniz. Fakat ben burada onları farklı yönlerinden sizlere anlatmak istiyorum. Aristoteles ya da halk arasında bilinen ismiyle Aristo; antik Yunan döneminin meşhur filozofları Sokrat, Platon, Aristo üçlüsünün sonuncusudur. Sokrat’ın öğrencisi Platon’un öğrencisidir. İlk felsefe tarihçisi olarak bilinir. Ayrıca Avrupa’nın büyük biyologlarındandır. Platon’un öğrencisi Aristo, Büyük İskender’e hocalık yapmıştır.
Ünlü kitaplar ve de filmler tarihi kişiliklerin tanınmasında çok etki yapar. O bakımdan 2004 Oliver Stone yapımı ‘Büyük İskender’ filmini önemserim. Genç İskender Aristo’dan hayatla ilgili büyük tecrübeler edinmiştir. Filmde bu tecrübeleri yansıtan kesitler vardır. Belki de İskender’in unutulmaz başarılarının altında bu öğretmen- öğrenci ilişkisi yatar.
Platon yazımda ‘platonik’ sözüne açıklık getirerek, Platon ile ilişkisini açıklamıştım. Günümüzde nasıl ki ‘platonik’ tanımlaması Platon’dan fazla bilinir ise. Aynı şekilde ‘Aristokrat’ ismi de Aristo’dan yaygın bilinir. Ancak Aristokrasi fikri, Aristo ile alakalı olmayıp, Platon’a aittir ve ‘en iyilerin yönetimi’ anlamına gelir. Günümüzde bu biraz değişime uğrayarak, hanedan soyundan gelen seçkinlere denmektedir daha çok.
Doğruluğun tam manasıyla araştırılması, nesnelerin sebeplerinin ortaya çıkarılması Aristo felsefesinin temel taşlarındandır. MÖ. 384’te doğdu. Babası hekimdi. Onun tabiat bilimine ve her şeyden çok da biyolojiye karşı gösterdiği ilgiyi, hekim ailesinden çıkmış olmaya bağlayabiliriz. Anne- babası o henüz çocukken ölmüş, akrabalarının vesayeti altına verilmiştir.
Keskin zekalı, geniş bilgili, gözlemci ve eleştirel kimliği ile ortaya koyduğu eserler, Doğu ve Batı’da yüzyıllar boyunca kaynak gösterilmiş ve okullarda okutulmuştur. Aristo, 18 yaşındayken Atina’da Platon’un okuluna girmiş ve 19 yıl orada kalmıştır. Akademi’nin sadık bir üyesidir. Platon’un ona ‘akıl’ adını verdiği söylenir. Platon’un tüm öğretilerini kabul etmemiş, önemli görüş farklılıkları geliştirmiştir. Yüzlerce eser vermiştir. O dört temel işlev kabul eder. Bunlar; beslenme, duyum, hareket ve düşüncedir. Aristo’ya göre her türlü bilginin kaynağı deneydir. Daha doğrusu duyumdur. Duyumdan başlayarak sırayla hayal gücüne, hayal gücünden deneye, deneyden de akıl yürütmeye gidilir.
Aristo için adalet; yasalara uygun davranmak ve eşitliği bozmamaktır. Adalet, sevgi ve merhamete dayanmalıdır. Antik Yunan felsefesinde ‘insanın hayatta varmak istediği en son gayenin ne olduğu meselesi vardır. Bu, Aristo’ya göre mutluluktur. İnsanın en son gayesi mutluluktur ama mutluluğun ne olduğuysa tartışmalı bir konudur.
Bakınız, bugün bile çok tartışılan siyaset konusunda Aristo nasıl isabetli görüş ortaya koymuş: “ Sevdiklerinizle siyaset yapmayın. Siyaset dostlukları zedeler. Siyasetçiler yollarına devam eder, siz dostlarınızı yitirmekle kalırsınız.” İşte sadece bu sözleri bile onun çağının ötesine geçen ne denli büyük bir filozof olduğunu gösteriyor. Siyaset yüzünden onlarca dostundan olan ben, bu sözleri uygulama imkanından hep yoksun kaldım.
Aristo’nun gözlemlerinin çoğu daha sonraki araştırmacıların hayranlığını kazanmıştır. Doğrudan bilmediği bir konuda o, çobanlar, avcılar, eczacılar ve hepsinden çok da Ege denizindeki balıkçılardan bilgi toplamıştır. Doğal nedenlerden 63 yaşında ölen Aristo diyor ki; “ Yaşayan ve aklının gösterdiği doğrultuda hareket eden kimse, bana göre insanların en düzenlisi ve tanrıların en sevgilisidir. Aklını en iyi kullanan ve kendini tamamen düşünce hayatına veren kimse filozof olduğuna göre, en mükemmel mutluluğa da filozoflar sahiptir.”